Türk sinemasının altın çağı olarak kabul edilen Yeşilçam döneminin en dikkat çeken kadın oyuncularından biri olan Sevda Ferdağ, 17 Şubat 2024 tarihinde hayata gözlerini yummasının ardından yeniden gündeme geldi. Özellikle oynadığı roller, gösterdiği oyunculuk performansları ve sinema dışı yaşamındaki çalkantılı süreçler nedeniyle sık sık gündemde yer alan Sevda Ferdağ’ın, birçok kişi tarafından bilinmeyen aile bağları da ölümünün ardından ortaya çıktı. Öyle ki, sinema kariyerine başlamasında büyük etkisi olan ablası Ferda Ferdağ, onun gibi sinema sektöründe yer almış bir oyuncuydu. Sevda Ferdağ’ın yaşam öyküsünde gizli kalan detaylar, sinemaseverleri geçmişe götürürken, onun hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar ve elde ettiği başarılar ise Yeşilçam tarihinin ne denli zengin ve dramatik bir arka plana sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Sevda Ferdağ Kimdir ve Gerçek Adı Ne?
Türk sinemasının vamp kadın rollerinin aranan ismi haline gelen ve zamanla kendine özgü bir oyunculuk tarzı geliştiren Sevda Ferdağ, aslında sahne adıyla tanınıyor. Gerçek adı Lütfiye Dumrul olan sanatçı, 15 Ağustos 1942 tarihinde Balıkesir’in Edremit ilçesinde dünyaya geldi. Küçük yaşta babası Şakir Bey’i kaybeden Ferdağ, annesi Ayşe Hanım ve oyuncu olan ablası Ferda Ferdağ ile birlikte İstanbul’a taşındı. Bu taşınma, onun hem hayatını hem de kaderini değiştiren en önemli kırılma noktalarından biri oldu. Zira sinema ile tanışması da bu şehirde, baskın bir aile figürü olan ablasının etkisiyle gerçekleşti.
Çocukluk Hayallerinden Beyazperdeye Uzanan Zor Bir Yolculuk
Çocukluk yıllarında yaşadığı maddi imkânsızlıklar Sevda Ferdağ’ı, sinemaya olan tutkusunu farklı yollarla gerçekleştirmeye itmişti. Sinema izleyebilmek için yoğurt kapları satarak para kazanan Ferdağ, günde dört filme kadar izleyerek kendini sinemanın büyülü dünyasına kaptırdı. Henüz 16 yaşında iken, 1958 yılında “O Günden Sonra” isimli film ile ilk kez kamera karşısına geçti. Ancak sektördeki ilk deneyimi beklentilerini karşılamamış, ağır set koşulları nedeniyle bu alanda ilerlemenin zor olacağına kanaat getirmişti.
Bu düşüncelerle Türkiye’den ayrılma kararı alan genç oyuncu, Almanya’ya gitti. Burada modellik yaparak çeşitli dergilerin kapaklarında yer aldı ve sinema menajerlerinin dikkatini çekti. Almanya’daki bu dönem, hem onun özgüvenini artırdı hem de oyunculuğa bakış açısını yeniden şekillendirdi. 1963 yılında Türkiye’ye dönüş yapan Sevda Ferdağ, “Azrail’in Habercisi” adlı filmle yeniden Türk sinemasına adım attı. Asıl dikkat çekici çıkışı ise, 1964 yapımı “Gurbet Kuşları” filmindeki dansöz rolüyle oldu. Bu film, onun oyunculuk kariyerinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Sinema Sektöründeki Yükselişi ve Öne Çıkan Rolleri
1970’li yıllar Türk sineması açısından büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdi. Seks furyasının etkili olduğu bu dönemde kadın oyuncuların sahnelerde yer alması zorlaşmış, ancak Sevda Ferdağ bu zorlu süreci atlatmayı başaran ender kadın sanatçılardan biri olmuştu. Kuralları olmayan, kendine güvenen bir oyuncu olarak birçok yapımda “erkekleri baştan çıkaran vamp kadın” karakterlerine hayat verdi. Bu alanda gösterdiği performans, onun Türk sinemasının unutulmaz yüzlerinden biri olmasını sağladı.
Kariyerinde 50’nin üzerinde filmde rol alan Ferdağ, sadece görselliğiyle değil, canlandırdığı karakterlerin psikolojik yönlerini de başarıyla yansıtarak dikkat çekti. 1979 yılında, “Seninle Son Defa” filminde canlandırdığı Nesrin karakteri ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü. Bu ödül, onun oyunculuk kariyerinde zirveye ulaştığı nokta olarak kabul edilir. 1998’de rol aldığı “Ağır Roman” filmiyle de Altın Portakal En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanarak başarısını perçinlemiştir.
Sahneye de Taşan Bir Yetenek: Şarkıcılık Yılları
Türk sinemasının 1980’li yıllardan itibaren düşüşe geçmesi, birçok Yeşilçam oyuncusu gibi Sevda Ferdağ’ı da etkilemişti. Sinemaya olan ilginin azalması, yeni yapımların seyirci bulmakta zorlanması gibi nedenlerle Ferdağ da başka alanlarda kendini göstermeye başladı. Bu süreçte, Türkiye’nin eğlence dünyasında önemli bir yere sahip olan Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan’ın yanına giderek, sahnelerde şarkıcılık yapmaya başladı. Bu geçiş onun sadece bir oyuncu olmadığını, sahne sanatlarında da yetenekli olduğunu gözler önüne serdi.
Sevda Ferdağ’ın Ablası da Yeşilçam Oyuncusu Çıktı
Birçok kişinin bilmediği bir detay ise, Sevda Ferdağ’ın sinemaya adım atmasında rol oynayan kişinin ablası Ferda Ferdağ olduğudur. Sinema ve tiyatro alanında çalışmaları olan ablası, Sevda’yı bu alanda başarılı olabileceğine ikna etmiş ve onun ilk adımlarını atmasında yönlendirici olmuştur. Yani Kapıcılar Kralı filmiyle hafızalara kazınan Sevda Ferdağ’ın, oyunculuğa yalnızca kendi kararıyla değil, aynı zamanda aileden gelen bir yönlendirme ile başladığı ortaya çıkmıştır.
“Annesi Ayşe Hanım ve oyuncu olan ablası Ferda Ferdağ’ın baskısı sonucu sinema ile tanıştı.”
Bu bilgi, Sevda Ferdağ’ın kariyerinin aslında bir aile mirasının devamı olduğunu gösteriyor. Ablası Ferda Ferdağ’ın etkisi, onun sahne önündeki başarısının temel taşlarından biri olarak değerlendirilebilir.
Ölüm Nedeni ve Son Yolculuğu
Sevda Ferdağ, hayatının son dönemlerini İstanbul Cihangir’deki evinde geçirdi. 17 Şubat 2024 tarihinde, 81 yaşında hayata veda etti. Cenazesi, 18 Şubat günü Zincirlikuyu Camii’nde kılınan namazın ardından, Beşiktaş Kuruçeşme Mezarlığı’na defnedildi. Sanat dünyasından birçok isim cenazeye katılarak son görevlerini yerine getirdi. Bu veda, Yeşilçam’ın unutulmaz kadın oyuncularından birinin, sinema tarihindeki yerini bir kez daha hatırlattı.