ATAKAN BAŞPEHLİVAN – Kabul, Eşitlik, Dahil olma, İstihdam – Otizm Derneği (KEDİ)’nin, Konak Tramvay durağının önünde engelli yetişkin ve çocukların kaldığı bakım merkezlerinde, eğitim kurumlarında yaşanan kötü muamele, ihmal ve şiddet olaylarına tepki göstermek amacıyla başlattığı ‘Hayat için nöbet tutuyoruz’ eylemi devam ediyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ve yaşanan kötü muamele olaylarıyla ilgili konuşan KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Engelliler bakım merkezlerinde maalesef insani olmayan koşullarda yaşıyor, ne yazık ki artık sıklıkla da bakıcı şiddeti nedeniyle ölümler de yaşanıyor.” dedi.
Serap Dikmen Ahmetoğlu: Bakım merkezlerinde insani olmayan koşullar var
Özel kurumlarda ve devlet kurumlarda denetim olmadığını belirten ve en son Niğde’de 9 yaşındaki engelli bir çocuğun ihmal sonucu hayatını kaybettiğini açıklayan Kedi Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Engelliler bakım merkezlerinde maalesef insani olmayan koşullarda yaşıyor, ne yazık ki artık sıklıkla da bakıcı şiddeti nedeniyle ölümler de yaşanıyor. Bunlar devlet ve özel kurumlarda yaşanıyor. Bakım merkezlerinin denetim altında olduğu söyleniyor ama demek ki denetimler, sağlıklı bir ortamda yapılmıyor. En son, Niğde’de yaşanan olayda 9 yaşında bir çocuk öldü. Bu acı olay kamera görüntüleriyle ortaya çıktı. Denetim mekanizmasının yetersiz olmasından kaynaklı bu tip olaylar yaşanıyor. 2022 yılında İstanbul’da Mehmet Eres isimli bir gencimiz vefat etti, aileye uykusundayken vefat ettiği söylenmiş, aile bu nedenle otopsi talep etmemiş. Fakat daha sonra o kurumda çalışan bir hemşire Mehmet Eres’e aşırı dozda ilaç verildiğini söylemiş ardından, kamera kayıtları incelenmiş ve çocuğun ölümünde direkt bakım merkezinin sorumlu olduğu ortaya çıkıyor. Demek ki her vefat incelenmiyor ve doğal ölüm olarak kayıtlara geçiriliyor.” diye konuştu.
"Bakanlık kamera talebimizi kabul etmedi"
Engellilere yönelik şiddet sarmalının sadece bakım merkezlerinde yaşanmadığını vurgulayan Başkan Ahmetoğlu, özel eğitim merkezlerine kamera sistemi istediklerini fakat Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu talebi ret ettiğini aktararak, “Şiddetle ilgili de çok sık kamera görüntüleri alıyoruz ve şiddetin her türlüsüne biz şahit oluyoruz. Ne yazık ki bu şiddet sarmalı sadece bakım merkezlerinde de karşımıza çıkmıyor. Spor eğitim merkezleri adı altında yatılı hizmet veren kurumlar var ayrıca çeşitli eğitim kurumlarında da çocukların şiddet gördüğüne dair görüntüler var. Biz dernek olarak, özel eğitim alan çocukların, eğitim aldıkları yerlere ve alanlara kamera sistemi istiyoruz. Her yerde kamera yok hatta kamera yasağı olan yerler bile var. Biz o yüzden özel eğitim gören öğrencilerin bulunduğu alanlarda kamera istiyoruz. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunduk, fakat kabul etmedi. Kamu Denetçileri Kurumu’na başvurduk, onlar tavsiye kararı verdi, onu da kabul etmedi. Biz kamerayı güvenlik için istiyoruz. Hem çocuklarımızın güvenliği için hem de çocuklarımızın öğretmenleri için güvenliği için istiyoruz. Toplumuzda ne yazık ki engelliye bakış açısında ciddi problemler var. Biz engellilerin bütün sorumluluğun devlette olduğuna inanıyoruz. Bu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde de sabittir. Devletin yükümlülükleri var, biz bunun BM Engelli Hakları Sözleşmesi'ne imzacı olan devletimizin aldığı yükümlülüklerin hepsini yerine getirmesini istiyoruz. O zaman ne eğitimde, ne bakım merkezlerinde yaşanan bu acı olayların hiç birisi yaşanmayacak.” ifadelerini kullandı.
"Yönetenler engellilerin birey olduklarını kabul etmeliler"
Son olarak, yönetim kademelerine çağrıda bulunan ve engellilerin birey olarak kabul edilmesi gerektiğinin altını çizen KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu, “Nöbetimize 1 Aralık tarihinde başladık, 3 Aralık’ta bitirmemizin nedeni ise Dünya Engelli Günü’nde doğru mesajlar vermek istiyoruz. Çünkü 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde yönetim kademelerinde bulunanların engellilerin yanındayız gibi fotoğrafa yönelik yaptıkları müsamerelerden artık vazgeçilmesini istiyoruz. Yapmaları gereken en temel şey engellilerin birey olduklarını kabul etmek ve onların eşit yurttaşlık haklarının gerçekleştirebilecekleri düzenlemeleri yapmak.” diyerek, sözlerini noktaladı.