Kurtuluşun 100. Yılı…

Kurtuluş Savaşı; 15 Mayıs 1919’da İzmir’i isgal eden Yunanlılara, ilk kurşunu atan Hasan Tahsin ile başlar ve yine İzmir’de 9 Eylül 1922’de Türk Ordusu’nun İzmir’e girip, Yüzbaşı Şerafettin’in şanlı bayrağımızı hükümet konağına çekmesi ile sona erer. Bu yüzden 9 Eylül hem İzmir’in hem de ülkenin kurtuluşunun ve kuruluşunun simgesi olmuştur. Sadece İzmir’in değil ülkenin de doğum günüdür aslında… Yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Bu başlangıcın 100. Yılını coşkuyla kutluyoruz. Yüzyılın gecesi çok güzel kutlanacak. Bir Kemalpaşalı olarak 8 Eylül’de de Kemalpaşa’nın kurtuluşunu kutladık.  100 muhtarın oynadığı ‘Kurtuluştan Demokrasiye Müzikali’ çok güzeldi. O günleri tekrar yaşamamızı sağladı. Bu vatan kolay kazanılmadı kıymetini bilmemiz gerek… Esaretten bağımsızlığa, karanlıktan aydınlığa bizleri taşıyan başta Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. 

100 yıl kutlamaları…

Tarihi bir gün yaşıyoruz. Çocuklarımızı biz 100.yılı böyle kutladık diyeceğimiz günler yaşıyoruz. Sadece Tarkan konseri diye bakmayın. Tarkan olayın sadece çileği… 10 Ekim Atattürk’ün İzmir’e geliş tarihi olması nedeniyle bundan sonra kutlamalar iki gün olacak. Bakmayın kurtuluş günü kutlanır mı diyenlere… Şimdi İzmirli olmanın ne demek olduğunu gösterme zamanı… İzmir’in doğum günü kutlu olsun…

**

Biz farklıyız…

Bu vatan kolay kazanılmadı demiştim. Vatanımızı elimizden geldiği kadar korumalıyız. Bir medya kuruluşunun başındaki kişi olarak her zaman ekibimi vatandaşın yanında olun,  onların gözüyle olaylara bakın diyerek uyarırım. Arkadaşlarımın, özgürce yazıp, kalemini satmadan gazeteciliği hak edilir şekilde yapmaları beni gururlandırır. Radyo Ege ve Son Mühür olarak bu çizgimizden hiç ödün vermeyeceğiz. Ne reklam versin diye kimseyi karalarız Ne de reklam veriyor diye hatasını görmemezlikten geliriz. Tabii ki söz hakkı herkesin var. Ekranımız, stüdyolarımız, sayfalarımız herkese açık. Bize karşı dürüst olsunlar yeter… “Ya istiklal ya ölüm” diyen bir neslin torunları olarak doğru bildiğimiz yolda şaşmayacağız…

**

Bir Destan…

Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı son bölümünde Büyük Taarruz’u anlatır. Bu anlamlı günde Fuarın bahçesindeki heykelinin altında da yer alan son bölümün son satırları ile veda edelim…

“Sonra, 9 Eylül’de İzmir’e girdik ve Bir nefer yanan şehrin kızıltısı içinden gelip öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya, Güneyden Kuzeye, Doğudan Batıya, Türk halkıyla beraber seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i… Ve biz de burada bitirdik destanımızı…  Biliyoruz ki lâyığınca olmadı bu kitap, Türk halkı bağışlasın bizi, onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, kitabımızda yalnız onların maceraları vardır...”