Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi yüzeyinde müsilaj (deniz salyası) oluşumunda artış gözlemleniyor. Çevresel tehditler ve bu durumu takip eden kaygılar yeniden gündeme gelirken, uzmanlar çözüm önerileri sunmaya devam ediyor.
Müsilajın nedenleri ve ekosistem üzerindeki etkileri
Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, müsilajın oluşumunu tetikleyen faktörleri açıklayarak, deniz suyu sıcaklıklarının artması, fazla güneş ışığı, yağışlarla birlikte yüzeysel akışla denize karışan besin elementlerinin (azot, fosfor) yoğunluğu, akıntı hareketleri ve kirlilik kaynaklarının etkili olduğunu belirtti.
Büyükateş, bu durumu deniz ekosistemlerinde habitat kaybı, oksijen ve fotosentezde azalma, besin zincirinin bozulması ve biyolojik çeşitlilikteki azalma gibi ciddi sorunlara yol açtığını vurguladı.
Çözüm önerileri: Kısa ve uzun vadeli planlar
Büyükateş, müsilajın önüne geçilmesi için kısa vadede alınması gereken önlemleri sıralayarak, evsel, endüstriyel ve kanalizasyon atıklarının arıtılmadan denize deşarj edilmesinin engellenmesi gerektiğini ifade etti.
Tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübrelerin ve pestisitlerin su sistemlerine taşınmasının önlenmesi için sürdürülebilir tarım uygulamalarının desteklenmesi gerektiğini belirten uzman, bu kirliliği bertaraf edecek planlamaların yapılması gerektiğini belirtti.
Uzun vadeli çözüm önerilerinde ise sulak alanların korunması, aşırı avcılığın önlenmesi ve kıyı erozyonunun kontrol altına alınması gerektiğini söyledi. Ayrıca doğal balıkçılığın yerine temiz balık yetiştiriciliğinin desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Çevresel bilinç ve sürdürülebilir deniz yönetimi
Prof. Dr. Büyükateş, müsilaj etkilerinin izlenmesi için biyolojik, hidrolojik ve ekolojik parametrelerin sürekli olarak takip edileceği bir sistem kurulmasını önerdi.
Bunun yanı sıra, halkın katı atık yönetimi ve çevre bilinci konusunda eğitilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Bu önlemler, ekosistem tabanlı yaklaşımla sürdürülebilir deniz yönetimini sağlamayı mümkün kılacak.
