ALPER TEMİZ - SON MÜHÜR İklim değişikliğinin en etkin şekilde hissedildiği alanların başında tarım ve zirai işler geliyor. Geçtiğimiz dönemlerde özellikle Akdeniz İklim Kuşağı etkisi altında kalan bölgelerde ki tarım, zamansız ve düzensiz yağışlar nedeniyle sıkıntılı hasat dönemleri geçirmişti. Özellikle üzüm ve domates bağlarında görülen ve ana nedenleri arasında rutubet gibi etkenlerin olduğu mildiyö hastalığı, bu mevsim de etkisini göstermeye başladı. Mildiyöden büyük zarara uğrayan çiftçiler, aynı hastalıkla tekrar karşı karşıya kaldı. Ancak bu defa, kurşuni küf ve ölü kol hastalıkları da ortaya çıkınca, çiftçiler isyan etti. "İlaçlar pahalı ve cebimizden karşılıyoruz. Zaten zarar ediyoruz, üstüne bir de iklim değişikliği ve buna bağlı gelişen hastalıklar, bizi tümüyle esir aldı" diyen çiftçiler "En azından ilaçları ücretsiz temin edebilelim" diyerek bakanlığa seslendi.
"BAKANLIĞIN HİÇBİR ÇALIŞMASI YOK"
"İklim değişikliği ile mücadele, sadece havaların ısınması olarak algılanıyor ancak Tarım ve Orman Bakanlığı'nın iklim değişikliği etkisi altında oluşan zirai hastalıklar noktasında hiçbir çalışması yok" diyen Çiftçi-Sen Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Çobanoğlu, "Çiftçilerin ilaçların ücretsiz temini için istekte bulunmaları çok doğal. İklim değişikliği denilince, genel olarak 'havaların ısınması' durumu akıllara geliyor. Ancak en büyük zarar, tarım alanlarında yaşanıyor. Bakanlık 'Mücadele ediyoruz' diyerek belli başlı programlar açıklıyor ancak çiftçiler, iklim değişikliği hastalıklarında yapayalnız. Kimyasal ilaçlara tümüyle karşıyız ancak elde ne yazık ki başka çözüm yok. İlaçları çiftçiler kendi cebinden ödüyor. Bakanlığın bu noktada hiçbir çalışması yok. Laboratuvar araştırma enstitüleri işlevsizleştirildi. Hiçbir araştırma yok ve dümdüz ticaret dönüyor. Çiftçilerin istekte bulunduğu ilaçları, çiftçiler kendi cebinden karşılıyor ancak bu ilaçların kullanımına dair belli bir sistem de yok. Zirai eczaneye giriliyor ve alınan ilaç gelişi güzel kullanılıyor. Faydası zararı nedir hiçbir denetim yok. Ne kadar sıcaklıkta hangi dozda kullanılır, bakanlığın bu noktada derinlemesine araştırması da yok. Bu kadar önemli bir konu hakkında bu kadar başıboşluk ürkütücü" diye konuştu.
"BUĞDAY BODUR KALDI"
Ödemişli Çiftçi Mehmet Kani ise özellikle ilçe tarım müdürlüklerinin yaşanan olaylarla ilgili hiçbir fikri olmadığının altını çizdi. Kani, "Mildiyö, mevsimler geçtikçe daha güçlü ve dirençli bir hastalığa dönüşüyor. Bunun önlemini, çiftçiye ilaç konusunda destek ile ilgili bütçeyi ve yönetmeliği çok çok önceden almak ve oluşturmak gerekirdi. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı ya da il ve ilçe müdürlüklerinin iklim değişikliğinin tarıma ilişkin etkilerinden haberleri yok. Olsa da ilgileri yok. Mildiyö bağa girdiği an kanser gibi yayılıyor ve tüm emekleriniz bir anda yok oluyor. Üstelik bazı yerlerde buğday bodur kaldı. Bu hastalıkla mücadelede en etkili ilaçlar Bayer firmasına ait. Ancak bu firmanın ilaçları çok pahalı. Mildiyö ilaçları ise daha da pahalı... Fakat bakanlığın 'zeytin budama kursu, seracılık kursu' gibi etkinliklerden, böyle büyük konulara ayıracak vakti kalmıyor ne yazık ki" dedi.
"EN AZINDAN İLAÇLARI ÜCRETSİZ VERSİNLER"
"Çiftçi, iklim değişikliği ve buna bağlı olarak gelişen hastalıklar konusunda tamamen yapayalnız" diyen Kani, "Üstelik rezillik diz boyu; bazı ziraat mühendisleri diplomalarını kiralıyor. Hiçbir bilgisi olamayan kişiler zirai ilaç satıyor. Bir arkadaşımıza pamuk ilacı diye ot ilacı satıldı. Denetim mekanizması zaten bozuk... Bozuk, çünkü daha geçen gün Tarım Kredi Genel Müdürü, 'Bir inek, artık bir yılda 15-20 yavru verecek' diye gülünç bir açıklama yaptı. Oysa bir inek yılda bir yavru verir... Sonra özür de diledi. Bizi kimlerin yönettiğini bu olaydan varın siz düşünün. Bakanlık yardımda bulunduğunu söylüyor ancak biz, hemen hemen her şeyi cebimizden karşılıyoruz. En azından ilaçları ücretsiz versinler" diye konuştu.
"MİLDİYÖNÜN ÜSTÜNE, KURŞUNİ KÜF VE ÖLÜ KOL HASTALIKLARI DA ÇIKTI"
Sarıgöl Üzüm Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekçi ise, "Bu sene Manisa'nın genelinde verim çok düşük olacak. Bunun nedeni, geçtiğimiz yıl yaşanan mildiyö hastalığı. Bakanlığın bu konuda çalışması bulunmuyor. Hastalık her sene gittikçe daha büyük zarar vermeye başlarken, üstüne bir de bu yıl kurşuni küf ve ölü kol hastalıkları ortaya çıktı. Birçok arkadaşımız ilaç yardımı bekliyor ve haklılar da. Ancak iklim değişikliği ve tarıma zararları noktasında paket halinde bir önlem gerekiyor" dedi.
"TOPRAKLAR KİMYASAL KİLİTLENME ALTINDA"
İklim değişikliğine karşı acil önlem alınması gerektiğini vurgulayan Tüfekçi, "Alınacak önlemlerin başında su yönetimi geliyor ve buna öncelikli olarak ihtiyacımız var. Bakanlık mildiyö gibi hastalıklarda ilaç yardımı yapmıyor ancak toprak, zaten kimyasal kilitlenme altında. Toprak resmen çalışmıyor. Diğer taraftan çiftçi ekim konusunda toprak tahlilini hala cebinden para harcayarak yapıyor. Üretici ne ekeceğini kestiremiyor, toprak tahlili ücretli... Çiftçi rastgele ürün yetiştiriyor ve zarara uğruyor; ürün yetişmiyor. Bunun nedeni ise hava üzüme göre müsait değil, patatese göre müsait değil... Fakat bakanlığın bu konulara ilişkin hiçbir çalışması yok. Havza bazlı, yetişecek ürüne göre çok ciddi çalışmalar yapılmalı. İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkacak hastalıklara karşı kimyasal ilaçlar, maalesef toprak kilitlenmesi nedeniyle artık çok da etkili olmuyor" diye konuştu.