Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Özel, Anayasa Mahkemesi kararını hatırlatarak, "Hangi ilde nerede 1 Mayıs kutlaması varsa bu gruptan bir temsilcimiz o kutlamada yer alacak "Hak-İŞ'in yaptığı kutlamaya da TÜRK-İŞ'in yaptığı kutlamaya da gideceğiz. Hiçbir sendikayı ayırmadan, zaman zaman farklı düşünsek de her sendikanın yaptığı her şehirdeki etkinlikte olacağız" ifadelerini kullandı.
Özel toplantıda konuşmadan önce CHP'ye katılan eğitimci Sevinç Atabay'a rozetini taktı. Özel Atabay için "Baba evine hoş geldi" dedi. CHP lideri, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir'e de başarılar dileğinde bulundu.
Özel’in açıklamalarının satır başları şu şekilde:
8,5 yıl grup başkanvekilliği yaptım. En çok zorlandığım görev arkadaşı başkan vekilliğinin yaptığı iştir. Şimdi biz konuşacağız o arkada kıpırdamadan duracak. Benim en zorlandığım iştir. Buse Naz’ları kutluyorum Göztepe’yi kutluyorum. Haftasonu Amedspor’u ağırladık Manisa’da. Geçmişte toplumsa barışı rahatsız edecek durumlar oluşuyordu. Amedspor Soma’ya geldi dostluk kardeşlik içinde bir müsabaka oldu. Futbolun şartlarında şampiyonluğu garantilemiş şekilde ayrıldılar, Türkiye’de bundan sonraki süreçte futbolun böyle yaşanması kentlerin dostluğuna hepimizin kardeşliğine katkı sağlamasını ümit ederek Amedspor’u da kutluyorum.
İYİ Parti bayrak değişimi
Geçmişte ittifak yaptığımız İYİ Parti’de Sayın Meral Akşener’in görevi bırakmasından sonra onun vedası ve bir bayrak değişi vardı. Meral Hanım’a bir kez daha bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Daha önce beraber grup başkanvekilliği yaptığım Müsavat Dervişoğlu genel başkanlığa seçildi başarılar diliyorum.
İktidara 1 Mayıs tepkisi
Geçtiğimiz hafta bir çağrı yağmış ve Taksim’in 1 Mayıs’ta kapatılması kararından dönülmesini istemiştim. Bir meydanın 1 Mayıs’ta kapalı olması o iktidarın başarasını değil aslında muktedir olamadığını. İktidarda olduğunu ama o meydanda kutlamaya yasak getirerek, güvenliği sağlayamayacağını peşinen itiraf ettiğini, ve demokrasilerde özgüvensizliğin iktidarlara hiç iyi gelmeyeceğinin bu yüzden bizim sorumluluk almaya hazır olduğumuzu ve sendikalarla görev yaparak kimsenin burnu kanamadan o meydandaki kutlamalara izin verilmesini talep etmiştik.
Dün Sayın İçişleri Bakanı’nı aradım ve bu konudaki kefaleti ifade ettim ve işbirliği teklif ettim, kendisi bana görevi gereği bir takım mahsurları bir takım istihbaratları bir takım yasa dışı örgütlerin yapmış olduğu çağrıları gerekçelendirerek buna izin vermeyeceklerini tekrar etti. İletişime açık olumlu bir yaklaşım içindeydi ama sonuçta bir yasaklama vardı o, ona kısıtlama diyordu. Yasak değil kısıt var. 50 kişi değil 300 kişiyle geliyorlar çelenk koysunlar yarım saat arayla ayrılsınlar ama biz orayı açmayız açamayız diyordu. Esasen Taksim Gezi Parkı birileri tarafından kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya giderlerse iktidarlarını kaybedeceklerini sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız zaten orada artık egemenlikten, iktidardan bahsedilemez. Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar eninde sonunda kaybetmeye mahkûmdur. İktidarın güçlüsü rızayla, gönülle tesis edilen, demokrasiyle korunan, demokrasi de gösterinin protestonun özgürce yapıldığı Anayasal sırlar içinde davranıldıkça da izne dahi ihtiyaç olunmadığı işlerdir. Maalesef ülkeyi yöneten akıl bu özgüvenden de bu demokrasi anlayışında da mahrum.
İÇİŞLERİ Bakanı ile görüşme
Bu sabah Sayın İçişleri Bakanı ile bir görüşme daha yaptık benim önerimi talebimi yerine getiremeyeceklerini söylediler. Biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir buradan çağrımı tekrar ediyorum ve şunu ifade etmek istiyorum. Bugün bir Anayasa tartışması var Sayın Kurtulmuş ziyaret ettiler. Dediler ki yeni bir Anayasa yapma sürecine CHP de dahil olsun. Sayın Kurtulmuş’a içerde de söyledim burada da söyleyeyim. Anayasalar her doğan için yapılır Erdoğan için Anayasalar yapılmaz.
“Yenisini alsan ne olur eskisinde kalsan ne olur”
Eğer Anayasalar toplumu kuşatırlar elbise gibidirler. Özelliği hemen herkesin üzerine uymasıdır. Öyle kapsayıcı, çoğulcu metinlerdir. Durdukça değer kazanırlar. Yani böyle bir metni yapmak yani topluma yeni bir elbise dikmek. Sayın Kurutlmuş’a söylediğim kısım şudur. Giymeyeceğimiz bir elbiseyi alır mıyız. Yeni bir elbise alalım ama kullanmayalım bu israf olur. Anayasa demokrasinin elbisesiyse sen mevcut Anayasa’ya uymuyorsa yenisini alsan ne olur eskisinde kalsan ne olur.
Biri mülkiyet hakkını tanımaz, mala çöker hırsızlık yapar gasp yapar. Birisi döner kadınlar için çok önemli olan en önemli güvencelerden eşitlik güvencelerinden birini tanımaz, kadına miraas bırakmaz, öbürü seyahat hakkına saygısızdır şehrin dışına kimseyi salmaz. Herkes Anayasa’nın uymadığı bir maddesiyle 100 kişi 100 maddeye uymaz toplum ve devlet düzeni ortadan kalkar. O yüzden yenisi yapılana kadar eskisine uymak her vatandaşın görevidir. Dün vatandaşlığa kabul edilen birinin de cumhurbaşkanının da görevi Anayasal sadakattir onun üstüne ant içerek de göreve başlarız.
“Bu AYM üyelerini ben atamadım sen atadın”
Anayasa derki, Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Herkes için bağlayıcıdır. O karara uymak herkesin yükümlülüğüdür. Elimde bir Anayasa Mahkemesi kararı var. 12 Ekim 2023 günü yazılan kararda, işçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı sadece 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışması değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinden Taksim günlerini ifade ettiğini anlamını doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim ile özleşmesi nedeniyle anılan mekanın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır diye Anayasa Mahkemesi yürütmeye Taksim’i yasaklayamazsın diyor. Bu Anayasa Mahkemesi üyelerini ben atamadım sen atadın. Bu karara daha bugün uyamayan birisi yarın, yarından sonra kendisiyle görüşeceğiz. Elbette müzakere edeceğiz elbette pozitif gündemleri konuşacağız. Ama iş Anayasa’ya gelince mevcut Anayasa’ya uyulmasını beklemek kadar doğal bir şey yoktur.
"Taksim’i kapatmak Anayasa tanımamaktır"
Taksim kararı ortadadır. Taksim’i kapatmak Anayasa tanımamaktır. Can Atalay kararı ortadadır. Can Atalay’ı bırakmamak Anayasa’yı tanımamaktır. Gezi’deki Gezi tutukluluklarının her birinin hakkında verilmiş hak ihlali kararı vardır. Onları Bakırköy’de Silivri’de tutmak Anayasa tanımamaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamamak, İttifak ortağınızın ‘Anayasa Mahkemesi kapatılsın’ söylemlerine sessiz kalmak Anayasa tanımamaktır. O yüzden ben siyasilerin el sıkışmasını hep savundum. Siyasiler el sıkışmazsa demokrasi düşmanları ellerini ovuşturmaya başlarlar. 1970’lerin sonunda siyasetin el sıkışamamasının Türkiye’ye nelere mal olduğunu hep birlikte yaşadık. O yüzden müzakere başka bir şeydir iletişim başka bir şeydir aynı fikirde olmak başka bir şeydir. Ama Anayasa’ya yemin etmiş bizlerin birbirine yeminine sadık kalmasını beklemek hatırlatmak da her birimizin görevidir.
Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa birlikte yürüyeceğiz
Yarın CHP şu ana kadar alınan bilgi 55 ilde 120 merkezde ancak hangi ilde nerede 1 Mayıs kutlaması varsa bu gruptan bir temsilcimiz o kutlamada yer alacak. HAK-İş’in yaptığına da, TÜRK-İş’in kutlamalarına da gideceğiz. Her ne kadar doğru yerin Taksim olduğunu düşünsek de hiçbir sendikayı ayırmadan üyelerine hürmeten kurumsal yapılarına hürmeten zaman zaman farklı düşünsek de her sendikanın her yerde yaptığı her şehirdeki etkinlikte olacağız. Yarın işçiler Anayasa’ya uygun olarak Anayasa Mahkemesi işçiler haklı dediği için Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak onlarla birlikte olacağız. Buradan en önemsediğim uyarım şudur 1 Mayıs bayramdır. 1 Mayıs İçinin emekçinin bayramıdır. Bu ülkenin polisi de askeri de güvenlik görevlileri de emekçidir. Onlara kanunsuz emirler verenler yüzünden ekmekleriyle oynandığı için o emre uymadığında her türlü disiplin süreciyle tehdit edildiği için uygulamak zorunda oldukları kararlar o kardeşlerimizin kişisel kararları değildir bazı ortamlarda işçilerle polisleri, güvenlik güçleriyle emekçileri çatıştırmak isteyen, yasa dışı yapılar olabilir ya da yasak zeminde görev yapan bir takım kötü niyetli kişiler olabilir. Her iki tarafın da provokasyonları olabilir onun için herkesi 1 Mayıs’ı bayram gibi kutlamaya, 1 Mayıs’ta gaz, jop, kelepçe görmek istemediğimizi bir kez daha hatırlatarak tüm kamu görevlilerini sorumluluğa, tertip komitelerini de bu konuda kanunsuz emri veren Anayasa tanımazlarla evladına ekmek götürmek için bu emirlere uymak zorunda olan emekçi polis kardeşlilerimizi birbirinden ayırmak, özleştirmemek noktasındaki hassasiyeti bekliyor, 1 Mayıs İşçi Emekçi Bayramı’nı şimdiden kutluyorum.
Filistin açıklaması
Gazze'de insanlığın yüreklerini sızlatan katliamlara batıdan tepkiler yükseliyor. Şiddetle bastırıldığında utanç verici görüntülerdir, bizler de onlara tepki gösteriyoruz. O eylemleri öven iktidarın, Türkiye'de Boğaziçi'nde öğrencilerin yaptığı eylemlere müdahale etmesini, dekanlarını öğretim üyelerini sokmayacak kadar ileri gitmesini, ODTÜ'de Devrim Stadı'nda mezuniyet töreni yapılmasına izin verilmemesini, ABD'deki eylemleri övmesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. ODTÜ'deki Devrim Stadı'na "Devrim" yazısını yazan Filistin davasında hepimizin önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır.
Filistin meselesinde ABD'ye demokrat, Boğaziçi'nde despot olmanın izahı yoktur. İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın.
MEB’E eğitim reformu tepkisi
MEB 85 bin ücretli öğretmen çalıştırıyor. Diğer taraftan 85 bin öğretmen atama bekliyor, atanmıyor. Mülakat kaldıracak deniliyor, mülakat gibi mülakat gibi yapıyorlar. Bundan 22-23 yıl önce 68 bin atanmayan öğretmen var, atamayacaksan niye okutuyorsun diyen Erdoğan, 1 milyon öğretmeni okutmuş ve atamamıştır. O hesabı şimdi size soruyoruz; madem atamayacaksınız niye okuttunuz?
Eğitimde reform yapılmasına ihtiyaç var. AK Partili kadın seçmen kırılımına bakın. Çocuğunun aldığı eğitim en düşük. En yüksek oy veren seçmen grubu, evladının eğitiminden 100 üzerinden 19 veriyor. En çok değiştirilen bakan Milli Eğitim Bakanı. Milli Eğitim’i reforma muhtaç hale getireni kim atadı?
Yapboz tahtasına dönmüş, kuralları, müfredatı değişen, oyuncak haline getirilen eğitim sistemine müfredat değişikliğiyle… Geçen mayısta seçimi Tayyip Bey’in değil de CHP’nin Kemal Bey’in kazandığını düşünün. CHP’nin hepimizin evlatlarının okuyacağı müfredatın adını, kendi partisinin adını koyduğunu düşünün. Türkiye Yüzyılı, AK Parti’nin bakanlıkları da alet ettiği bir seçim kampanyasının adıdır.
Özgür Özel; "Bu ülke haftalar süren MEB şuralarını biliyor. Ortak akıl olmadan bilimsel eğitim, başarı olmaz, kalkınma olmaz, zenginleşme olmaz. Bu müfredatı çalışacağız, uyaracağız. Ancak bir oldu bittiyle bir müfredat yapılması son derece sakıncalıdır" ifadelerine de yer verdi.