Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Eryaman’da halk buluşmasında yaptığı konuşmada, “Tayyip Erdoğan bizimle kavga etmek istiyor. Ne üzerinden, kimlik siyaseti üzerinden. Ne üzerinden, efendim her gün o zam, zam, zam yapacak bize DEM, DEM, DEM diyecek. Ne üzerinden kavga etmek istiyor, kendi çıkardığı gerilimler üzerinden. Ben ona şunu söylüyorum, tamam kavgaya varım ama senin istediğin kavgayı yapmam. Ben seninle emeklilerin hakkı için kavga edeceğim. Çalışanların hakkı için, yoksullar için, onların hakkını senden söke söke alacağım” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ankara Eryaman halk buluşmasına katıldı. Özel, “Öncelikle çok yoğun bir koşturmanın içindeyiz, 31 Mart’ın önemini hep birlikte konuşacağız. Dört bir yandan, dört bir koldan koşturuyoruz. Çünkü hedefimiz 31 Mart akşamı bütün Türkiye’nin Ankara’daki rekoru konuşması. Ankara’da bir büyük rekor kıracağız, o gece en çok konuşulacak konulardan bir tanesi bu olacak. O rekoru çok sağlam bir takımla kuracağız ama o takımın Ankara’daki kaptanın Mansur Başkanın selamlarını getirdim” dedi.
“ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDE YARIŞ BİTTİ”
Özel, “Mansur Başkan geldiği günden beri Ankara’da huzur var. güven var, sevgi var, mutluluk var. Birilerinin yaptığı gibi artık ayrımcılık yok, partizanlık yok. Bütün Ankara’yı hep birlikte kucaklamak var. Tabii seçmenin vereceği karara saygılıyız. Şimdiden kimse seçmenin kararına ipotek koyamaz. Pandemi yaşadık. Millet pandemide şaşkın, korku içinde ve ne yapacağını bilemez haldeyken, 3 maskeyi dağıtamayanların eli ayağına karışmışken, bütün büyükşehir belediye başkanlarımız ve Mansur Başkan, maskesinden hijyen kitine, evlere gıda desteğinden hiç gözün görmediği yerde veresiye defterlerinin kapatıldığı dayanışma belediyeciliklerine kadar hem bizi gururlandıran, hem Ankara’yı onurlandıran, hem insan onuruna yakışır sosyal belediyecilik anlayışını Türkiye’ye gösterirken, en büyük sıkıntı neydi? Hizmet etmek istediğinde sürekli elini, kolunu bağlayan, ellerini arkasından bağlayan büyükşehir belediye meclis çoğunluğunun olmamasıydı. Büyükşehir seçiminde Mansur Başkan tamam ama hepimize düşen bir görev var. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu alacağız. Bunun de rehavete kapılmak yok. Bunun için bir tek oyun bile önemi var. Biz seçimi kazanıyoruz. Nasılsa alıyoruz, olsun varsın, ben gitmesem de olur, komşum hasta, gelmeyiversin, nasılsa kazandı Mansur Başkan… Bu öyle bir seçim değil. Bu seçim belki bir oyla Ankara Büyükşehir’e bir fazla belediye meclis üyesi yollayacağımız ve o bir oyla Ankara’da çoğunluğu kazanacağımız bir seçimdeyiz. Bu işin önemini, ciddiyetini, fedakarlığını, cefakarlığını sizlere emanet ediyorum” ifadesini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“ETİMESGUT’A BÜYÜK BİR HEYECAN GETİRECEK”
“Tabi diğer yandan malum Ankara’da 3 belediyemiz var ama bu seçimde çok sayıda belediyeyi kazanacağımızdan şüphem yok. Çok büyük sürpriz, çok büyük başarı ve zaferi müjdeliyorum sizlere. Elbette tüm ilçelerimiz çok önemli. Ancak bu seçim bilhassa önemli olan bir yer var. Etimesgut. Bu seçimde Etimesgut’u alırsak bir daha kaybetmeyeceğiz. Onun için aday belirleme sürecinde ince eledik, sık dokuduk. Evet partimizin oyunu almalıyız. Bu seçimi büyük bir coşkuyla götürmeliyiz. Bir adaylaşma sürecini çalıştık. Etimesgut’ta benimsenen, hem sosyal demokratların, hem oyuna talip olduğumuz Ankara’yı seven güzel insanların, iyi insanların, milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların tanıdığı, sevdiği, güvendiği ve adaylığı ile birlikte Etimesgut’a büyük heyecan getirecek olan Erdal Beşikçioğlu’nu adaylaştırdık.”
“BÜTÜN TÜRKİYE’NİN SEVGİLİSİ”
“Bu sevgi, bu dalgalanan bayraklar, elbette kendisi bir sanatçı, çok iyi bir yönetici. Takım kurma, ekip kurma, o ekibi sevk etme, yönlendirme, motive etme konularında kendisini tanıyan herkes Erdal Bey’in oyunculuğundan üstün bir tarafı varsa o da yöneticiliğidir diyor. Bunu herkes böyle bilsin. Ben ekibini gördüm. Genç, işini bilen, kararlı. Arkasında CHP örgütü aslanlar gibi duruyor. Geçtiğimiz günlerde yine Etimesgut’ta bir toplantıda dedim ki onun adaylığı elbette önemli ama onun şahsında temsil ettiği, geçmişte vatandaşın onu tanıdığı, temsil ettiği yapılar içinde onun tarafımızdan adaylaştırılması kahraman Türk polisine duyduğumuz sevginin bir ifadesidir dedim. Yolda gidiyoruz, koruma araçları yer değiştiriyor, illeri değişirken polislerle sohbet ediyoruz, hepsi şöyle diyor bana. Komiserimiz için teşekkür ederiz. Hangi komiser diyorum, diyorlar ki Behzat Komiser, Behzat Ç. için. Arkadaşlar bütün Türkiye’nin sevgilisi olmuş bir karakter Behzat Ç. Ankette Erdal Beşikçioğlu ismini tanımayıp, oyu Behzat’a, valiye vereceğim diyen var. Görev sizde. Siz bu ismi konuya, komşuya, yaşlıya, gence, herkese ezberletmeniz lazım. Nereden geliyor Erdal Beşikçioğlu, polis akademisinden mezun değil, beşikten komiser, bu beşikten polis. Doğuştan polis. Aman ha bakın aday dört dörtlük, tanınırlık tamam. Motivasyon tamam ama ismini bilmeyenden dolayı sıkıntıya düşmeyelim. Ben sizden bunu 31 Mart’a kadar her gördüğünüze Beşikçioğlu’nun CHP’nin adayı Behzat Ç. olduğunu, vali olduğunu beşikten mezara hizmet etmek için sabırsızlandığını söyleyeceksiniz. Etimesgut’ta 3 üniversite var. Ama Etimesgut’a faydası yok. Çünkü öğrenciyi Etimesgut’ta tutamıyoruz. Gündüz geliyorlar, akşam gidiyorlar. Esnafa faydası olmuyor. Dairelere, ev sahiplerine faydası olmuyor. Bu yüzden biz burayı öğrenci kenti haline getirmeye, sen oku diye projemiz ve genç üniversiteli projelerimizin ilk uygulamalarını burada yaparak, Erdal Başkanı Etimesgut’taki öğrencilere nasıl sahip çıktığını, burayı nasıl üniversite kenti yaptığını, nasıl kültür ve sanat kenti yaptığını, nasıl burayı gençlerin gözbebeği bir yer haline getirdiğini, en kısa sürede yaşayacak Eryaman ve Etimesgut.”
“AKP VE MHP’Lİ BELEDİYELER GÖÇ VERİYOR”
“Tabi öğrenciler için yurt yapmanın, burs vermenin, gençlik merkezlerinin ve ilgi çekici projelerin önemi büyük. Ata Mahallesi diye bir mahalle var. Yenimahalle’nin sınırına giriyor. Etimesgut’un sınırına giriyor, Sincan’ın sınırına giriyor kavşak. Bir taraf Etimesgut, bir taraf Yenimahalle. Apartman aynı apartman, daire aynı daire. Yenimahalle’de olan 10 milyon lira ama Etimesgut tarafta olan 6 milyon lira. CHP’nin yönettiği bütün belediyelerde var. Bütün Türkiye’de var. Bizim belediyelerimiz yönettikleri kenti cazibe merkezi haline getiriyorlar. Üniversite öğrencilerinin yüzde 85’i CHP’li belediyelerin yönettiği kentlerdeki üniversiteleri tercih ediyor. İnsanlar tatile CHP’li belediyelere geliyorlar. Dahası göç hareketleri incelendiğinde CHP’li belediyeler göç alan belediyeler, AKP’li, MHP’li belediyeler göç veren belediyeler durumunda. Etimesgut’ta sosyal demokrat belediyecilik hayata geçtiğinde, emlak değerleri de dükkan değerleri de artacak, Etimesgut’ta yaşamın kalitesi de artacak. Etimesgut’a ziyarete gelen de artacak. Etimesgut, bir cazibe merkezi olacak. Onu da bu vizyon sahibi yönetici yapacak.
“YAZIKLAR OLSUN”
Söz veriyoruz Etimesgut’a. Bir de işin kara propaganda tarafı var. Bunlar biliyorsunuz geçen seçimlerde insanlara açsınız, yoksulsunuz, güvencesizsiniz, endişelisiniz ama tehlike büyük, bize oy vermelisiniz. Yoksa ezanı susturacaklar, bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler yalanıyla yoksulların, güvencesizlerin, işsizlerin, elbette hepsini değil ama yüzde 1’ini etkiledilerse hak etmedikleri koltukta 5 yıl daha oturma imkanı elde ettiler. Şimdi görüyorlar Etimesgut elden gidiyor. Aynı kirli propagandayı başlatmışlar. Diyorlar ki eğer CHP gelirse Etimesgut’taki şehitlerimizin adının verildiği caddelerin, sokakların adı değişecek. Yahu Erdal Beşikçioğlu’ndan şehidin adını değiştirecek belediye başkanı gören var mı? Yazıklar olsun. Ya da diyorlar ki efendim belediyede milliyetçi, ülkücü gençler çalışıyor, hepsinin işine son verecek. Bakın belediyede çalışan emekçiler bana emanet. Ama siyasi görüşü ülkücü ise onlar Mansur Yavaş’a emanet. Kimse korkmasın, kimse birbirini korkutmasın. Şu anda her su faturasının her sayaç okunurken, her su faturası gelirken AKP’nin ve MHP’nin sırf bir oyu alabilmek için nasıl yalana, algı operasyonlarına, iftiraya sığındıkları ortaya çıkıyor ve bu yalanlar artık Ankara sokaklarında karşılık bulmuyor. Asla bulmuyor. Hal böyle olunca bundan sonraki süreç için 26 gün hepinize çok iş düşüyor. Kapı kapı çalışmak. Bu atılan yalanları boşa çıkarmak. Başkanımızın ve Mansur Başkanın hem vaatlerini, sözlerini, yapacaklarını iyi anlatmak, hem de kara propagandalara karşı örgütün gücünü göstermek size düşüyor.”
“ANADOLU AJANSI SANSÜRLÜYOR”
“Ben her yerde övünüyorum, benim örgütüm okuyan, anlayan, tartışan bir örgüttür. Aklına yattıysa anlatan ve ikna eden bir örgüttür. Size güveniyoruz… Şu kalabalık var ya şu kalabalık. Dosta güven veriyor, dost olmayanı kaygılandırıyor. Helal olsun hepinize. Sizin anlatmanızdan başka çare yok. Zira Atatürk’ün cepheden haber versin diye kurduğu Anadolu Ajansı haberi kaynağında sansürlüyor. Buraya geliyorlar, miting başlamadan 1 saat önce tepeden fotoğraf çekiyorlar. Gazeteyi açıyorsun, Anadolu Ajansı Eryaman mitingini boş meydan diye yollamış. O yüzden Anadolu Ajansı’na rica edelim. Şu bayrakları çek de göreyim yarın. Şu güzelliğe bak. Yazsana yarın Eryaman gelincik tarlası gibi diye. Bir de TRT var. Devletin televizyonu, sonuçta ne kadar kızsak haklıyız ama iki şey söyleyeyim. TRT’nin emekçilerinin hiç günahı yok. Pırıl pırıl insanlar. Ama yöneticileri, genel müdürleri, yardımcıları maalesef onlar çekiyor, onlar kırpıyor. Onlar haber yazıyor, içini değiştiriyor. O yüzden TRT ve Anadolu Ajansı’ndan bir muhabir görürseniz, bir kamera görürseniz mutlaka onlara Atatürk’ün emanetine gösterdiğiniz saygıyı gösterin o emekçilere. Anadolu Ajansı ve TRT’nin emekçilerine onları kurtaracağımız günün şerefine alkış alalım. Bir kere biz gelince hepsi sendikalı olacak. Çünkü şeyden korkarım, kurum saçmalıyor, sahada muhabirine laf ediyorlar. O çok kötü bir şey. A Haber’in dahi muhabirlerinin hepsi pırlanta gibi insanlar. Hepsi emekçi çocuklar.”
TRT YÖNETİCİLERİNİN YENİ REZİLLİĞİ
“Şimdi TRT’nin yöneticilerinin rezilliğini anlatalım. Biz reklam filmi çektik. Bunun müziği Barış Manço’ya ait. Telif haklarını ödedik. Kullanma iznini aldık. Filmi çektik. Filmde kim var, Ekrem Başkan var. Kepengi açamayana yardım ediyor. Mansur Başkanımız var, veresiyeyi o çağırmış, bir ablamız kapatıyor veresiyeyi o da teşekkür ediyor. Topuklu efemiz var, seraları geziyor. İzmir Büyükşehir adayımız var. Onun yönettiği kentte geceleyin bile parklarda kadınlar özgürce oturabiliyorlar. Bütün belediye başkanlarımız orada ve bunu 15 gündür, A Haber yayınlamıyor, yandaş kanallar yayınlamıyorlar. Parasıyla. Anladım TRT’ye yolladık, 15 gündür hukuk biriminden hukuk onayı bekliyor. AKP 2 gün önce dün akşam yayınlanan videoyu yolladı, bir günde hukuk onayını vermişler, dün akşam yayınlamaya başladılar. Bizimki hala yok. Bugün yazın dedim tekrar, TRT Dijital Hizmetler’e yazmışlar. Mart ayı boyunca rezervasyonlarımız dolu diyor. Kardeşim, sen devletin televizyonusun. Hepimizin vergileri ile TRT payları ile maaş alıyorsun. Nasıl oluyor da bir siyasi partiye hizmet ediyorsun? Bu kararı alanlar, size ant olsun günü gelecek alnınızı karışlayacağız sizin, alnınızı. Buradan uyarıyorum, o filmi yayınlayacaksınız. O filmi ya yayınlayacaksınız, ya yayınlayacaksınız. Hodri meydan. 1 Ocak’tan bugüne toplam bizi 42 dakika vermişler, AKP ile MHP’yi 2 bin 595 dakika. İki güne baktık, Murat Kurum 29 dakika, Hamza Dağ 26 dakika, Altınok 17 dakika ama Mansur Başkan, Ekrem Başkan sıfır dakika. Böyle vicdansızlık olmaz. 1 Ocak’tan beri ana muhalefet liderini 70 günde 42 dakika veren TRT, İstanbul adayını 2 günde 29 dakika veriyor. Bu kadar büyük haksızlığa, bu kadar büyük adaletsizliğe inanamıyorum. Söyledik grup toplantısında, sabahın köründe geliyor TRT’nin emekçisi, bizden geç gidiyor ama 1 dakika yayın yapıyorlar. Ne zaman vereceksin? CHP binası yanarsa verecek haberi. Benim haberimi ne zaman vereceksin? Herhalde ölürsem cenazemi verecekler. Ben de dedim ki bak er geç başımıza gelecek. Dirime gelmeyen cenazeme de gelmesin. İstemiyorum hiçbirini.”
TRT YİNE AYRIMCILIK YAPIYOR
“Etimesgut’un, Eryaman’ın güzel insanları en önemli konumuz, en can alıcı konumuz nedir? Tayyip Erdoğan ile kavga etmek. O bizimle kavga etmek istiyor. Ne üzerinden, kimlik siyaseti üzerinden. Ne üzerinden, efendim her gün o zam, zam, zam yapacak bize DEM, DEM, DEM diyecek. Ne üzerinden kavga etmek istiyor, kendi çıkardığı gerilimler üzerinden. Ben ona şunu söylüyorum, tamam kavgaya varım ama senin istediğin kavgayı yapmam. Ben seninle emeklilerin hakkı için kavga edeceğim. Çalışanların hakkı için, yoksullar için, onların hakkını senden söke söke alacağım. Bunu göreceksin. Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugün aynı hesap olsa en düşük emekli maaşının 26 bin lira olması lazım. 3 Kasım 2002’de bir emekli maaşı, en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, bugün 2,5 çeyrek altın bile alamıyor. Tayyip Erdoğan iktidarı boyunca emeklilerin cebinden tam ayda 5,5 çeyrek altını çalmıştır. 5,5 çeyrek altını. Bir başka hesap yapalım. Burada bir kez önce birisine hakkını vermek lazım. Nedir? Emekliler geçmişte bayramlarda ikramiye filan almıyordu. Kimin sayesinde alınıyor şimdi? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun. Ona yürekten selam yollayalım. Genel Başkanımıza. 2015, 7 Haziran’da Kemal Bey, emeklilere ‘Ben emekli Kemal’im’ dedi, 2 bayramda birer maaş ikramiye dedi. Bunlar önce olmaz dediler, 1 Kasım’a giderken baktılar çoğunluğu kaybettiler, biz de vereceğiz dediler. 2018’e kadar hiçbir şey yok. 3 yıl kulaklarının üstüne yattılar. 2018 seçimlerine birkaç ay kala bin lira emeklilere ikramiye koydular. Biz o zaman itiraz ettik. Bin lira yeterli değil asgari ücret olsun diye. Beğenmediğimiz, beğenmediğiniz bin lira 24 kilo dana kıyma alıyordu o gün. O 2018’deki bin lira 2021’de 2 bin lira oldu. Bu seçimde çok konuşuldu, 5 bin lira yapacağız dediler, 3 bin lira yaptılar. Bu 3 bin liraya sadece 6 kilo dana kıyma alıyor. Yani sadece emekli ikramiyesi üzerinden Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı emekli ikramiyesi üzerinden emeklinin bayram sofrasından, buzdolabından, kursağından 18 kilo kıymayı çalmıştır. Hakkınızı hep beraber arayacağız.”
“EMEKLİLER 31 MART’TA HESABINI SORACAK”
“Açlık sınırının 16 bin lira olduğu, yoksulluk sınırının 53 bin lira olduğu bir yerde emekliye 10 bin liraya geçin diyenlere 31 Mart’ta verecek bir cevabınız var mı? Size kaynak bulamayıp beşli çetelere, yandaş müteahhitte bulana, dünyanın en pahalı limuzin Mercedes’inden makam arabası diye iki tane alana, uçan sarayı alana, bin odalı saray yaptırana, 31 Mart’ta oy var mı? Elbette yok. Tayyip Erdoğan, 31 Mart’ta emeklinin gücünü görecek. Ben bütün meydanlarda görüyorum, şimdi arkadaşlarıma göstereyim. Kameraya göstereyim, meydandaki emekliler el kaldırsın. 10 bin lira alan emekliler el kaldırsın, yüzde 70’i. Bu emekliler 31 Mart’ta Tayyip Erdoğan’dan bunun hesabını sormaya var mıyız? Söz mü? Bundan sonrasını o düşünsün. Son sözüm şudur.31 Mart, sadece bir yerel seçim değil. 31 Mart, ihmal edilenlerin, yok sayılanların, hor görülenlerin, küçük görülenlerin, ezilenlerin, emeklilerin, emekçilerin, yoksulların, işsizlerin, kadınların, gençlerin ve her yaşta umudunu kaybedenlerin geçen mayıs ayında, 14 ve 28 Mayıstan sonra başı öne eğilenlerin, boynu bükülenlerin bu genel iktidarı yerelden dengeleyecekleri gündür. Cumhur İttifakı, AKP ve MHP üzerinden her gün birbirine benzeyen bir birlikteliğe dönüşmüştür. Hatırlayın, belediye başkanı aynı başkan. Enver Demirel. 2014’te nasıl geldi ve buraya yerleşti. Belki de birçok sosyal demokratın, aman ha AKP kazanmasın diye. O zaman gazeteler kampanya yapıyordu. Tatava yapma, bas geç. Çankaya’da CHP, Etimesgut’ta MHP’ye diye doğru mu? Aldılar oyları sonra ne yaptılar? 2019’da Atatürk’e husumet duyanlara, Atatürk ve İnönü’ye 2 ayyaş diyenlere, keşke Yunan kazansaydı diyenlerin talebelerine, Atatürk büstleri devrilecek, köpek leşi gibi yerlerde sürüklenecek diyen fesli Deli Kadir’in elini ve eteğini öpenlere, Enver Demirel bunların yapanların ittifak adayı oldu. Yani 2014’te aman Çankaya’da CHP, Etimesgut’ta MHP diyenlerin ve 2014’te Cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik hassasiyetlerle aman AKP’ye gitmesin diye oy verilenler, şimdi geldiler AKP ile kol kola. Yetmez. HÜDA-PAR ile kol kola, yani Hizbullah ile kol kola. Kadınları sahiplendireceğiz diyenlerle kol kola. Domuz bağcılarla kol kola. Şimdi o yüzden herkes ittifakını bilecek. O tarafta domuz bağcılar var. O tarafta Atatürk’e husumet duyanlar var.”
“BU SEFER BU SEÇİMİ BİZ KAZANIYORUZ”
“2014’ten bugüne bu kadar değişiklik varken, o zaman göreydik Enver Demirel’i. İtiraz edeydi. Susuyorlar. O ittifaka Tayyip Erdoğan’a, HÜDA-PAR’ın teknesine su taşıyorlar. Onun için bu seçim herkes aklını başına alacak. Herkes. Bütün CHP’liler. Bütün sosyal demokratlar. Kendi oyumuza, adayımıza sahip çıkma, artık Etimesgut’ta iktidarı değiştirme noktasındayız. Bunun için hep birlikte dinliyoruz. Herkes sosyal demokratları, milliyetçi demokratları, muhafazakar demokratları gidecek ve bulacak. Koluna girecek. Bu sefer bu seçimi biz kazanıyoruz, Cumhur İttifakı kaybediliyor, heba edilecek bir tane oy yok. Feda edilecek bir tane oy yok. Sandığa gitmeyecek bir tane Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve milliyetçi yok. Bu işi 2014’te düşülen bir noktanın devamından çıkaracağız. Bu işi 31 Mart Pazar günü hep beraber bitireceğiz diyoruz. Söz mü? Şimdi hep beraber yiğit düşüğü yerden kalkar. Bundan sonra öyle tatava yapma bas geçlerle gelmişlerin, Etimesgut’ta hüküm sürmesine bir dönem daha tahammül edersek bir daha Etimesgut’u alamayız. O yüzden bu iş 31 Mart Pazar günü bitecek. Söz mü? Ona göre çalışın. Örgütler çalışıyor, hiç problem yok. Siz oyunuzu sandığa atın, atması sizden, koruyup da düzgünce sayması, saydırması bizden. Ben daha önce de söz verdim. Ankara’da Mansur Başkanın mazbatasını almaya gitmeyeceğim, Hüseyin Can’ınkine de gitmeyeceğim. Ben eğer siz benim dediğimi yaparsanız, sizinle birlikte Etimesgut mazbata törenine geleceğim. Bitirin bu işi. Size güveniyorum, inanıyorum. Şimdi TRT’ye inat, Türkiye İttifakının şarkısını çalalım.”