Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın haciz yoluyla CHP’li belediyeleri hizmet yapamaz durumu getirmek istediğini ancak bunun halk nezdinde kabul görmeyeceğini vurgulayarak, “Bütün Türkiye’ye mali darbe girişimini şikayet ediyorum... Boyun eğmeyeceğimizi söylüyorum. Bu kötülük karşısında hep birlikte hizmete devam edeceğiz. Gün olur, milletimize çağrı yaparız, tarihin en büyük dayanışmasıyla, en büyük yükleri el birliği ile kaldırırız. Biz buralara AKP’nin her türlü manipülasyonundan geliyoruz. Ama direnerek geliyoruz. Ayakta kalarak geliyoruz. Öğrenerek geliyoruz. Hiç kusura bakmasın, bu sefer karşısında 47 yıl sonra birinci parti olmuş, yerel seçimlerden zaferle çıkmış, Türkiye’nin en çok oy alan, Avrupa’nın en çok oy alan partisi var. CHP var. Avrupa ve dünyada en güçlü sosyal demokrat parti CHP’dir. CHP, öyle ‘Sabahleyin kalktım, hesaplara haciz yolladım. Belediyeleri durdurdum…’ Bunların hepsi duvara toslar. Kötülükle yola çıkan sonunda başarılı olamaz. İyiler kazanır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, CHP Eskişehir İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel, burada yaptığı açıklamada, “Bugün normalde Burdur programı vardı. Eskişehir’e daha önce geldik. Belediye başkanlarımızı makamlarında ziyaret ettik. Çok güzel bir Eskişehir programı yaptık. Burdur’a gidiyoruz. Bugün akşam Burdur’da il belediye başkanlarımızla buluşacağız. Yarın orada 21 büyükşehir olmayan il belediye başkanımızın çalışma toplantısının açılış konuşmasını yapacağız” dedi. “Burdur’a giderken tabii, Eskişehir’de Yılmaz Hocamızla her hafta ya da iki haftada bir Ankara’da yaptığımız koordinasyon toplantısını bu sefer Eskişehir’de yapalım dedik. Gelmişken baba ocağına uğrayalım, o güzel çaydan bir tane daha içelim, belediye başkanlarımızın hatırını soralım dedik” ifadelerini kullanan Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Üst düzey performans gösterdi...
“Her Eskişehir’e gelişimizde olduğu gibi bu sefer de böyle coşkulu bir kalabalık… Ben hatta başkana dedim ne gerek vardı diye. Gazeteler yazınca Eskişehirliler koşuyor ve geliyor başkanım dedi. Çok teşekkür ediyorum ev sahipliğiniz için. Eksik olmayın. Tabii yazın ortası. Öğrenciler yok. Herkes tatilde ama yine de her seferinde coşkulu ve güzel bir kalabalıkla ev sahipliği yapmanız, güzel sözleriniz, sıcak karşılamanız benim için onur kaynağı. Malum, Eskişehir bizim en önem verdiğimiz illerden bir tanesi. Eskişehir’de CHP, Sayın Yılmaz Büyükerşen ile bir büyük destan yazdı. Hep söylüyoruz. Bozkırın ortasında bir cennet yarattılar. Bu tabii tek kişilik bir iş de değil. İlçe belediye başkanlarımızla, hem metropolde hem ilçelerde son derece uyumlu çalışan bir büyükşehrimiz var. Büyükşehirde bu kez bir olan kadın belediye başkan sayımız, Aydın’daki topuklu efemizden sonra, hem Tekirdağ hem de Eskişehir’de birer kadın belediye başkanımız var. Ayşe Hanım göreve geldiği günden beri, aday gösterildiği günden beri çok üst düzeyde bir performans gösterdi. İlçe belediye başkanlarımızla birlikte de seçimde harikulade sonuç aldılar.”
Geçmişte ittifakla aldığımız oyu tek başımıza aldık...
“Bütün Türkiye’nin dikkatle takip ettiği bir kent burası. Malum iktidar partisi, CHP’nin belediyelerdeki başarısından inanılmaz rahatsız. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Eskişehir’de ittifakımızdan seçilen birisini transfer ettiler ve karşımızda aday yaptılar. Bir yıl önce çok sayıda Eskişehirlinin saraya karşı sanıp da oy verdiği birisi karşımızda adaydı. Buradan muhalif seçmeni böleceklerini, iktidara yakın seçmenle birlikte belediyeyi kazanacaklarını hesap ettiler. Ama Eskişehirliler şöyle baktı meseleye, hizmeti kim yapıyor, kenti kim koruyor, kenti kim seviyor, bugüne kadar bu kente kimin faydası oldu? Geçmişte ittifakla aldığımız oyu bu sefer ittifaksız ve tek başımıza aldık. Yüzde 50’nin üzerinde oy aldık. Bu halkçı ve dürüst belediyeciliğe, insanın içinde ve sokakta yapılan belediyeciliğe, temiz, çevre dostu ve kent dostu belediyeciliğe, halk dostu belediyeciliğe gösterilen güvendi. Bu tabi Eskişehir’in ışığı, sırf Eskişehir’de kalmadı, her tarafa yansıdı. Afyon, Uşak ve Kütahya’yı kazandık. Bilecik’i kazandık. Etrafımızdaki tüm şehirleri kazandık ve çok önemli bir başarı elde edildi. Bu başarıda Ahmet Başkan ve Kazım Başkanın, ilçe başkanlarımızın katkı ve emeklerini görmezsek olmaz. Her salı günü Eskişehir’den ilk kez Ankara’ya çok sayıda kadının gelmesi, Anıtkabir’i görmesi, bizlerle görüşmesi, bir fotoğraf çektirmesi, bir yemeğimizi yemesi ne büyük katkı. Ben Eskişehir’e gelip de şehrin biraz dışında kalmış mahallelerdeki iftar programlarına katıldığımda gördüm. Teyzeler koştular ve geldiler. Biz gelmiştik, şimdi de siz mi geldiniz evladım dediler. Burası bambaşka bir örnek. Bütün Türkiye’de kazandığımız belediyelerde oyumuzu bu sefer tek başımıza aynı oyların üstüne çıkarak ve yeni bir çok belediye kazanarak, bir destan yazdık.”
Bu bir mali darbe girişimi...
“Tabi ne yapacak iktidar? Maalesef ve maalesef, bunu hazmetmek yerine, şunu demek yerine, genelde yetkiyi biz aldık yerelde siz aldınız, eskiden birinci parti bizdik, bu seçimden itibaren sizsiniz, millet ne vazife verdiyse, kime vazife verdiyse baş tacıdır, ne yapmamız lazım diyeceklerine, biz bu belediyeleri nasıl çalıştırmayız, onun yoluna bakıyorlar. Maalesef, buradan bir kez daha söyleyeyim. Öyle şaka değil bir darbe girişimi ile karşı karşıyayız. Darbe nedir? Seçilmişleri, yetki almışları, halkın seçtiklerini işlevsiz kılmak, o görevi yapamaz hale getirmek, o görevden elini ve kolunu bağlayarak uzaklaştırmak, yerine başka şeyler yapmaya çalışmak darbedir. Bunu askerler gelir yaparsa, hakikaten tank ve topla yaparlar. Elini kolunu gerçekten bağlar ve götürürler. Bunu bazen tank ve topla yapmazlar, mesela geçen sefer olduğu gibi hakimlerin talimatlı kararlarıyla, YSK darbesiyle, İstanbul’da mazbata almış belediye başkanının elinden mazbatayı alırlar. ‘Biz bu seçim sonucunu beğenmedik, bir daha yapacağız.’ Buna da yargı darbesi diyoruz. Şimdi burada, bütün Türkiye’de yaşanan bir mali darbe girişimi var. Askeri darbe girişimi olduğunda ben dimdik karşısında durdum, bütün milletvekillerimizle, bütün partimizle beraber. Dedik ki millet kimi seçtiyse hizmeti o yapacak. O gün darbe girişimi püskürtüldü. Peki bugün ne oluyor? Geçen sefer İstanbul’da yaptılar ve hep birlikte gittik, bütün milletvekillerimiz, bütün belediye başkanlarımızla Ekrem Başkana sahip çıktık. 13 bin 600 olan fark, 806 bin oldu. Millet o darbeyi de püskürttü. Şimdi mali darbe girişimi. Bütün belediyelere SGK’den yazı yolladılar. Mersin’den başladı, dün Ankara’da Çankaya Belediye Başkanımız söyledi. Birçok belediye başkanlarımız. Teker teker herkese icra kağıdı geliyor. Efendim, SGK borçlarını faizi ile ödeyin. Kardeşim biz bu belediyelerin çok önemli bir kısmını sizden devraldık. Bu sefer devralmadıysak geçen sefer devraldık. Bu Ankara’nın borcunu şişiren Melih Gökçek. Adam hayatında bir lira SGK ödememiş ki. Bir vergi ödememiş ki. Geçen sefer almışız, faizi ile katlanmış, katlanmış ve buralara gelmiş.”
Hizmet edemez hale getiriyorlar...
“Belediyelerde şöyle de bir alışkanlık gelişmiş. Süreç içinde nasılsa belediyeler AKP’de, SGK vergi borçlarına af çıkarıyorlar. Faizlerini siliyorlar. Uzun taksitlere bölüyorlar. Böyle olunca da bütün belediyeler böyle davranmaya başlamış. Burada suç belediye başkanında da değil. Ülkeyi yönetenin yönetim biçiminde. Şimdi de gelmişler, yıllardır yapmadıklarını, yıllardır ne yapıyorlar? Hal böyle olunca Meclis’e bir kanun getiriyorlar. Borçların yapılandırılması diyorlar, faizleri siliyorlar, eşit taksitlere bölüyorlar. Şimdi belediyeleri CHP aldı diye ‘Faiziyle bir ödeyin. Yemeği Melih Gökçek yemiş. Hesabı Mansur Yavaş ödesin.’ Birikmiş borç, kabarmış, kabarmış, kabarmış. Dediniz ki ‘Mansur Yavaş yönetmesin.’ Millet ‘yönetecek’ dedi. ‘Ayşe Ünlüce yönetmesin’ dediniz, millet ‘yönetecek’ dedi. Saygı göstereceklerine asker gelip darbeyi yapıp elini kolunu bağlıyor ya bunlar da mali yönden elimizi, kolumuzu bağlayacaklar. Hizmet edemez hale getirecekler. Gördünüz mü CHP hizmet etmiyor diyecekler, bunun üstünden kendilerine oy toplayacaklar. Bu millet bu kötülüğü görmez mi? Tut ki hizmet aksadı bunu bugüne kadar yapan belediye yapamıyorsa, sen haciz yaptın diye. Diyormuş ki talimat veriyor. Araçları bağlayın. Ne olacak? Çöp kamyonları bağlanacak. Çöpler toplanmayacak. Vidanjörler bağlanacak, o kirli sular alınamayacak. Hesaba bak. Kötülükle siyaset olmaz. Millet askeri darbenin karşısında nasıl durduysa, yargı darbesini nasıl durdurduysa, bunun da yanında durur.”
Ama direnerek geliyoruz...
“Siz geçmişte Yılmaz Büyükerşen’in, 25 yıl şimdi 30 oldu, işlettiği aşevinin hesabına el koydunuz. Pandemide aşevinden yemek dağıtıyoruz. O hesaba el koydunuz. Peki o kötülük bu seçimde nasıl karşılık buldu? Yüzde 52 CHP’ye oy verdi millet. Demedi ki pandemide bu hizmet aksadı da. Aksatanı da biliyor, hizmeti yapanı da biliyor. O yüzden ben buradan, Eskişehir’den bütün Türkiye’ye, bu mali darbe girişimini şikayet ediyorum. İki, boyun eğmeyeceğimizi söylüyorum. Üç, bu kötülük karşısında hep birlikte hizmete devam edeceğiz. Gün olur, milletimize çağrı yaparız, tarihin en büyük dayanışmasıyla, en büyük yükleri el birliği ile kaldırırız. Biz buralara çok geçmişte AKP’nin her türlü manipülasyonundan geliyoruz. Ama direnerek geliyoruz. Ayakta kalarak geliyoruz. Öğrenerek geliyoruz. Biz de hiç kusura bakmasın, bu sefer karşısında 47 yıl sonra birinci parti olmuş, yerel seçimlerden zaferle çıkmış, Türkiye’nin en çok oy alan, Avrupa’nın en çok oy alan partisi var. CHP var. Avrupa ve dünyada en güçlü sosyal demokrat parti CHP’dir. CHP, öyle sabahleyin kalktım, hesaplara haciz yolladım. Belediyeleri durdurdum. Bunların hepsi duvara toslar. Kötülükle yola çıkan sonunda başarılı olamaz. İyiler kazanır. Bakın her gece karanlıktır. Ama günün doğmasına engel olamazsınız. Kötüler her zaman kötülük yapar ama iyiliğin kazanmasına engel olamazsınız. İyiler kazanacak. Dürüstler kazanacak. Çalışkan olanlar kazanacak. Halktan yana olanlar kazanacak. Rantçılar, kötü niyetliler, halkın kararına direnenler ve buna karşılık kötü planlar yapanlar kaybedecek. Ben milletimizi bu kötülüğün karşısında iyilikle, güzellikle ve belediye başkanlarımızın yapacağı hizmetlere sahip çıkarak, destek olarak bu mali darbe girişimini püskürtmeye davet ediyorum. Hepinize güveniyorum. Sağ olun, var olun.”
Bugün kötü haberlerden dolayı üzgünüz...
“Bu arada Seyitgazi’den kötü bir haber aldık. Somali’deki bir askerimizi kalp krizi geçirmiş. Adı da Seydi Ünlü. Allah rahmet eylesin. Ailesine ve bütün Eskişehir’e başsağlığı diliyorum. Bütün Mehmetçiklerimizi Allah korusun, ayaklarına taş değdirmesin. Bundan sonra da Mehmetçiğimizin, askerimizin ve şehit ailelerimizin, gazilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bir ulu çınarı kaybettik. Genco Erkal’ı. Genco Erkal, bir Cumhuriyet sanatçısıydı. Türkiye’nin en önemli tiyatro sanatçılarından bir tanesiydi. Dile getirdiği şiirlerde hepimizin yüreklerine dokunan ve Genco Erkal, Nazım Hikmet’i en iyi okuyan, Nazım Hikmet destanını en iyi okuyan kişiydi. Onu da muhalif kimliğinden dolayı üzdüler. İfadelere çağırdılar. Son görüştüğümüzde bir ifade vermek üzere adliyeye gittiğinde, kendisini aradığımda en son o zaman, telefonla görüşmüştük. Bugünkü kötü haberden dolayı çok üzgünüz. Hepimizin başı sağ olsun. Bir de sokak köpekleri ile ilgili seslendi. Ona da cevap vereyim. Evet, aynı noktadayız. Bu iktidar, bir sorun var. Sokak köpeği sorunu var. Bu sorundan bu iktidar sorumlu. Niye sorumlu? Kırsaldaki yabani hayatın içine geçmiş, köylerdeki aşırı üremeye Tarım Bakanlığı eliyle bir çare üretmeden, yani işin kaynağını kesmeden, bu köpeklerin bu şehirlerde yarattığı bu sorunu durduramayacağımızı veteriner hekimler söylüyor, her yerde uyarıyor. Bir bütünleşik kampanya yapmak varken, kırsala Tarım Bakanlığı, şehirlere belediyeler bakacakken, 2020 yılında hep birlikte hayvan hakları fonu kurulsun diye Meclis raporuna AKP, MHP, CHP ve HDP o tarihte birlikte imza atmışken. Bu kanunu getirip, bütün yükü belediyelerin sırtına koyup, hayvan hakları fonunu kurmayıp, yerine yalandan sorunun, hesaplattırdık mesela. İstanbul’da ihtiyaç duyulan paranın yüzde 1,5’ini veriyorlar sadece. Sorunun yükünü belediyelerin sırtına bırakıp, bir kenara çekilip, yetki ve sorumluluk belediyelerde, ben belediye başkanından hesap sorarım. Böyle bir anlayış yok.”
Gücümüz yetmiyorsa bilin ki sorumlusu iktidardır...
“Emir şu, önce yazdılar oraya. Ötanazi, öldürün hayvanları yazdılar. Biz direndik ve mücadele ettik. Geri çektiler. Şimdi yükü belediyelere veriyorlar. Parayı vermiyorlar. Böyle olunca belediye başkanı çaresiz kalacak. Aman ceza almayayım, soruşturma geçirmeyeyim diye koşacak. İcabına bakacak onların. Hesap bu. Dün bütün belediye başkanlarımız teker teker açıkladı. Biz çaresiz kalsak da parasız kalsak da tüm imkansızlıklar olsa da bu gizli talimatı, üstü örtülü katliam yasasındaki talimatı uygulamayacağız. Bir tane cana kıymayacağız nokta. CHP yaşatmak için var. CHP yaşam hakkını savunuyor. İnsan haklarını, doğa haklarını, hayvan haklarını savunuyor. Birileri öldürme talimatı verebilir. Onların talimatına uyup da kimse böyle bir katliama kalkışmasın. 411 belediyemizle, bulunduğumuz yerde duruyoruz. Gücümüz yettiğince toplarız. Gücümüz yettiğince barınak yaparız. Gücümüz yettiğince kısırlaştırırız. Gücümüz yettiğince sahiplendiririz. Gücümüz yetmiyorsa, bilin ki sorumlusu bu iktidardır. Bunu da bu millete anlatırız. Nokta. Hepinize teşekkür ediyoruz. Şimdi büyükşehrimize geçiyoruz. Oradan da Yılmaz Hocamızla birlikte Türkiye’deki bütün belediyelerin eş güdümü, eğitimi ve denetimi ile ilgili kurduğumuz konsey toplantısının, bugünkü çalışma toplantısını kendisi ile gerçekleştireceğiz. Buradan bütün Eskişehir’e, sizin bu sıcak karşılamanızla, komşu ve hemşerilerinize benden selam olsun.”