Durduk yerde nerden çıktı Reşit Galip ile Andımız diye düşünmeyin lütfen! Büyük değişimlerin yaşandığı günlerle iç içeyiz. Örsan Öymen’in 13 Ocak 2025 tarihli yazısı olup bitenin özeti aslında:
‘’ Vatandaşları, içi boş bir barış sözcüğüyle aldatan AK Parti, MHP, DEM ve PKK, emperyalizmin de desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin özünü oluşturan üniter ve laik yapıya son vermek için İslâmcı- Kürtçü ittifakı yeniden kurmuşlardır. Sorun, cepten kırmızı kartı çıkartmakla çözülemeyecek kadar büyüktür!’’
Baksanıza, akşam sabah kayyım atanıyor halkın seçtiği belediyelere. Halkın oyları hiçe sayılıyor açıkça!
Ülkücü/ Milliyetçi cephede ise Müsavat Dervişoğlu için linç söylemleri almış başını gidiyor. Emniyet, savcılık ve sanki bu ülkede yargıçlar yokmuş gibi sürüp giden cüretkâr tehditler karşısında harekete geçen bir mekanizma da yok!
Başka bir Türkiye klasiği:
Bingöl’de oynanan Hentbol Kadınlar 2. Lig G Grubu karşılaşmasında Şanlıurfa Güneşin Çocukları Spor Kulübü ile Bingöl Spor Lisesi Spor Kulübü karşı karşıya gelmiş. Bingöl Spor’un tur atlaması için kazanması gerekiyormuş ancak maç berabere bitmiş ve tur atlayan Şanlıurfa olmuş. Sen misin Bingöl’ü eleyen? 100’den fazla Bingöl taraftarı sahaya girmiş ve konuk takımın oyuncularını evire çevire dövmüş. Kızlar, soyunma odalarına kaçarak canlarını zor kurtarmışlar.
İleriki yıllarda torunlarımızın ‘ neden ‘ diyeceği, bizden hesap soracağı günlere tanıklıkla geçiyor günlerimiz. Kapkara giysili imam eşlerinin Finike köy okullarında öğretmen olarak derslere girdiklerine dair görüntüler yayımlanmıştı bir gazetede. İktidar, 2013 yılındaki açılım günlerinde okullarda Andımız’ın okunmasına son vermişti. Dava açılmış, ve Danıştay 8. Dairesi 2018 yılında ‘ Andımız kaldırılamaz.’ demişti. MEB de buna itiraz etmişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 8. Daire’nin kararını iptal etti ve Andımız artık tarih oldu.
Siyasetin isteği doğrultusunda verilmiş karardı bunlar. Ne olursa olsun büyük cesaret!
Bu cüret nereden geliyor diyecek olursanız, yanıtım hazır:
‘’ Günden güne cahilleştirilen/ yoksullaştırılan insanların tepki göstermeyeceğinden emin oldukları için…’’
*
Bu kararlara itirazı olanların yapabilecekleri tek şey iktidar olmak!
İktidar olmadıktan sonra Andımızın okunması artık olası görülmüyor.
13 Mart 2021’de o sayfa Danıştay eliyle kapandı.
Sadece Danıştay dersek eksik olur, asıl kaldıran tabii ki iktidar!
Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları…
Böyle dersek de eksik olur, çünkü AK Parti dışında, Özdemir İnce’nin ‘’ Eşkiyanın kirvesi’’ diye betimlediği HDP de Andımız karşıtı. 2011 yılında, ‘’ Her sabah her sabah yeniden 8 yıl boyunca ilköğretim çocuklarına Andımız’ın okutulması… Militarizmin çocukların ruhuna işlenmesi faaliyeti değil midir?’’ diyen de Selahattin Demirtaş’tı. Danıştay- AK Parti- HDP üçlüsüdür Andımız’ı kaldıran.
Yerlici/ Millici RTE’nin daha önce ‘’ Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım.’’ sözünü göz önüne getirince RTE’nin Andımız’ın kaldırılmasına itiraz eden Devlet Bahçeli’yle nasıl anlaşabildiğini anlamakta zorluk çekiyordum. Andımız konusunda bölücü dediği HDP ile anlaşabilen RTE’nin küçük ortağıyla sorunlar yaşayacağı kaçınılmaz gibiydi.
Diye düşünüyordum ama Devlet Bahçeli’nin bugün Apo ile görüşmelerin mimarı olduğunu gözönüne getirince ne diyeceğimi bilemiyorum. Kaldırılması yerine Andımız metni üzerinde değişiklik yapılabilirdi pekala. Soğukta sıcakta, her sabah askeri eğitim gibi okumaktansa ders saatinde de okunabilirdi Andımız…
‘’ Ülküm yükselmek ileri gitmektir’’in militarizmle bir ilişkisi yok çünkü. Metin 1933’te yazılmıştı. Pekala 2000’li yılların konjonktürü göz önüne alınarak bir düzenleme yapılabilirdi ve bugünkü gibi sert tartışmalar yaşanmayabilirdi.
AK Parti Andımız’ı kaldırmakla belli ki sorun çıkarmada rakipsiz olduğunu da kanıtlamış oldu.
88 yıl okunan Andımız için öğrenci annelerinin ve babalarının ya da öğretmenlerin hiç seslerini çıkarmaması ise bir başka gerçekliğimiz. Danıştay’a gelince… Danıştay, eskiden idarenin yanlış işlemleri karşısında vatandaşın hakkını hukukunu, kamunun çıkarını korurdu. Sivas Eğitim Enstitüsü’nden atıldığımda Avukatlarım Senih Özay- Hüseyin Özdoğan ikilisi hakkımı hukukumu aramış ve Danıştay’dan yürütmeyi durdurma kararı çıkarmıştık. Danıştay o günlerde mağdurların kapısıydı.
Şimdi ise Deniz Zeyrek’in dediği gibi, ‘’ Hükümetin ve idarenin her türlü adımının yasal güvencesine dönüştü. ‘’ Andımız, 1933’ten 2013’e kadar aralıksız okundu.
Cumhurbaşkanı doğru olmayan bilgiler gölgesinde konuşuyor:
‘’ Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip’ti. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Reşit Galip, insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı.’’ Neymiş onun son derece tartışmalı yanı?
Reşit Galip’in zahmet edip yaşam öyküsünü okusaydı böyle konuşur muydu acaba? Başkalarına Sözcü okumayın diyordu ya… Keşke Yılmaz Özdil’in Reşit Galip’le ilgili yazısını okuyup bilgilenseydi. Dincilere göre ‘’ Alliance İsrailete’de okumuş bir Yahudi.’’ Cumhurbaşkanına göre ise kafatasçı biri… Reşit Galip Caddesi yıllardır Ankara’nın en merkezi yerinde… Ağalar bugüne kadar Reşit Galip’in adının caddeye verilmiş olmasından da haberdar değiller ki şimdi akıllarına geliyor onun Yahudi ve kafatasçı olduğu…
Birileri kulaklarına fısıldadı, onlar da harekete geçti sanki…
Büyük savaş başladığında gençlerle ‘ Köycüler Cemiyeti’ ni kurmuş yürekli- örgütçü bir delikanlı Reşit Galip. Cumhuriyet’in Devrimci Milli Eğitim Bakanı. Andımız’ı yazmış bir yurtsever… 1932’de Birinci Türk Tarih Kongresi’nde ‘’ Her şeyden evvel şunu ilan edelim ki biz insanlığın deri veya saç rengine göre parlayıp karardığına, ruhların iskelet boyundaki santimetre yekun ile yükselip alçaldığına inanan ve alemi inandırmak isteyenlere küçümsemeyle ve aşağılamayla bakarız.’’ ( Aytunç Erkin/ 17 Mart 2021- Sözcü )
Bu tümcede kafatasçılık mı var kafatasçılığa karşı duruş mu var ?
Cumhurbaşkanı, Reşit Galip’i partisinin belediye başkanı ve milletvekilleriyle karıştırıyor olmalı… Reşit Galip mi? Öldüğünde cebinden sadece beş lira çıkan biri. O Reşit Galip ki doktor, milletvekili ve Bakan… 1933’te yazılan, 1972’de ilaveler yapılan ve 1997’de son halini alan Andımız artık masal!
Cumhurbaşkanının ve Ömer Çeliklerin Reşit Galip’e olan düşmanlıklarının altında onun eğitimci/ örgütçü ve devrimci kimliğinin dışında sebepler olmalı. Buldum galiba… 1925 yılında Şeyh Sait İsyanı sırasında Ankara İstiklal Mahkemesi’nde görev yaptı ya… Halkevlerinin gelişmesine katkılarda bulundu ya… Kimbilir belki de Hitler zulmünden kaçan Yahudi bilim insanlarının Türkiye’ye gelmesine emek verdiğinden… Belki de ezanın Türkçeye çevrilmesine katkı koymasından…
Genç yaşına karşın yaşından çok büyük işlerin içinde yer almış Reşit Galip için Orhon Seyfi Orhon’un şu sözü onu daha iyi anlatıyor gibi: ‘’ O, bizim yürüdüğümüz yolda koşuyordu.’’ Türk Dil Kurumu Başkanlığı da yapmış olan Reşit Galip koca yürekli bir devrimciydi kısaca. Bir akşam sofrasında Atatürk’e bile diklenebilen yüreğe sahipti o. Her zaman anılması gereken koca yürekli bir devrimci o! Mustafa Necati gibi, İsmail Hakkı Tonguç gibi… Unutmayalım, unutturmayalım!