GAMZE ESKİKÖY- Suriye başta olmak üzere, savaş ve yoksulluktan kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci ailelerin İzmir sokaklarındaki çocukları, yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle ‘çocukluklarını’ yaşayamadan çalışmak zorunda kalıyor. Kentin işlek noktalarında, özellikle küçük yaş gruplarındaki mülteci çocuklar, dilencilik yaparak veya çöplerden geri dönüşüm malzemesi toplayarak ailelerinin kurbanı oluyor. Evlat sevgisi ve vicdanı olmayan ‘aileler’ kış mevsiminin ayazında 1,5 yaşındaki bebekleri kucaklarına alıp, evlatları ile birlikte dileniyor. Eğitimden uzak kalmış, sokakta dilenmek zorunda bırakılmış bu çocuklar, sadece birer rakam değil. Hayalleri, umutları ve yaşam hakkını elinden alınan çocuklar
"Doğurup sokağa atıyorlar"
Savaştan kaçıp, Türkiye’ye gelen mülteci sayısı 13 Milyon. 0-14 yaş arası olan mülteci sayısı 6 milyon, 0-4 yaş arasında olanlar ise 2 Milyon.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İzmir’de kayıt dışı Suriyeli sayısı ise 120.000. Zafer Partisi İzmir İl Başkanı Naşit Birgüvi, Türk toplumunun dejenarasyonun en büyük etksinin Suriyeli mültecilerin olduğunu söyleyerek, sığınmacıların topluma entegre edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Başkan Birgüvi, Dilenciliği mesleğe dönüştürdüler. Zaten türk toplumunda da dilenen insanlara mesleğe çevirdikleri için karşı olduğumuzu her yerde söylüyoruz. Fakat özellikle suriyelilerin üremesi türk toplumun 1,7 iken onların 5,3. Çok çocuk yapıyorlar bu sefer çocukara istikbal hazırlamayıp sokağa atıyorlar. Türk toplumdaki dejenerasyonun en büyük etkileri Suriyeliler. Bu çocuklar dilencilikle başlayıp, torbacı olabiliyor. Bunların topluma entegre edilmesi gibi zaten mümkün değil. Bunların suratli bir şekilde ülkenin dışına çıkarılması lazım. Biz kendi insanımızı doyuramazken, bir taraftan mültecileri doyurmayı çalışıyoruz” dedi.
"İnsanların önünü kesiyorlar"
Sığınmacıların, doğurganlık oranına dikkat Çeken Birgüvi, ‘’Bu kadar çocuk doğurup, bakamıyorlar Onlara istikbal hazırlamayıp, vicdansızca sokakta hurdacılık yapıp, mendil satarak hatta dilenerek onların üstünden para kazanıyorlar diyerk şu sözlere yer verdi:
“Suriyeli çocukların bu işe girmiş olması rastgele şeyler değil. Çünkü sadece o değil cam silinip para dileniyorlar. ‘’İnsanlara karnım aç beni doyurun diyorlar. Çocuklar o kadar profesyonel olmuşlar ki artık insanların önünü kesiyor. Kendilerine 5 10 lira verdiğinde de beğenmiyorlar. Bunların ülkemizin dışına yollamadıktan sonra bu sorunun önüne geçmek mümkün değil”
“10 çocuktan biri ‘çocuk işçi’ olarak çalıştırılıyor”
Konak Mülteci Derneği yönetim kurulu üyesi Mete Hüsünbeyi, “Maalesef bir çok yerde olduğu gibi bölgemizde de gerek vatandaş, gerek mülteci çocuklar arasında okula gitmeyen, kaydı olsa bile devam etmeyen çocuklar var. Ne yazık ki, çocuk işçiliği, kağıt hurda toplayıcılığı, hatta dilenme, geçmişten günümüze olağan görülen bir durum haline geldi. Keza Dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek çocuğu olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri, halihazırda çocuk işçi olarak çalışıyor.Oysaki çocukların eğitim hakkı, okula gitme hakkı vardır. Bu duruma sadece yasaklayıcı önlemlerle çözüm aramak eksik olmakta. Bunun için kanu, yerel yönetim, toplumsal dinamikler birlikte hareket etmeli. Okula gidilmesi özendirilmeli. Yoksulluğa karşı önlemler alınmalı. O aile yetişkinlerin istihdam süreçlerine dahil edilmeleri yöbünde çalışma yapılmalı” ifadelerine yer verdi.
"Bütüncül politika gerekir"
Hüsünbeyi, "Basmane bölgesinde mülteci vatandaş ayrımı yapmadan özellikle çocukların eğitimine ve sosyalleşmelerine yönelik destek çalışması yapıyoruz. Mülteciler açısından bakıldığında onların genellikle istihram içinde yer aldığını görüyoruz. Başta tekstil, ayakkabı, mobilya başta olmak üzere bir çok sektörde oluşan kalifiye işgücünü karşılıyorlar Lakin buna karşın yasal boyutta var olan kısıtlılıklar onların kayıtlı işgücüne katılımını engelliyor. Zira Geçici Koruma Yönetmeliğine bağlı Suriyeli mülteci emekçinin çalışabilmesi için yüzde 10 kota uygunlanmaktadır, bu da bir çoklarının kayıtsız çalışmalarına yol açmakta. Biz okula gidemeyen çocuklara okuma yazma desteğinde bulunuyoruz. Lakin bu tür çabalar eksik kalmakta. Onların eğitime kazandırılmaları ve çocukluklarını yaşayabilmeleri için bütüncül bir politika gerekir" dedi.