Son Mühür - Osman Günden / İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer, 30 Ekim 2020’de meydana gelen büyük İzmir Depremi’nin ardından başlatılan Halk Konut Projesi’nin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Depremde hasar gören binaların dönüşümü için geliştirilen kooperatifçilik modelinin sürdürülebilirliğinin önemine değinen Soyer, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada projeye dair hukuki engel bulunmadığını ve bu modelin Türkiye için örnek teşkil etmesi gerektiğini ifade etti.
‘Halk Konut Projesi devam ettirilmeli’
Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Halk Konut Projesi’nin, deprem sonrası oluşan konut sıkıntısını çözme noktasında önemli bir model olduğunu belirterek, projenin devam etmesi gerektiğini savundu. Soyer, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Projenin devam ettirilmesi önünde aşılamayacak hiçbir hukuki engel yoktur. Dirençli bir kent için sürdürülmesi kamu yararıdır. Sürdürülmesi önünde aşılamayacak hiçbir hukuki engel olmayan Kentsel Dönüşümde Kooperatifçilik modeli Halk Konut projesi devam ettirilmeli, deprem kuşağında yer alan Türkiye’ye örnek olmalıdır. Tüm mağduriyetlerin çözüme kavuşması dileğiyle…”
Soyer, sözlerinin devamında, kentsel dönüşümde uygulanan kooperatifçilik modelinin sadece İzmir için değil, Türkiye genelinde örnek alınması gerektiğini ifade etti.
"Projede hukuki engel yok"
Tunç Soyer, proje ile ilgili açıklamalarını sürdürerek, Halk Konut Projesi’nin devam ettirilmesi önünde hiçbir hukuki engel olmadığını belirtti. “Projenin devam ettirilmesi önünde aşılamayacak hiçbir hukuki engel yoktur” diyen Soyer, “Dirençli bir kent için sürdürülmesi kamu yararıdır” ifadelerini kullanarak, İzmir ve Türkiye için bu modelin büyük bir fırsat olduğunu vurguladı.
Soyer, “Deprem kuşağında yer alan Türkiye için, bu model örnek teşkil etmeli ve tüm mağduriyetlerin çözüme kavuşması için önemli bir adım olmalıdır” diyerek, projenin önemini bir kez daha dile getirdi.
Soyer'in paylaşımından bir kesit şu şekilde:
"Kentsel dönüşümde kooperatif ve Halk Konut modeli nedir?
30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’de meydana gelen büyük deprem, kentte birçok yapının yıkılmasına ya da ağır hasar almasına sebep oldu. Deprem sonrası, ağır hasarlı binaların yıkılması ve yeniden inşa edilmesi süreci hızla başlatıldı. Ancak, orta hasarlı ve riskli binalarla ilgili devletin herhangi bir destek sağlamaması, birçok binanın sahiplerini zor durumda bıraktı. Bu sorunu çözmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi, çeşitli projeler ve modeller geliştirmeye başladı.
Depremzedelerin yaşadığı mağduriyetleri gidermek için en önemli alternatiflerden biri, kooperatif modeliyle gerçekleştirilen Halk Konut Projesi oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve depremzedeler, birlikte çalışarak bu projeyi şekillendirdi. Kentsel dönüşümde kooperatifçilik modeline dayanan Halk Konut Projesi, sosyal ve ekonomik anlamda kentsel dönüşüm sağlamayı amaçlıyor.
Projenin özellikleri
Halk Konut Projesi’nin en önemli özelliği, depremzedelerin kendi konutlarını inşa etmek için müteahhitlik yapabilmesidir. Bu proje, her bina için ayrı ayrı kurulan kooperatiflerle yürütülmektedir. Kooperatif üyeleri, projede önemli kararları kendileri alır; mimari projeden, kullanılacak malzemeye kadar her aşamada aktif rol oynarlar. İnşaatın her safhasında denetim, kooperatif üyelerinin inisiyatifindedir.
Binalar, mevcut mevzuat ve yönetmeliklere uygun bir şekilde projelendirilmiş olup, deprem güvenliği, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi önemli konularda da çözümler geliştirilmiştir. Kooperatif üyeleri, teknik konularda İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzbeton ve Egeşehir A.Ş. gibi belediye şirketlerinden destek alır. Bayraklı Belediyesi’ne bağlı Baybel A.Ş. de teknik hizmetler sunarak sürece katkı sağlar.
Ekonomik avantajlar ve şeffaflık
Halk Konut modelinin en önemli avantajlarından biri, müteahhit karının olmamış olmasıdır. Kooperatif üyeleri, maliyetleri kontrol ederek projeyi daha düşük bir maliyetle hayata geçirebilirler. Ayrıca, kooperatifleşme sayesinde KDV indirimi gibi finansal avantajlardan faydalanmak da mümkündür. Projenin tüm giderleri, kooperatif muhasebe sistemine dayalı olarak yönetilir. Böylece kamu denetimi ile kooperatif mevzuatının birleşmesi, çifte bir kontrol mekanizması yaratır ve bu da ranta izin vermeyen, şeffaf, hesap verebilir bir yapı oluşturur.
Halk Konut modelinin başarıları
Halk Konut Kooperatif Modeli, ilk olarak İzmir’in eski adıyla Dilber Apartmanı’nda uygulandı. Bu modelin başarıya ulaşmasındaki en büyük etkenlerden biri, Dilber Apartmanı sakinlerinin birbirlerine duyduğu güven ve inançtı. Bu güven ortamı, proje sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağladı. Halk Konut Projesi, ekonomik avantajları kadar sosyal açıdan da büyük önem taşıdı. Eskiden birbirini tanımayan komşular, kooperatif aracılığıyla bir araya gelerek komşuluk ilişkilerini güçlendirdi ve ortak menfaatleri doğrultusunda sürekli olarak bir araya geldiler.
Dilber Apartmanı’nda başlayan bu süreç, bugün 50’ye yakın kooperatifin kurulmasına ve 15’ten fazla kooperatifle paydaşlık sözleşmesi yapılmasına olanak sağlamıştır. Paydaşlık sözleşmesi yapılan bu kooperatifler, projelendirme ve inşaat aşamasında önemli rol oynamaktadır."