Böyle zamanlarda daha iyi anlıyorum Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önemini. Lakin benim ve benim gibilerin anlamasına ne hacet? Asıl anlaması gerekip, Atatürk’ü kılavuz belirlemeyenler yüzünden bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın en sert günlerinde dahi kendisine “Büyük Millet Meclisi’ni” kılavuz seçti. Samsun’a giderken aklında sadece “hakimiyeti milliye, iradei milliye” vardı. Ve o hâkimiyet ve irade halkın seçtiği mecliste vücut bulacaktı. Buldu da…
Çünkü Gazi Paşa, başta İngiltere olmak üzere emperyalistlerin ne kadar çok yüzlü birer şeytan olduklarını, birinci cihan savaşında İngiliz ajanları Lawrence ve Gertrude Bell denen ajanların nasıl riyakâr ve kahpece çalıştıklarını biliyordu.
Pazartesi olan biteni “normal” görmemek lazım.
Kaç yıldır uyarılıyor hükümet.
Mülteciler kimdir aslında? “İltica eden” nasıl olur da “iltica ettiği yerde” özellikle ekonomik hâkimiyet kurabilir? Neden kolayca vatandaşlığa alınır? Acaba şu anda milyonlarca güya “mülteci” arasında kaç adet “Lawrence” ve kaç adet “Gertrude Bell” var?
TBMM acil toplanıp “irade-i milliye” haykırılmalı. Gerekirse sıkıntılı yerlerde sıkıyönetim ilan edilmeli. Bile isteye, mekanları taşlayanlar, insanları dövenler emperyalizmin sevinmesine yol açıyor.
Ama “ders alınmayınca” ne yazık ki “tekerrür ediyor tarih”!
Bu 90saniyenin ayrıntılarını son mühür comda okuyabilirsiniz
Haydi bugünlük de eyvallah sağlıkla, sakin, uyanık ve birlik içinde yaşayın.
