İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınmasının ardından tutuklanması, birçok kesimden tepkiyle karşılandı. Başta üniversite öğrencileri olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri protestolarla duruma tepki gösterirken, gözaltına alınan öğrenci sayısındaki artış da dikkat çekiyor.
Üniversiteli öğrencilerin protestoları gündemde
İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte farklı şehirlerde düzenlenen protestolar özellikle üniversite öğrencileri öncülüğünde gerçekleşiyor. Öğrenciler, gözaltıları ve yargı sürecine dair tepkilerini barışçıl eylemlerle ortaya koyarken, çok sayıda gösterici kolluk kuvvetleri tarafından gözaltına alındı.
“Memlekette gençlerin sesi duyulmalı”
Oyuncu Tuba Büyüküstün de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla gençlerin tutuklanmasına ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. “Adalet” vurgusu yapan Büyüküstün, memleketin gençlerine güven ve umut vermesi gerektiğini belirtti. Paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Memleket evdir, yuvadır. İnsan memleketinde güvendedir, huzurdadır. Yani, böyle olmalıdır.
Adaletlidir, kucak açan, besleyen, kollayandır. Memleket, herkese eşit seviyede durur. Memlekette adaleti, refahı, hoşgörüyü, saygıyı sağlaması için seçilenler, memleketin sahibi değil, sadece birer bireyleridir.”
“Gençlere kulak verilmeli”
Paylaşımında gençlerin gelecekteki rolüne dikkat çeken Büyüküstün, gençlerin düşüncelerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek şu görüşlere yer verdi:
“Bir de memleketin çocukları vardır, gençleri. Yarının yetişkinleri, memleketi besleyecek, büyütecek, daha ileri götürecek olanlar. Çünkü amaç her zaman yarın dünden daha iyi olmaktır.
Onlar ne hissediyorsa, neyi öngörüyorsa gelecek odur. O yüzden çocuklara, gençlere kulak verilmeli, dikkatle dinlenmelidir. Çünkü onlar bizden daha temiz bir yürekle bakarlar. Bellekleri henüz kirlenmemiştir.”
“Gençlerin susturulması, memleketin geleceğini etkiler”
Büyüküstün, gençlerin baskı ve tutuklamalarla karşı karşıya kalmasının toplumsal bir sorun olduğunu vurgulayarak sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Bir memleketin gençleri geleceklerinden umutsuzsa, önünü göremiyorsa, aydınlık bir çıkış bulamıyorsa, bir memleketin çocukları, söyledikleri dinlenmiyor, duyulmuyorsa,
konuştuklarında, ‘Biz buradayız, bizi dinleyin, duyun, söylemek istediklerimiz var’ dediklerinde susturuluyorsa, tutuklanıyor, hapse atılıyorsa... Memleket nasıl yuva olur?”