Son Mühür / Atakan Başpehlivan Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Radyo Ege'de Balamir Yıldız'ın sunduğu Yol Saati programı ve Son Mühür TV'de Ayşegül Koç'un sunduğu Sıcak Bakış programına katılarak, Türkiye'nin içinde bulunduğu güncel durumu değerlendirip, gündemdeki önemli gelişmeler hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Tunç Soyer: Hayatın dönüşüm noktasını en iyi gençler yakalar
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınma sürecinin ardından gelişen eylemler hakkında değerlendirmelerde bulunan ve gösterilere katılan gençlere sahip çıkan Tunç Soyer, "Demokrasi sadece seçme ve seçilme hakkından ibaret bir şey değil aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Birlikte yaşamanın hukuku, kültürü ve diyalog üzerine kurulu bir sistemdir.
Bu ülkenin bereketli kaynaklarını bir taraf alıp götürürken, öbür taraf gittikçe yoksullaşıyor. Çalışanların 4'te 3'ü asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Nereden bakarsanız, bakın büyük bir çürüme hikayesi var. Bıçak kemiğe dayandı diye bir laf vardır ya, şu anda geldiğimiz nokta tam olarak bu. Eylem yapan gençlerin hepsi farklı görüşteler, sadece Ekrem İmamoğlu için sokağa çıkmıyor bu gençler; demokrasi için sokaklara çıkıyorlar.
Hayatın dönüşüm noktasını en iyi gençler yakalar. Bizim nesil için hayatın değişim hızını yakalamak çok daha zordur. Onlar bugün isyan halinde. Özetle, bütün bunlar sürdürülebilir olmaktan çıktı; farklı görüşten gençler bir arada, kimi bozkurt işareti yapıyor, kimi sol yumruğunu kaldırıyor. Ortak itirazları şu; 'Biz bu kadarını hak etmiyoruz' diyorlar. Ne istiyorsunuz bu çocuklardan, ne yaptı size bu çocuklar?
Bu çocukların hiç bir şiddetle ve vandallıkla ilgileri yok, yapılan gösteriler tamamen barışçıl bir şekilde ilerliyor. Bu çocuklardan terörist çıkmaz, pırıl pırıl çocuklar hepsi. Bu korku eşiğinin aşılması çok mühimdir. Bugün içinde bulunduğumuz toplum çürümeye başladı ve bunu ilk görmeye başlayan gençlerdir. Buna itiraz ediyorlar ve sokaklara çıkarak, meydanları dolduruyorlar. O nedenle çok umutluyum." diye konuştu.
"Zavallı Mehmet Şimşek para biriktiriyor"
İktidarın ekonomi politikalarının yanlış olduğunu ve Mehmet Şimşek'in zavallı durumda kaldığını belirten Tunç Soyer, gösterilere katılan çocukların masum olduğunu aktararak, "Zavallı Mehmet Şimşek, para biriktiriyor ama ortaya çıkan tablo bütün o biriken parayı buharlaştırıyor. Zavallı dedim ama asıl zavallı durumuna düşen bu millet yani biziz, bu ekonomik kriz bu yoksullaşma maalesef dizginlenemez. Tabii ki, dünyada sempati ve hoşgörü ile karşılanmıyor bu yaşananlar. İnsan gerçekten utanıyor.
Biz bunlar hiçbirini hak etmiyoruz. Siz yabancı yatırım gelsin diye uğraşıyorsunuz, ondan sonra yabancı sermaye sahiplerini korkutuyorsunuz. Bu koşullarda yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelir mi? Hukukun üstünlüğü bir ülkede yatırım yapılabilmesinin en önemli göstergelerinden bir tanesidir. O nedenle bizim içinde bulunduğumuz durum, yurt dışında da izleniyor ve Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle çok önemli bir aktör olabilecek iken şu an güvenilmez bir ülke olarak karşımıza çıkıyor.
Korku iklimini hiç birimiz hak etmiyoruz. Ben bu tablonun değişebileceğini çok mümkün görüyorum. Bu durum iktidarın sürdürülemez bir duruma geldiğinin göstergesidir. Ya bu çocuklardan ne istiyorsunuz? Molotof koktely mi atıyorlar? Hiç bir şey yapmıyor bu çocuklar, sadece şarkılarla ve marşlarla yürüyorlar. Biz ceberrut bir devlet görmek istemiyoruz. Biz babadır anadır, evlatlarına şefkat gösterir. Biz bunu hak edecek hiç bir şey yapmıyoruz. Bu çocuklar, bütün bu koşullara rağmen iyi şeyler yapmaya çalışıyorlar. Birbirleriyle buluşup, bu ülkenin aydınlık geleceğini kurmaya çalışıyorlar." dedi.
"İnsanlar bu iktidardan bıktı"
Öte yandan, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye'de son yaşanan gelişmelerden ve kaotik ortamdan güçlenerek çıkacağının altını çizen Tunç Soyer, ülkede en büyük sorumluluğun ana muhalefet partisinde olduğunu vurgulayarak, "CHP bu kaostan güçlenerek çıkacaktır. Bu ülkede en büyük sorumluluk ana muhalefet partisindedir. Ana muhalefet partisinin de en geniş mutabakatı oluşturacak bir çaba içerisinde olması gerekmektedir. Hepimizi birleştiren şey, bu iktidardan bir an önce kurtulma arzusudur. Ben bununla ilgili 6 büyük kriz ve 6 büyük fırsat olduğunu düşünüyorum.
Biz, demokrasinin ne kadar önemli bir şey olduğunu insanlara anlatmak zorundayız, eğer demokrasi varsa sizin refahınızın yükselmesi çok mümkündür. Biz hala dünyanın en genç milletlerinden biriyiz, bu kaybolmadan büyük gücümüzü hızlıca kullanmamız gerekmektedir. Biz bölgede çok önemli bir ülke olma potansiyeli taşıyoruz. Biz büyümeyi de çok beceremiyoruz, sürekli ekonomik krizlerle cebelleşiyoruz. İklim krizi ile başa çıkacak ve sorunlara çözüm bulma iradesini ortaya koymamız gerekmektedir. Özetle şunu demeye çalışıyorum; artık insanların durumunun yapay zeka ile belirleneceği bir duruma giriyoruz. Bu saydıklarım bizim için altı büyük tehdit ve aynı zamanda altı büyük fırsat olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar bıktı bu iktidardan ama yerine kimin geleceğine dair hala emin değil. Bizim ne yapıp ne edip, bu ülke insanına güven verecek ekonomi politikalarını insanlara anlatmamız gerekmektedir.
Ayrıca, CHP'nin en çok yapması gereken şey, demokrasinin ne kadar kıymetli bir şey olduğunu insanlara tekrar anlatmaktır. Demokrasi, ne yazık ki bütün dünyada seyirci demokrasisi olarak yaşanıyor. Halbuki demokrasi, aktif ve katılımcı olursa demokrasidir. Zaten, şu anda toplumsal iklim bunun müjdecisi olarak hareket etmektedir. İşte siyasal liderlik tamda burada ihtiyaçtır. Barış en güçlü silahtır. Herkesin aklını başına toplayıp, barışa sahip çıkması gerekmektedir. Umarım, gençlerimiz bu barışçıl yöntemlerden asla vazgeçmez. Ben iktidarın dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istediğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"Mustafa Kemal'in evlatları buna izin vermez"
Ayrıca, iktidarın Türkiye'de dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istediğini kaydeden ve Mustafa Kemal'in evlatlarının bu kötü gidişata dur diyeceğini belirten Soyer, "Uluslararası alanda Avrupa kendi paçasını kurtarma telaşına düşmüş durumda, Avrupa Birliği biraz kendi derdiyle meşgul gibi gözüküyor. Türkiye, bu noktada onların çokta umurlarında değil. Bütün dünyada güçlenen otoriter iktidarlar ve bunlar iktidarlarını sürdürmek için ceberrut yöntemlerini artıyorlar. Bu anlayış sürdürülebilir bir şey değildir.
Kısa vadeli hedefler uğruna ülkeyi yangın yerine çevirebiliyorlar. Burası Atatürk'ün cumhuriyeti ve bu cumhuriyet bu kadar iktidar tutkusunu kaldırmaz. O nedenle bu hesaplar boşa çıkacaktır. Bu ülke böyle bir ülke değil.
Biz gömüldükçe filizleniyoruz. Siz baskıyla ve tepesine vurarak susturmaya çalışırsanız bu toplum bunlara teslim olacak bir toplum değil. Bu toplum Deniz Gezmişleri çıkarmış bir toplum, bu ülkenin gençleri Kurtuluş Savaşı'nda şehit olmuş. O nedenle bunların hiç biri sökmez, onlar ne kadar dikensiz gül bahçesi yaratmak isterlerse istesinler, Mustafa Kemal'in evlatları buna izin vermez." dedi.
"Bunların aşılabileceğini bilmek çok güzel bir duygu"
Son olarak, kendi başkanlığı döneminde gerçekleşen 9 Eylül konseri ile ilgili üç kez soruşturma geçirdiklerini ve hepsinden aklandıklarını kaydeden Tunç Soyer, yerel yönetimlerin güncel durumu üzerine yorum yapmayacağını belirterek şu ifadeleri kullandı: "9 Eylül konseri ile ilgili bir çok şey yaşandı. Üç kez Tarkan konseri ile ilgili soruşturma ve geçirdik, hepsinden aklandık. Bunları yaşıyoruz ve yaşarken çok zorlanıyoruz. İçim parçalanıyor, çok üzülüyorum.
Her gün benzer şeyleri görmekten büyük üzüntü duyuyorum. Şu anda gündem ve odağım gençlerdir. Çok yoğun bir 15 yıl geçirdim ben, yaptığım işleri çok severek yaptım. Ne yorulduğumu bilirim, ne aç kaldığımı bilirim. Çünkü çok büyük bir aşkla çalıştım. Kendimi nadasta görüyorum. Bir kitap yazıyorum, sonuna geldim 1 aya bitireceğimi düşünüyorum. Velhasıl çok iyiyim ve heyecanlıyım, bu ülkenin geleceğini öngörüyorum çok umutlanıyorum. Bunların aşılabileceğini bilmek çok güzel bir duygu.
Özetle biraz arka planda aynı heyecanı taşıyarak, çalışmaya devam ediyorum. Ben siyaseti hayatı iyileştirme sanatı olarak gördüm. Dolayısıyla bunun için size bir koltuk gerekmiyor. Sahip olmakla olmak arasındaki fark çok önemli bir olaydır. Hayatınızı şanım ve şöhretim olsun çizgisinde kurarsanız bunlar gittiğinizde siz de bitersiniz. Ben bulunduğum yerde hayatı dönüştürmek için yapabileceklerimi yapmakla sorumlu hissediyorum kendimi."