GAMZE ESKİKÖY- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkenin tarımsal sürdürülebilirliği için suyun kritik bir kaynak olduğunu belirtti. Bayraktar, artan su kıtlığının sadece tarım üretimini değil, aynı zamanda gıda güvenliğini de tehdit ettiğini belirtti. İklim değişikliği ve su döngüsündeki bozulmaların, gelecekte tarımsal üretimde ciddi verim kayıplarına yol açacağına vurgu yapan Bayraktar, 2025 yılı itibarıyla dünya genelinde 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı çekeceğini, Türkiye’nin de bu sorundan ciddi şekilde etkileneceğini ifade etti.
"İklim değişikliği suya ulaştırmayı zorlaştırıyor"
Türkiye Ziraat Odalar Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, İklim değişikliği, yağış rejiminde değişikliğe, doğal afetlere, sıcaklık artışına ve kuraklığa neden olduğunu söyledi. Bu sebeple iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en fazla tarım sektörü hissettiğini söyleyen Bayraktar, tarımsal aktiviteler iklim şartlarına doğrudan bağlantılı olduğunu altını çizerek, “İklim değişikliği, kalite ve verim düşüklüğüne, üretim maliyetlerinin artmasına, daha sıcak ve az yağışlı iklim koşullarına, meteorolojik olaylarda artışa, bitki hastalık ve zararlılarında artışa, ekolojik alanlarda kaymaya, bitkisel çeşitliliğin azalmasına ve kültürel işlemlerde sorunlara neden oluyor. Kısacası iklim değişikliği, dünyada nüfusun artmasıyla beraber sağlıklı gıdaya ve suya ulaşımı zorlaştırıyor” dedi.
“2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insan su kıtlığı yaşayacak”
“İklim değişikliğinin en önemli etkisinin su döngüsü üzerinde olacağı ve 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağını bilimsel çalışmalar ortaya koyuyor” diyen Bayraktar, “Türkiye de 98 Milyar metreküp yerüstü, 14 Milyar metreküp yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar metreküp kullanılabilir su miktarı bulunuyor. Bu miktarın 44 milyar metreküpü tarımda, 13 milyar metreküpü sanayi ve içme-kullanma olarak kullanılıyor. Yani kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor. Yıllık kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı ise bin 302 metreküptür. Bu durum bizlere su zengini bir ülke olmadığımız ve hatta su stresi altında olan ülke konumunda olduğumuzu gösteriyor” ifadelerine yer verdi.
Sulama oranı sulama randımanından yüzde 17 düşük
İklim değişiklinin etkileri bu miktarın azaltılması gerektiğini bize söylüyor. Bu söyleme kulaklarımızı kapatırsak gelecekte bir damla suya hasret kalacağız. Her geçen yıl nüfus artışının etkisiyle kişi başına düşen kullanılabilir su miktarımız azalıyor” diyen Bayraktar, “Ekonomik sulanabilir arazi varlığımız 8.5 milyon hektar iken sulamaya açılan arazi miktarımız 7,1 milyon hektardır. Ülke genelinde sulamaya açılan alanlarda sulama oranı yüzde 68 ve sulama randımanı yüzde 51’dir. Diğer taraftan bitkisel üretim esnasında 1 kilogram buğday üretebilmek için bin 800 litre, aynı miktarda soya için 2 bin 100 litre, çeltik için ise 2 bin 500 litre su kullanılıyor. Bu miktarlar göz önünde bulundurulduğunda su kaynaklarının sürdürülebilir yönetilmesi gerekliliği daha fazla önem arz ediyor” diye konuştu.
“Çiftçiye eğitim şart”
Bayraktar, çiftçilerin suyu bilinçli kullanmaları için eğitimlerin artırılması gerektiğini ifade ederek konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Tarla içi modern sulama sistemlerini yapma görevi üreticilerimizdedir. Ancak artan maliyetler karşısında çiftçilerimizin zorluk çekmesi modern sulama sistemlerine geçişini zorlaştırıyor. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerini kurabilmeleri için teşvik ve krediler artırılmalıdır”