İzmir’de aşırı yağış, hava basıncı ve şiddetli rüzgarın etkisiyle deniz seviyesinin 1 metreden fazla yükselmesiyle uzmanlar iklim krizi ve küresel ısınmanın etkilerinin gözlemlendiğini belirtti. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Doğan Kısacık, uzmanlık alanının deniz seviyelerindeki artış olduğunu belirterek, “Şu an denizdeki ölçümlere baktığımızda basınç değişimi gözleniyor. Alçak basınç 985 milibarlara kadar düştü. Bu da bizim ölçümlerimize göre su seviyesinde 60-70 santimetre civarında su seviyesi yükselmesine sebebiyet veriyor. Buna ek olarak önce güneyli sonra da batılı rüzgarlar Ege Denizi’nde körfezin içerisine doğru sıkıştırıyor. Bu da fırtına kabarması denilen su seviyesi yükselmesine sebebiyet veriyor. Aynı rüzgârlar körfez içerisinde yüksek dalgaların oluşmasına neden oluyor. Bu dalgalar kırılma nedeniyle kıyı çizgisinde kabarmaları meydana getiriyor. 75-95 cm aralığında değişen su seviyesi yükselmesi meydana geldi. Hem kuzey hem de güney ile iç körfezde ciddi hasara sebebiyet verdi” dedi.
 


Olay yağmur taşması değil
Yağmur sularının taşkınları negatif yönde artıracağını ancak yaşanılan durumun yağmurun sonucu olmadığını belirten Dr. Doğan Kısacık, “Deniz taşmasının bir sonucu. 2013’ten beri defalarca yağmur olmadan taşkın yaşandı ancak karasal bir taşkın deniz taşkınlarıyla üst üste geldiği zaman problemi büyütüyor. Taşkın sıklığında bir artış var bunun etkisi küresel ısınma ve iklim değişikliği etkisi. Körfez korunaklı bir bölge ancak bir metre civarında dalgaların gelme ihtimali var. Kıyı korumaların direnci belirlenirken bu etkenlere bakılarak projelendirme yapılmalı” ifadelerini kullandı.


 
Bundan daha kötü senaryolar olabilir
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dün de uyarıda bulunduğunu ama taşkını önleyebilecek kalıcı çözümlerin artık hayatımıza girmesi gerektiğini ifade eden Dr. Kısacık, “Hemen çözüm bulabilecek şeyler değil bunun için yapısal değişim gerek. İşin içerisinde bir de gel git durumu var. Bu yaşadığımız kötü bir senaryo değil bundan daha da kötü senaryolar yaşayabiliriz. Yaklaşık 30 cm’de gel git yaşandı. Gelgitin en yoğun olduğu zaman ile fırtınanın en yoğun olduğu zamanın çakışması demek yaklaşık bir metre bir metre 15 cm su seviyesinin artması demek. Bu durum da yaşadığımızın daha da şiddetlisini yaşamamız demek. Ayrıca dalga olarak da bir buçuk metrenin yukarısında kıyı çizgisine yakın yerlerde olma ihtimali var. Hem bu dalgayı hem de 1,15 cm su seviyesi değişimini hesaba katan kıyı koruma yapısını mutlaka hayata geçirmemiz gerek. Bu bahsettiğimiz güncel yaşadığımız taşkınlardan yola çıktığımız hesaplamalar ancak küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin etkilerini hesaba katarsak yaklaşık bunun üzerine en iyi 30 cm su seviyesinde değişimi koymamız gerek. Önümüzdeki 50 ve 100 yılı hesaba katarak düzenlemeleri yapmamız gerek” diye konuştu.
 
Yaşadığımız olaylar her iki yapının da yetersiz olduğunu bize gösterdi
Büyükşehir Belediyesi’nin ölçüm istasyonlarındaki verilerin çok değerli olduğunun altını çizen Dr. Kısacık, “Önümüzdeki günlerde yapılacak koruma kanunları bu veriler ışığında ortaya çıkar. Bir de körfez koruma kanunu yapmamız gerek. Dik ve eğimli duvar yapısı sahil şeridinde hakim ancak yaşadığımız olaylar her iki yapının da yetersiz olduğunu bize gösterdi. Dalga aşım miktarlarının gelen dalgaların enerjisini azaltma yönünde çalışmalar düzenlenmekte. TUBİTAK ile yaptığımız çalışmalar sonucunda Büyükşehir Belediyesi de bizlere desteklerini sunuyor” diye konuştu.

Editör: Bünyamin Dobrucalı