ALPER TEMİZ - 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir'de yaşanan ve 117 vatandaşın hayatını kaybettiği İzmir depreminin 4. yılı, İktisat Kongresi Merkezi'nde gerçekleştirilen program ile anıldı. Programda konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, yapı stoğu, afet öncesi ve sonrası süreçlerde yaşanan aksaklıklar ve yapı sağlamlığı konularına değindi. Vali Elban, "Önce kafada kentsel dönüşüm gerçekleşmeli, sonra fiziksel olarak kentsel dönüşüme odaklanılmalı" dedi.
"Bina yapıp altı merkete veriliyor... "
"Bilimsel verilere dayanarak ve bakarak net bir şekilde söylemek gerekiyor; yapı stoğu çok kötü" diyen Vali Elvan, "Daha sağlam ve güvenli konutlar inşa etmeliyiz, kentsel dönüşüme daha aktif bir şekilde eğilmeliyiz" dedi. Daha sonra Elban şunları söyledi, "Ancak bu noktada şunu vurgulamak lazım; ilk önce kafalarda bir kentsel dönüşüm olmalı. İnsanların binalarını güçlendireceğini, çok ciddi çalışmalar olacağını defalarca ve yıllarca konuştuk ancak gönüllü kuruluşların gerçekleştirdikleri dışında hiçbir şey yapılmadı. Önce zihinlerde kentsel dönüşüm yapılmalı, daha sonra fiziksel olarak kentsel dönüşüm yapılmalı. Bir bina yapıp, altını marketlere veriyoruz. O market işleticileri ise alanı genişletmek için gidip kolonu kesiyor ve binayı dayanıksız hale getiriyor. Afet konusunda STK'lara diyecek lafımız yok ancak diğer türlü, işi yapana bırakmak yerine herkes bir işin peşinde koşturuyor. Afetten ancak saatler sonra yıkıma ulaşıyor ve enkaz altından insanlarımızı çıkartıyor ekiplerimiz. Çünkü afet anında ortamda bir kaos meydana geliyor. Herkes yolda, herkes kaldırımda ve herkes alana gidip bakmak, fotoğraf çekmek için ve merakını gidermek için koşuşturuyor. Çok az bir kısmı da gerçekten yardım için gidiyor."
"Yardım etmeyi de beceremiyoruz"
Vali Elban, "Ben 6 Şubat depremlerinde gelen yardımlara, bu milletin verdiği seller gibi maddi desteğe oldukça çok şaşırmıştım. Milletimizin bu muhteşem çabası, takdire şayandır" dedi. Daha sonra Elban şöyle devam etti, "Ancak işin organizasyon kısmında, yardım etmeyi de pek beceremiyoruz. Yardım malzemeleri gelişigüzel bir şekilde bir kartona doluşturulup yollanmıştı. Bu malzemeleri kim, nasıl ayrıştıracak. Mesela her türlü yaraların sarılması konusunda, yapılan büyük yatırımlar konusunda kamuoyu, derinlemesine dikkat kesilmiyor. Kamuyu sadece arkada dönen bir takım olaylarla ilgileniyor. Dolayısıyla bütün bu çalışmalar, o derinlemesine teknik çabalar bize yansımıyor. Sadece 'Ne yapıldı' gibi yüzeysel bir yaklaşıma kilitleniyoruz. Ancak artık alışkanlıklar edinmeliyiz. Mesela yapıda sigorta noktasında 'Yük mü olur' diye düşünmeden adımlar atılmalıyız. Neticede giden can da bizim canımız, harcanan para da bizim paramız. Bu çerçevede düşünüp, anlayış geliştirmek zorundayız."