Son Mühür - Osman Günden / Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılan son atamalarla birlikte, Türkiye'nin çeşitli illerindeki proje okullarında öğretmenler açığa alındı. Atamaların siyasi takdirle yapıldığına dair eleştiriler yükselirken, öğretmenlerin açığa alınması ve görev sürelerinin uzatılmaması, eğitim camiasında büyük tepkilere yol açtı. İzmir Atatürk Lisesi de bu süreçten nasibini aldı. Eğitim sendikaları, atamaların liyakate dayalı değil, siyasi sadakat temelli yapıldığını savunarak, öğretmenlerin mağdur olduğunu belirtti.
Proje okullarındaki atamalar...
Proje okullarındaki son atamalar, eğitim sendikaları tarafından şiddetle eleştirildi. Eğitim Sen, atamaların sadece siyasi sadakate dayalı olduğunu ve liyakat ilkelerinin hiçe sayıldığını belirtti. Sendikalar, atamaların mülakatlar gibi denetime kapalı süreçler ve yandaş sendikalara mensup olanlara sağlanan ayrıcalıklarla şekillendiğini vurguladı. Bu durumun eğitimdeki kaliteyi olumsuz etkilediğini ifade ettiler. Eğitim Sen, "Mülakat gibi denetime kapalı uygulamalar, yandaş sendikalara mensup olanlara sağlanan ayrıcalıklar ve hakkaniyetsizlik, öğretmen atamalarını ve eğitim yöneticiliği görevlendirmelerini proje okullarına yönelik açık bir siyasi kadrolaşma aracına dönüştürmüştür. 2025 yılı atamaları da bu tabloyu değiştirmemiştir. Yüzlerce nitelikli ve deneyimli öğretmen ve eğitim yöneticisi hak ettikleri halde Bakanlık takdiri sonucunda proje okullarına atanmamıştır. Bu durum, sadece kişisel mağduriyetler yaratmakla kalmamakta; aynı zamanda eğitimin niteliğini doğrudan etkilemektedir" açıklamasında bulundu.
Proje okullarındaki öğretmen açığa alma süreci, İstanbul başta olmak üzere birçok ilde hızla yayıldı. 30’dan fazla okulda öğretmen ve yönetici atamaları yapıldı ve birçok öğretmen açığa alındı. Açığa alınan öğretmenlerin çoğunluğunun, boykot ve iş bırakma eylemlerine katıldıkları iddia ediliyor. Bu okullar arasında İzmir Atatürk Lisesi de yer aldı. Öğrenciler, öğretmenlerine sahip çıkmak için sosyal medyada tepkilerini dile getirirken, bazı okullarda eylem yapacaklarını açıkladılar.
İzmir Atatürk Lisesi’ndeki durum
Proje okullarındaki uzaklaştırılan en büyük öğretmen sayısı, İzmir Atatürk Lisesi'nde oldu. Bir gecede 60 öğretmenin görev süreleri uzatılmadı. Durum, öğretmenler ve veliler arasında büyük bir huzursuzluğa yol açtı. Veliler, eğitimdeki boşluğun ve öğretmen değişiminin öğrencilerin psikolojik ve akademik gelişimini olumsuz etkileyeceğinden endişe ediyorlar. Eğitim Sen ve diğer sendikalar, öğretmenlerin bu şekilde bir gecede açığa alınmasının ve görev sürelerinin uzatılmamasının, siyasal bir kadrolaşma amacı taşıdığına dikkat çekiyor.
İzmir’deki proje okullarında benzer sıkıntıların yaşandığı belirtiliyor. Veli Dernekleri İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, yaşanan süreci şu sözlerle değerlendirdi: "İzmir'de başta Atatürk Lisesi olmak üzere birçok proje okulunda öğretmenlerin görev süreleri uzatılmayarak ciddi bir eğitim öğretim boşluğu oluşturulmuştur. İzmir Atatürk Lisesi'nde elliden fazla öğretmenin bir gecede görev süreleri uzatılmayarak bir kıyım gerçekleştirilmiştir. İzmir'deki birçok proje okulunda benzer sıkıntılar yaşanmaktadır. Görev süreleri uzatılmayan öğretmen arkadaşlarımızın okulların en nitelikli, aydınlık, bilimden yana öğretmenler olması bizlerde soru işaretleri oluşturmuştur."
Kalafat, eğitimdeki bu değişikliklerin eğitim ortamını ve öğrencilerin gelişimini olumsuz etkileyeceğini belirterek, şu uyarıda bulundu: "Ülkemizin içinde bulunduğu siyasal konjonktürde baskının ve gericiliğin bu kadar açık hissedildiği bir zamanda, tarihleriyle İzmir’in sembol okulları olan bu okullarda ciddi bir öğretmen değişimi yapmak, hem de bunu dönemin ortasında tartışmaya açarak öğrencilerimizin psikolojik ve akademik gelişimlerini olumsuz etkileyecek bir eğitim ortamı yaratmıştır."
Keyfiyet ve siyasi kadrolaşma endişesi
Kalafat, proje okullarındaki öğretmen atama ve görevlendirme esaslarının büyük bir keyfiyet barındırdığı ve bu keyfiyetin siyasal iktidar tarafından kendi kadrolarını yerleştirmek amacıyla kullanıldığı endişesini dile getirerek, bu durumu şu şekilde ifade etti: "Proje okulları yönetmeliğindeki öğretmen atama ve görevlendirme esasları büyük bir keyfiyet barındırmaktadır. Bu keyfiyet de boşluğun siyasal iktidar tarafından kendi lehine ve kendi kadrolarının istihdamına yönelik bir silah olarak kullanılacağı endişesini taşımaktayız."
Veliler, eğitimde yaşanan boşluğu öğretmen kıyımı olarak nitelendirerek durumu çözmek için Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulundu. İzmir Öğrenci Veli Derneği, konuya ilişkin açık bir talepte bulundu: "Proje okullarındaki bu kıyımın acilen durdurulması, sene sonuna kadar verili durumun devam etmesi ve ondan sonraki süreçte liyakat ve şeffaflık içerisinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtmekteyiz." Kalafat, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın daha önce yaptığı açıklamaların aksine, uygulamanın durdurulmasını ve sürecin şeffaf bir biçimde yeniden değerlendirilmesini talep etti. "Milli Eğitim'den yapılan açıklamalarda öğretmenlerin sene sonuna kadar okullarında kalmaya devam edeceği söylenmesine rağmen, bu durumun okullardaki eğitim ortamı ve iç barışı bozmaması için teknik bir çözüm değil, uygulamanın durdurulması ve dönem sonunda şeffaf ve açık bir biçimde yeniden değerlendirilmesi esas talebimizdir" dedi.
Eğitimde gelecek endişesi
Kalafat, eğitim öğretim süreçlerinin ve dolayısıyla çocukların geleceğinin, ülkedeki siyasal konjonktürden ve iktidar hırslarından bağımsız bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguladı: "Eğitim öğretim süreçleri ve dolayısıyla çocuklarımız, ülkenin içinde bulunduğu siyasal konjonktürden ve güç sahiplerinin iktidar hırslarıyla harcanamayacak kadar önemlidir. Hiç kimsenin çocuklarımızın geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur."
Eğitim Sen ve İzmir Öğrenci Veli Derneği, bu sürecin aktif takipçisi olacaklarını ve öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin yaşadığı mağduriyetin çözülmesi için tüm haklarını kullanacaklarını açıkladılar. Konu, Türkiye’nin eğitim gündeminin en önemli başlıklarından biri olmaya devam ediyor.