Ormanın içine atılan çöp, cam ve pet şişeler güneşle temas ettiğinde yangın başlıyor.
Çoğumuz büyüteci güneşe tutup kağıt yakmayı başarmışızdır. Aynı mantıkla doğa da koskoca ormanlar yok olabiliyor. Ve ne yazık ki sadece ciğerlerimiz değil ormanda yaşayan diğer canlıları da yok ediyoruz ya da kaçıp canını zor kurtaranları evinden etmiş oluyoruz.
Aslına bakarsanız dünya da en çok orman yangınlarına sebep olan şey de yıldırım. Ağaçlar ne kadar ıslak olsa da yıldırımın sıcaklığı daha baskın olduğundan yine yangınlar çıkabiliyor.
Şimdi hatırlayın çocukluğumuzdan beri söylediğimiz bir şarkı vardı; "Tohumlar fidana fidanlar ağaca ağaçlar ormana dönmeli yurdum da..." Nefes almamızı sağlayan akciğerlerimiz ormanlarımızın sevgisini bu dizelerle pekiştiriyorduk. Ancak sadece sevmek yetmiyor. Üzerimize düşen görevler var onları yerine getirerek sevgimizi göstermeliyiz. Ormanlarda mangal keyfi yapmayalım ve tertemiz bırakalım doğayı sadece bu ikisi ile binlerce hektar orman hayatta kalabilir.
Orman yaygınlarına müdahale noktasında da ne kadar kısır olduğumuz ortada ya havadan helikopterle ya da ormanın girişine yakın yerdeyse itfaiye ile söndürmeye çalışıyoruz.
Bir de rüzgar varsa söndürme çalışmaları noktasında bu zorluğu tarif etmek mümkün değil.
FİDAN DİKELİM...
Zaman zaman okullarda toplu fidan dikme aktiviteleri olur katıldınız mı ya da bizzat kendiniz bir fidan alıp hiç diktiniz mi? Yeterli çukur açıldıktan sonra en dibinin hava yapmaması için düzeltilip fidanı yerleştirme ve ilk sulama ile eserinize baktığınızda ki haz inanın daha önce yaşadığınız hiçbir şeye benzemiyor. Öyle bir huzur kaplıyor ki insanın içi belki de sizin o diktiğiniz ağaç yıllar sonra başka nesillerin gölgesinde dinlendiği bir yer olacak.
Bir fidan bile nice hayatlara yeniden can olabilir.
Rahmetli babam mezarının başına çam ağacı dikmemi vasiyet etmişti. İki kez fidanı diksem de mezarların birbirine aşırı yakın olması ve mermerle etrafının kapalı olması yüzünden fidanım bir türlü büyümedi. Biraz daha büyük ortaca bir ağaç alıp dikmeyi deneyeceğim. Umarım bu kez olur.
Ağaçsız sadece betonların yükseldiği bir dünyada ne yazık ki nefes almamız mümkün olamayacak işte bu yüzden herkesin mutlaka ömründe bir iki hatta üç ağacı olmalı...
Kıyamet bile kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikin diye buyurmuştur Peygamber Efendimiz (s.a.v)
Kıyametin kopmadığı bir an mı var her an kıyamet kopmakta.
Bu yüzden acele edelim ve fidan dikme konusunda yarışalım hatta.
Bir haber vardı denk gelmiş olabilirsiniz sosyal medyada bir mimar arsa üzerindeki ağacı kesmek yerine binanın şeklini ağaca göre şekillendirmişti ve ağaç sanki evin içinden geçiyordu. Hem estetik açıdan doğal bir görüntü olmuştu hem de ağacı kesmemiş oldu.
Hatırlarmısınız evimize bir sürü fatura gelirdi telefon faturaları vs gerçi hala geliyor ama daha düşük ebatta bir kağıt kullanılıyor. Umarız onlarda kalkar ve hersey dijital ortam da çözülür. Sadece o faturaların ortadan kalkması bile bir sürü ağacın kesilmemesine sebep oldu.
Bir ağacın büyümesi için gereken süreler bazen yüz yılı bile bulabiliyorken yok etmek birkaç dakika sürmüyor.
Yani yok etmek anlık ama bir ormanı yeniden var etmek için yıllar gerekecektir.
Okullarda bizlere ormanlar akciğerlerimiz diye öğretilirdi.
Bol oksijenli ormanlarda deşarj olabiliyoruz. Şehrin kötü havasından uzaklaşmak isteyenler soluğu ormanlarda alıyor ama ne yazık ki temiz bırakmayarak da yine o ormanın yok olmasına sebep oluyor.
Zeytin ağaçlarını hepimiz biliriz zahmetli büyür güzel hasat verir hatta devletin koruması altındadır ama bazen para hırsı ile de bu yangınlar başlayabiliyor. Ve sonrasında aynı yere tekrar ağaç dikmek varken otel ya da villalar dikilebiliyor.
Şöyle bir etrafınıza bakın ve bırakın nefes almayı iş yerinizde ya da evinizde neler ahşaptan ve onlar olmasa evinizde neler eksik olacaktı?
Ağaç kokusu hatta çıra kokusunu iyi biliriz işte bunlar bizim nefes almamız için can damarlarımız onlara hep beraber sahip çıkalım.
Ne yazık ki bu yıl Ağustos sıcaklıkları da erken başladı ve dolayısıyla orman yangınları fazlasıyla duymaya başladık. Hep bu son olsun dediğimiz de bir yenisini de yaşar olduk.
Önüne ancak hep birlikte geçebiliriz. Sağ duyulu ve çevre temizliğine önem vererek bir yerden başlamalıyız.
Ege Orman Vakfı'nın güzel sloganı ile bitirelim köşemizi; "Gelecek kuşaklar Orman yok demesin."