Onlar Türk sinemasının 4 yapraklı yoncası
Yeşilçam'ın dört efsane ismi Fatma Girik, Filiz Akın, Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit, "Türk sinemasının dört yapraklı yoncası" olarak anılmaktadır. Bu isimler, Türk sinemasının önemli kilometre taşlarından olup, birçok başarılı filmde başrol oynamışlardır. Her nesli derinden etkilemiş ve büyük beğeni toplamışlardır.
2013 yılında Altın Koza Film Festivali'nin açılış töreninde bir araya gelmişlerdir. Ancak, Fatma Girik'in ölüm haberiyle Türk sinemaseverler, dört yapraklı yoncanın en nadide isimlerinden birini kaybetmenin üzüntüsünü yaşamaktadır.
Yoncanın ilk yaprağı: FATMA GİRİK
Fatma Girik, 12 Aralık 1942'de İstanbul'un Sultanahmet semtinde doğdu. Cağaloğlu Ortaokulu'nda eğitim gördüğü sırada ailesine maddi destek olmak amacıyla 2. sınıfta eğitimini yarıda bıraktı. 14 yaşındayken babasına artist olmak istediğini belirtti ve annesiyle birlikte figüranlık yaparak oyunculuk kariyerine adım attı.
İlk başrollerinde 2.5 lira gibi düşük ücretlerle başladı. Ancak 1957'de 1000 lira gibi daha yüksek bir ücret karşılığında oyunculuk yapmaya başladı. Bu parayla hayatında ilk defa muz satın aldı. İlk dönemlerde küçük rollerde oynadı ve adını duyuramadı. Ancak 1960 yapımı Memduh Ün'ün yönettiği "Ölüm Peşimizde" filmiyle dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Dönüm noktası Memduh Ün oldu
Fatma Girik'in hayatındaki dönüm noktalarından biri, o dönemde tanıştığı Memduh Ün ile yaşadığı uzun soluklu bir ilişki oldu. Ün ile olan ilişkisi, onun kariyerinde önemli bir yer tuttu. Ayrıca Behçet Kemal Çağlar'ın romanından uyarlanan "Ezo Gelin" filmiyle büyük başarı kazandı ve Anadolu kadınlarının sorunlarını işleyen filmlerde rol aldı.
1988'de siyasete atılarak Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den Şişli Belediye Başkanlığı'na aday oldu ve seçilerek bu görevi üstlendi. 1993'e kadar Şişli Belediye Başkanlığı görevini sürdürdü.
1999 yılından itibaren televizyon dizilerinde yer almaya başladı ve birçok dizide rol aldı, bu dönemde "Bize Ne Oldu?", "Benim İçin Ağlama", "Hasret", "Gurbet Kadını", "Altın Kızlar", "Babalar ve Evlatlar" gibi yapımlarda oyunculuk yaptı.
Yoncanın 2. yaprağı: HÜLYA KOÇYİĞİT
Hülya Koçyiğit, 12 Aralık 1947'de İstanbul'da doğdu. İlköğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra ailesiyle birlikte Ankara'ya taşındı ve burada lise eğitimini tamamladı. Sanat eğitimine Ankara Devlet Konservatuvarı'nın bale bölümünde başladı. Daha sonra tiyatro eğitimi almak için aynı konservatuvarın tiyatro bölümüne geçti.
Sinema kariyerine ilk adımını 1963 yılında Metin Erksan'ın yönettiği "Susuz Yaz" filmiyle attı ve bu filmle Berlin Film Festivali'nde Türk sinemasına verilen en büyük ödül olan Altın Ayı ödülünü kazandı. Bu başarı genç yaşta dikkatleri üzerine çekti.
Koçyiğit, öğrencilik yıllarında da dikkat çeken bir oyunculuk sergiledi. Ancak öğrenim hayatı ile oyunculuk arasında denge kurmak zorunda kaldı. Koçyiğit, Yeşilçam'da çalışma standartlarının oluşmasını sağlamak için "Ayhan Işık Kuralları" olarak bilinen kurallar koydu ve bu kurallara bağlı kalarak çalıştı.
Sinema kariyerinde birçok önemli filme imza atan Koçyiğit, aynı zamanda farklı rolleri canlandırarak geniş bir izleyici kitlesine hitap etti. Kırmızı Fener Sokağı gibi tartışmalı filmlerde ve farklı karakterlerdeki rolleriyle dikkat çekti.
Siyasi alanda da aktif olan Koçyiğit, devlet sanatçısı seçildi ve kuruculuğunu yaptığı SO-DER'in başkanlığını üstlendi. Dört yıl boyunca bu görevi sürdürdükten sonra siyasi çalışmalara da katıldı.
Genel olarak, Hülya Koçyiğit hem sinema kariyeri hem de sosyal ve siyasi çalışmalarıyla tanınan bir isimdir.
Yoncanın 3. yaprağı: FİLİZ AKIN
Filiz Akın, 2 Ocak 1943'te Ankara'da doğdu. Türk sinemasının asil, modern ve zarif yüzü olarak tanındı. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra bir seyahat şirketinin Ankara acenteliğinde çalışmaya başladı ve burada Artist mecmuasının 1962 yılındaki yarışmasını kazandı. Bu başarısıyla dikkatleri üzerine çekti ve Memduh Ün'ün ısrarıyla "Akasyalar Açarken" filmi için kamera karşısına geçerek oyunculuk kariyerine başladı.
1964'te Kadın Berberi filminin setinde tanıştığı yapımcı-yönetmen Türker İnanoğlu ile evlendi ve 1965'te oğlu İlker İnanoğlu dünyaya geldi. 1974 yılında Türker İnanoğlu'ndan boşandıktan sonra 1975 yılında Babaların Babası filmiyle sinemaya veda etti.
Ekonomik sebeplerle bir süre sahnede şarkıcılık yaptıktan sonra 1982'de Bubi Rubinstein ile evlenip Paris'e yerleşti. Ardından 1989 yılında Geçmiş Bahar Mimozaları dizisiyle yeniden kamera karşısına geçti. 1992'de ilk kitabı olan "Güzelliklere Merhaba"yı yayınladı.
1998-2002 yılları arasında Paris sefaretinde bulundu. 2002'de nazofarenks kanserine yakalandı ancak tedavi ile bu hastalığı yendi. Tedavinin ses tellerine zarar vermesiyle sesi değişti ve bir kulağında işitme kaybı yaşadı. Bu süreci "Hayata Merhaba" isimli kitabında anlattı.
Sinemaya ve televizyona son kez 2011'de Gün Akşam Oldu dizisiyle katıldı. Filiz Akın, Ankara Ekspresi, Gurbet Kuşları, Kader, Umutsuzlar gibi filmlerdeki rolleriyle ve giyim tarzıyla Yeşilçam'ın moda ikonu oldu.
Yoncanın 4. yaprağı: TÜRKAN ŞORAY
Türkan Şoray, 28 Haziran 1945'te İstanbul'un Eyüp ilçesinde doğdu. Memur bir ailenin ilk çocuğuydu ve küçük yaşta babasını kaybetti. Sinemaya olan ilgisi annesinin desteğiyle başladı. İlk olarak, Galatasaray eski başkanı Rüçhan Adlı ile 20 yıl birliktelik yaşadı, ancak Adlı'nın eşinden ayrılmaması nedeniyle ilişkileri sona erdi.
1983 yılında tiyatro oyuncusu Cihan Ünal ile evlendi, ancak bu evlilik uzun sürmedi ve 1987'de boşandılar. Bu evlilikten Yağmur adında bir kızı oldu.
Kariyerine ortaokul öğrencisiyken bir film setinde başladı ve Yeşilçam'a ilk adımını attı. "Sultan" lakabıyla anılan Türkan Şoray, 222 filmde rol aldı. 2000'li yıllardan sonra televizyon dizilerinde de başarılı performans sergileyerek unutulmaz karakterlere hayat verdi. 1973 yılında İstanbul Sarıyer'de kendi adını taşıyan bir okul yaptırıp Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışladı. 12 Mart 2010 tarihinde UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi seçildi.