25 Yıl önce bugün hayatıma minik bir bebek girdi. Adını ilk hamile olduğumu öğrendiğim gün vermiştim. "Kız olacak kesin, adı İdil Didar olacak" demiştim.

Bahar çocuğu olsun istiyordum ve taze çiçek kokularına karışan bebek kokusu olsun. Doğanın en güzel yerini anlatan şiir gibi olsun, idil olsun. Sanatçı olsun, müzik sesleri yankılansın. İnce ruhlu, sevecen bir kız olsun. Vatana, millete hayırlı bir evlat olsun. İnsan başka ne ister ki. 

1 Mayıs 1977

Tam 45 yıl önce Taksim meydanında 3 kız öğrenci güpegündüz vuruldu. Kanları kaldırımlardan sızarken, Galatasaray Üniversitesi'nin en zeki kızlarına yazık oldu manşetleri atıldı gazetelerde... 

Kanlar bacaklarımın arasından sızarken bir bebek sesi ile anne namelerini duydum. Dışarıda yağmur, dışarıda helikopter sesleri. Dışarıda 1 Mayıs sloganları. Konak doğum evi bebek sesleri ile sloganlaştı. Saat 11.00 ve ebe az kaldı, hadi biraz daha ıkın diyordu. 

Yağmur İzmir'e başka türlü yağıyordu. Bardaktan boşanırcasına... Arkasından doğacak güneşi müjdelercesine... Doğacak, güzel bir kız olacak. 

1977 yılında katliamla anılan Taksim. Sağdan soldan açılan, hedefi belli olmayan faşist kurşunlarla katledilen 35 kişi... Emek en yüce değer değil miydi? Korkuyla etrafa kaçışan insanlar, birbirini ezmeye başladı. İnsanlık tarihinin en utanç verici görüntüleri güpegündüz Taksim meydanın da çığlıklar gök kubbede yankılandı. Hala o yankılar dağılmadı. 

İdil büyüdü. 

Şimdi bebeğim büyüdü, sanatçı oldu, müzik sesleri yankılanıyor her yerde. Ruhu çok ince... Naif ve bir o kadar vicdanlı. Taksim meydanına 5 dk 'lık bir yerde yaşıyor. İş yeri de orada... 

Birkaç gündür sık sık onu arıyorum, "Aman kızım, sakın ha" demekten kendimi alamıyorum. 

Ruhi Su'nun türküsü aklıma geliyor, Galatasaray Üniversitesi kızları... Korkuyorum. 

Korkuyorum... 

Bu ülke bize korkudan başka ne yaşattı diye düşünüyorum. Korkarak yaşamaktan başka. Korkulara köle yaptılar bizi... Ülkemizin dört yanında patlayan bombaları unutmadık. Ankara gar, Suruç, Reyhanlı, Ankara Kızılay, Ankara bakanlıklar... İstanbul Reyna... Aklımızda sıralayamadıgımız onlarca korku filmlerini aratmayan sahneleri hafızalardan silmek imkansız...

Belki de artık gitmek gerekli bu diyardan. Belki de artık umutları aramak için kendimize benzeyen yerlerde yaşamalıyız. Değiştiremiyorsak bir şeyleri, biz değişmeliyiz belki de... Bilmiyorum. Sadece umutlarımızı kaybetmeden, Vazgeçmeden, bu gece zor demeden yaşamak istiyoruz. 

İdil'den... 

 Son satırları kızımın "Vazgeçme" şarkı sözlerini paylaşarak bitirmek istiyorum. Dünüm, bu günüm, yarınım sensin İdil'im...

VAZGEÇME 

Çalıyom kendimden

Nerdeyim ben?

Kopamıyom derdimden

Nerdeyim ben?

Hiç oldun mu, yük olursun

Göremezler kimsin sen

Emin ol ki bilsinler

Kendinden, verdiğinden

En çok da benliğinden

Vazgeçme benliğinden

Kendinden, verdiğinden

En çok da benliğinden

Vazgeçme benliğinden

Düşündüklerinin hepsi doğru

Onları dinledin de n'oldu

Küçücük dünya ama yordu

Sevgisizlik yeterince zordu

Yolunda yürü şüphe duyma kendinden

Zor olur ama kaçma bundan

Sen değilsen kimse yapamaz

Sen başarıcan

Onlar konuşcak

Canın yanacak

Bu boku yap, (yap)

Boğazına kadar bat, (bat)

Zehiri aldın mı bak, (tat)

Tadını bilmez onlar

Çabalar kime sorsan

Ruhum tatmin olmaz

Kırılır bi' cam gibi

Elim kolum kan değil

Yazabilir tank gibi

Benliğimdi beni yaşatan şey, beni yıpratan şey

Ne büyük bi bok

Hayatta kalmaktı zor bana

Dostumun kazığı kol açan

Yine de yenilmem, bi' anda belircem

Kendinden, verdiğinden

En çok da benliğinden

Vazgeçme benliğinden

Kendinden, verdiğinden

En çok da benliğinden

Vazgeçme benliğinden

IDYL