Son Mühür- İBB'ye yönelik yolsuzluk suçlaması ve kent uzlaşısı gerekçesiyle terör suçlamalarına hedef olan Ekrem İmamoğlu tutuklanma istemiyle hakime sevk edilmişti.
19 Mart'ta gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu'nun Emniyet'te alınan ifadesini okuduğunu belirten Avukat Hakları Grubu kurucu üyelerinden Gökhan Ahi, '''Bu kadar zorlama, bu kadar acemice kurgulanmış bir soruşturma ve sorgulama görmedim.'' açıklamasında bulundu.
Avukat Gökhan Ahi'nin İmamoğlu'nun gözaltı ve sorgulanma süreciyle ilgili hukuki değerlendirmesi şöyle.


İki ifade tutanağını da okudum...


Ekrem İmamoğlu’na ilişkin emniyette alınan iki ifade tutanağını okudum. Biri 121 sayfa (örgüt, yolsuzluk vs.), diğeri 18 sayfa (terör).
24 yıllık avukatım. Terör, uyuşturucu, örgüt, dolandırıcılık, bilişim suçları gibi ağır ceza dosyalarında müdafi olarak onlarca ifadeye ve sorguya katıldım. Meslektaşlarımla sayısız dosya tartıştık, kararlar inceledik. Bu kadar zorlama, bu kadar acemice kurgulanmış bir soruşturma ve sorgulama görmedim.

Çağlayan Adliyesi önü
Basit bir şey değil bu...


Terör soruşturmasına dair tutanakta, ifadeye geçilmeden önce şüpheliye neyle suçlandığı bile anlatılmamış. CMK m.147/1-b’ye aykırılığı bir yana, standart ifade formlarında bile bulunan bölüm düpedüz atlanmış. Basit bir şey değil, bu durum ifade tutanağını geçersiz hale getiriyor. 
Terör soruşturmasındaki sorular zorlama, bağlantılar yapay. Bunun “terör” başlığı altına sokulması tesadüf değil; İBB’ye kayyum atamak için kurgulanmış siyasi bir zemin oluşturulmaya çalışılıyor.


Ciddi şekilde tartışılmalı...


Tutanaklarda yer alan sorular o kadar özensiz ki, soruşturmayı yürütenlerin ve ifadeyi alanların bile bu iddialara ne kadar inandığı ciddi şekilde tartışmalı.
Her adımı izlenen bir belediye başkanına, belediyedeki teknik işleyişe dair detaylar soruluyor. Oysa onlarca müdür, encümen, meclis var. Sayıştay ve bakanlık denetimleri zaten yapılıyor. Bu kadar ayrıntıya bir belediye başkanının birebir hâkim olması beklenemez. Bırakın belediyeyi, orta ölçekli bir şirketin yönetim kurulu başkanı bile şirketindeki tüm detaylara hâkim olamaz. 


Bir yerlerde yazılmış bir senaryo...


Ve yine karşımızda bir gizli tanık vakası var. Önce “X Muhbir” denirdi, şimdi “Gizli Tanık” deniliyor. Aslında ortada, bir yerlerde yazılmış senaryonun oyunculukla sahnelenmesinden başka bir şey yok. Gizli tanıklık kurumu, Türkiye’de hukuku araçsallaştırmanın başlıca aracı haline geldi. Bütün siyasi saikli davalarda standart bir uygulama. 


Majesteleri adına karar veriliyor...


Yargı, Türk Milleti adına karar verir. Savcıların soruşturma amacı budur, mahkeme kararlarının en başında bu yazar. Ama artık çok net görüyoruz ki, yargının bir kısmı Türk Milleti adına değil, majesteleri adına karar vermeye fazlasıyla meyilli.
Sandıkta yenemediklerini yargı sopasıyla saf dışı bırakma çabası olduğu çok açık. Ve bu girişimin bedelini hukuk sistemi, ekonomi, kamu vicdanı ve toplumsal adalet duygusu ödüyor.
 

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı