TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışına ilişkin, "Önümüzdeki günlerde bu işin olumlu şekilde sonuçlanacağını bekliyoruz, umuyoruz. Müttefikliğin, dostluğun gereği bu. Ülkelerimizin savunması, güvenliği bakımından NATO'nun gücü, kuvveti bakımından da doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz ve bekliyoruz." dedi. Akar, Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışına yönelik son durumun sorulması üzerine Akar, iki ülkenin NATO müttefiki olduğunu hatırlattı.
Güçlü ve yenilenmiş filoların sadece Türkiye'nin değil NATO'nun da güçlenmesi demek olduğunu vurgulayan Akar, "İçinde bulunduğumuz ortama, çevremizdeki gelişmelere baktığımızda güçlü bir Türkiye NATO için her zamankinden daha lazım, daha gerekli." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleriyle bazı milletvekillerinin daha önce ABD'ye giderek kongre üyeleriyle görüştüklerini hatırlatan Akar, görüşmelerde meselenin sadece Türkiye ve Amerika ile ilgili değil, NATO'nun güvenlik meselesi olduğunun izah edildiğini belirtti.
Temasların devam ettiğini kaydeden Akar, "Önümüzdeki günlerde bu işin olumlu şekilde sonuçlanacağını bekliyoruz, umuyoruz. Müttefikliğin, dostluğun gereği bu. Ülkelerimizin savunması, güvenliği bakımından NATO'nun gücü, kuvveti bakımından da doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz ve bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"NATO'ya üyeliğinin yolu açıldı"
Bir gazetecinin İsveç'in NATO'ya Katılımına İlişkin Protokolün onaylandığını hatırlatması üzerine Akar, Madrid'de imzalanan üçlü muhtırayı anımsattı. Türkiye'nin beklentisinin muhtıradaki taahhütlerin yerine getirilmesi olduğunun altını çizen Akar, Finlandiya'nın çalışmalarını yapıp bitirdiğini ve bu ülkenin NATO üyeliğiyle ilgili sürecin tamamlanma aşamasında olduğunu söyledi. İsveç'in de bu konuda ciddi girişimlerde bulunduğunu ifade eden Akar, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu hukuki çalışmalar bir süreç. Bir anda yasaların çıkması, yönetmeliklerin değişmesi, yenilerinin çıkması mümkün olmuyor. Bu konuda sürecin başladığı noktasında başbakan, bakan ve büyükelçi düzeyinde açıklamalar var. Bunlar Dışişleri Bakanlığımız tarafından takip ediliyor. İsveç'in NATO'ya üyeliğinin yolu açıldı."
İsveç'te Kur'an-ı Kerim yakılması eylemlerinin hatırlatılması üzerine Akar, "Kur'an yakmak ne demek? Alçaklık, şerefsizlik, namussuzluk, insanlık dışı. Ama İsveç de 'Ben yakmadım, yasalarım böyle' diyor. Nitekim onlar da kanunları değiştiriyorlar şimdi. 'Bunları düzelteceğiz' diyor. Başladılar. Attıkları adımlar var, bize gelen şeyler var." yanıtını verdi.
"Süreci yakından takip ediyoruz"
Eurofighter savaş uçaklarının alımına ilişkin son durumun sorulması üzerine Akar, sürecin başından beri Türkiye için F-16'ların tek adres olmadığının vurgulandığını kaydetti.
Seçeneklerden birinin de Eurofighter savaş uçakları olduğunu, konuya dair daha önce o dönemki İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallece ile görüştüğünü hatırlatan Akar, "Değerli dostumuz Savunma Bakanı Ben Wallece her şeyi anlattı, gösterdi. İngiltere olarak girişimlerde bulundular. Almanya'nın çekinceleri var. İtalya, İngiltere 'evet' diyor. Hepsi bir süreçtir. Süreci yakından takip ediyoruz. Önemli olan Silahlı Kuvvetlerimizin etkin, caydırıcı ve saygın gücünün her zamankinden daha çok gerekli olduğu... Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü olması sadece Türkiye için değil içinde bulunduğumuz ittifak için de önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Pakistan ile İran arasındaki gerilimde arabuluculuk rolünü geliştirip geliştirmeyeceğine yönelik soru üzerine Akar, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde uluslararası ortamda özne haline geldiğini ve bunun görülmesi gerektiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Pakistan ve İranlı muhataplarıyla görüştüğünü hatırlatan Akar, İran ve Pakistan'ın barış, huzur ve karşılıklı güven içerisinde ilişkilerini geliştirmesinden yana olduklarını vurguladı.
"En hafif tabiriyle ahlaksızlık"
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Etnik temizlik, soykırım. Hukuk ve insanlık bitti" ifadelerini kullanan Akar, bu duruma sessiz kalan ülke yönetimlerinin aksine ABD halkı dahil bütün halkların, insani kaygı taşıyan herkesin yaşananlara karşı ayağa kalktığına işaret etti. İsrail'in kendi vatandaşlarının dahi Netanyahu yönetimine karşı duruş sergilediğini belirten Akar, şöyle devam etti:
"Fakat Siyonazi diye adlandırılan Netanyahu ve onun etrafındaki avanesi maalesef kendi menfaatleri, şahsi hesapları ve planları için oradaki masum insanların, bebeklerin, kuvözdeki çocukların ölmesine göz yumuyorlar. Burada ciddi bir vahşet, katliam var. Bir tarafta nükleer silahı dahi olan bir İsrail ordusu, diğer tarafta sapan taşından başka bir şeyi olmayan insanlar. Burada tabii hiçbir seçicilik yok. Siz binayı bombalarsınız, orada Hamas mı var, insanlar mı var? Böyle bir operasyon olabilir mi? Buna göz yumulabilir mi? Buna 'evet' denilebilir mi? Bu en hafif tabiriyle ahlaksızlık. İnsanlık dışı eylemler bunlar. Kabul edilebilir değil. Böyle bir vahşet, dünya tarihinde yok. Kabul edilemez. Bazı yönetimler, daha önce Netanyahu'ya karşı mülayim davranırken, şimdi herkes karşı. Kendi kamuoylarından dolayı karşı olmak mecburiyetinde hissediyorlar."