Türkiye'nin bulunduğu bölgede kritik dönemden geçildiğini aktaran Bakan Güler, güvenlik, huzur ve barışı önde tutan çok yönlü ve etkin bir savunma ve güvenlik politikası takip edildiğini kaydetti.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en çok odaklandığı ve zamanını en çok harcadığı konunun terörizmle mücadele olduğunu belirten Bakan Güler, “Terörle mücadelede yaptığımız konsept değişikliğiyle ‘terörü kaynağında yok etme' anlayışını uygulamaya koyduk. Geçmişte yürütülen “sınırlı hedefli ve süreli” askerî harekâtların yerine bugün artık, “sürekli ve kapsamlı” operasyonlarla terör örgütüne ağır darbeler vuruyoruz. Sahanın gerekliliğine uygun, alışılmadık, öngörülemez, süratli ve sürekli icra esaslarında gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla; Irak ve Suriye'nin kuzeyi dâhil bu yılın başından itibaren 2 bin 939 teröristi etkisiz hâle getirdik. Ayrıca, yıl içerisinde 99 terörist de teslim olmuştur. Nihai hedefimiz; Irak ve Suriye sınırlarımız boyunca Türkiye'ye tehdit olabilecek tüm terörist faaliyetleri kaynağında yok etmek ve terör belasını milletimizin gündeminden tamamen çıkarmaktır” dedi.
“Irak sınırımızın tamamının emniyetini sınır ötesinden tesis ettik
17 Nisan 2022'de Irak'ın kuzeyinde başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu'nda TSK'nin mücadelesi ile Zap'ta kilidin kapandığını dile getiren Bakan Güler, şu ifadelere yer verdi: “Irak sınırımızın tamamının emniyetini sınır ötesinden tesis ettik. Terör örgütü tarafından önemsenen ve Suriye ile Kandil arasında kilit konumda olan bu bölgede bin 136 teröristi etkisiz hâle getirdik. Ayrıca, Pençe-Kilit Harekâtı'nda bugüne kadar toplam 3 bin 158 Mayın ve El Yapımı Patlayıcı imha edilmiş, bin 327 mağara ve sığınak kullanılamaz hâle getirilmiş, 957'si ağır silah olmak üzere 2 bin 421 muhtelif silah ve bu silahlara ait 910 binden fazla mühimmat ele geçirilmiştir. Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan'da Bağdat ve Erbil'e gerçekleştirdiği ziyaretlerin, Türkiye-Irak ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Terörle mücadelede ülkelerimiz arasındaki iş birliğini kalıcı hâle getirmek için görüşmelere devam ediyoruz. Bu kapsamda ülkemiz ile Irak arasında sonuncusu Bağdat'ta düzenlenen Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantılarının dördüncüsünü, 15 Ağustos'ta Ankara'da icra ettik. Irak Savunma Bakanı ile 'Askerî, Güvenlik İş Birliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı'nı imzaladık. PKK'yı kendi problemi olarak da görmeye başlayan Irak'ın, PKK terör örgütünü ‘yasaklı örgüt' ilan etmesi yönünde aldığı kararı memnuniyetle karşılıyor, en kısa sürede ‘terör örgütü' olarak da ilan etmesini bekliyoruz.”
“Suriye'de ortaya yeni bir durum ve gerçeklik çıktı”
Suriye'de yaşanan olayların maddi, manevi, sosyal ve toplumsal yükünü en fazla çeken ülkenin Türkiye olduğunun altını çizen Güler, DEAŞ, ardından da PKK/KCK-PYD/YPG-SDG terör örgütü Suriye'deki güç boşluğundan yararlanarak bölgede terör devleti kurmaya çalıştıklarını söyledi. Suriye'de düzenlenen harekâtlarla terör örgütünü engellediklerini ve sınırda güvenliği sağladıklarını kaydeden Güler, “Bölgede yaşayan veya göç etmiş olan Suriye vatandaşları için güvenli ve istikrarlı bir yaşam alanı oluşturduk. Yaşanan son gelişmeler ve ortaya çıkan durum; muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması, keza rejimin kendisine iyi niyetle uzatılan eli tutmaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye'nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardı. Yerel unsurların bu faaliyetlerinin öncesinde veya herhangi bir aşamasında ülkemizin bir dahli olmamıştır. Suriye Millî Ordusunun Suriyeli muhaliflerden meydana geldiğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında Suriye'deki ihtilafın bir tarafı olarak açıkça kabul edilen Suriye Geçici Hükümetinin bir parçası olduğunu ve bu hükümetin Savunma Bakanlığının emri altında çalıştığını da vurgulamakta yarar var. Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki belirsizlikten faydalanmasına asla izin vermeyeceğimizi, Bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Şimdi Suriye'de ortaya yeni bir durum ve gerçeklik çıktı. Suriye'nin artık; istikrarlı, demokratik ve siyasi açıdan birleşmiş müreffeh bir ülke olma vakti gelmiştir. Bunun için bizler de, Suriye'de kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, tam normalleşme ve güvenlik ortamının sağlanması konusunda elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Bu çerçevede, Suriye'de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde kalıcı siyasi çözüme ulaşılacağına da inanıyoruz” diye konuştu.
“Katettikleri ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz”
Hudut hattında dünya standartlarında ve teknoloji yoğunluklu sistemler etkin şekilde kullanıldığını kaydeden Bakan Güler, “Meydana gelen teknolojik gelişmeler ile tedbirlerimizi geliştiriyoruz. Böylelikle hudutlarımızda kaçak geçişlere asla imkân tanımıyoruz. Hâlen hudutlarımızda 8 Hudut Tugayımız, 6 Hudut Alayımız olmak üzere toplam 60 bin personel de görev yapıyor. 1 Ocak'tan itibaren hudutlarımızda 93 bin 349 kişinin geçişi engellenmiş; yakalanan 13 bin 551 düzensiz göçmen ile 280 terörist ve 801 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir”
Azerbaycan'ın haklı davalarına her türlü desteğin verildiğini belirten Güler, “Bugün, Karabağ'ın tamamında şanlı Azerbaycan bayrağının dalgalanmasından büyük bir memnuniyet duyuruyoruz. ‘Tek Millet, İki Devlet' anlayışıyla sarsılmaz bağlara sahip ilişkilerimizi, başta savunma sanayi ve askerî iş birliği olmak üzere, daha üst seviyelere taşımak için aralıksız gayret gösteriyoruz. Öte yandan Kafkasya'da güvenlik ve huzurun tesisi, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kapsamlı ve kalıcı bir barış antlaşmasından geçmektedir. Bu konuda iki ülkenin gösterdikleri çabayı ve son dönemde katettikleri ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz” dedi.