GAMZE ESKİKÖY- Türkiye, bireysel silahlanma sorunu ile karşı karşıya. Umut Vakfı’nın verilerine göre, 36 milyon kişi silaha sahip olup bunlardan 25 Milyonu ruhsatsız silah. Bu kadar yaygınlaşan silahlanma, sadece güvenlik sorunları yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda aile içi şiddet ve magandalık gibi toplumsal problemlere de yol açıyor. Dün, İzmir Seferihisar’da görevli 3 polis memuruna düzenlenen saldırı, silahlanmanın yarattığı tehditleri bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, mevcut yasal düzenlemelerin caydırıcı olmadığını ve ruhsatsız silah taşıyanlara uygulanan hafif cezaların, toplumda cezasızlık algısı oluşturduğunu belirtti.
“Kanunlar caydırıcı değil”
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, bireysel silahlanmanın toplumsal huzuru bozduğunu belirtiyor ve bu durumun ülke genelinde ciddi güvenlik sorunlarına yol açtığını vurguluyor. “Silahlanma, şiddet oluşturuyor ve toplumsal huzuru kaçırıyor” diyen Akcan, son zamanlarda hem ruhsatlı hem de ruhsatsız silahların asayiş olaylarında kullanıldığını belirtti. Özellikle ruhsatsız silahlarla ilgili artan sorunlara dikkat çeken Akcan, mevcut hükümetin, İçişleri Bakanlığı Komisyonu’nda ruhsatsız silahlarla ilgili cezaların artırılmasına yönelik bir teklif sunduğunu ifade etti. Hatta, bu öneriyle birlikte hapis cezası uygulamasının gündeme gelebileceği belirtildi. Akcan, Mevutta kanunlar caydırıcı değil. Son yıllarda polis ve jandarmaya yönelik silahlı saldırılar da arttı. Ruhsatlı silah sayısı ile ruhsatsız silah oranı ise 1’e 9 gibi korkutucu bir rakama ulaşmış durumda” diye konuştu.
"Bireysel silahlanma her yıl yüzde 3.5 oranında artıyor"
Akcan, "Verilere göre Türkiye de 25 milyon üstünde ruhsatsız silah var. Ve bunlarda maalesef her gün en az 10 tane vatandaşımız o silah şiddetinde ölüyor. Onun için mutlaka ruhsatsız silahların üzerine gidilmesi gerekiyor ve mevcut yasanın Yani kabahatten kaldığından çıkarılıp en azından paraya çevrilemeyen ve tehir edilemeyen hapis cezasıyla rica edilince olacağı tarzında da bir görüş var. Kanunlar caydırıcı olmadığı için de insanlar silaha başvuruyor. Kişiler ruhsatlı ruhsatsız alıp yasayı ben koyarım ben uygularım diyor. Silahların beşte biri de aile şiddetinde kullanılıyor. İkincisi de intiharlarda. Bireysel silahlanma önceki seneye göre yüzde 3.5 oranda artıyor" ifadelerine yer verdi.
"Cezalar paraya çevrilmemeli"
"Ruhsatsız silahlar, her gün en az 10 kişinin ölümüne yol açan şiddet olaylarına neden oluyor. Bu sorunun çözülmesi için ruhsatsız silahların kesinlikle denetim altına alınması gerekiyor" diyen Akcan, “Ruhsatsız silahlarla ilgili yasanın, kabahatler kanunundan çıkarılıp, caydırıcı nitelikte hapis cezalarına dönüştürülmesi gerekiyor. Bu cezaların paraya çevrilememesi ve ertelenememesi gerektiği yönünde görüşler mevcut" dedi.
“Toplumda cezasızlık algısı oluşturuluyor”
Avukat Ahmet Canberk Vural da, ruhsatsız silah taşımanın cezai sonuçları konusunda açıklamalarda bulundu. Vural, ruhsatsız silah taşımanın kanunen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasını ve ek olarak adli para cezasını gerektirdiğini söyledi.. Ancak son dönemde yapılan yasal değişikliklerle birlikte, belde veya torpidoda ruhsatsız silah bulundurmanın, seri muhakeme usulüne tabi tutulduğunu belirtti. Bu usul, Cumhuriyet Savcılığı tarafından uygulanan hızlı yargılama sürecinde, verilecek cezanın yarı oranda indirilmesi ve şüphelilerin mahkeme karşısına çıkmaması gibi sonuçlar doğuruyor. Bu durumun, toplumda “cezasızlık” algısını oluşturduğunu ifade eden Vural, “Seri muhakeme usulü ve infaz düzenlemeleri, ruhsatsız silah taşımayı adeta küçük bir suçmuş gibi göstermeye başladı” dedi.
"Ruhsatsız silah taşıma suçunun üst sınırı 3 yıl olarak öngörülmesi gerekiyor"
Son zamanlarda uygulamada caydırıcılığı artırabilmek adına ruhsatsız silah bulunduranların Sulh Ceza Hakimliklerine tutuklama talepli olarak sevk edildiğini görmekteyiz” diyen Vural, “Şüphelinin tutukluluğa sevk edilebilmesi için kanunda öngörülen cezanın üst sınırının 2 yıldan fazla olması gerekiyor ve aslında ruhsatsız silah taşıma suçunun üst sınırı 3 yıl olarak öngörülmesi, kanun koyucunun yargı organlarına caydırıcılığı artırabilmesi adına hareket alanı açtığı anlamına geliyor” ifadelerine yer verdi.
"Adli kontrol ile serbest bırakılmamalı"
Av. Canberk Vural konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Her ne kadar belde/torpidoda silah taşıyanlar tutukluluk talepli mahkemeye sevk edilse de ceza hukukunda önemli bir ilke olan ölçülülük ilkesi gereği şüphelilerin adli kontrol ile serbest bırakıldığına tanıklık etmekteyiz. Ruhsatsız silah taşıyanların silahla başkalarını 10 kez tehdit edip (kişilerin can güvenliği endişesi sebebiyle) en iyi ihtimal sadece 1 kişinin suç duyurusunda bulunduğu gözetildiğinde zaten tespiti ve yakalaması güç olan bu suç tipinin kamu güvenliği de göz önünde bulundurulduğunda daha etkili mevzuat düzenlemelerine; hiç değilse bu aşamada seri muhakeme usulünden çıkarılması gerektiği kanaatindeyim