Son Mühür- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolar yurt geneline yayılırken, iktidara yakın medya kuruluşlarının yaşananları görmezden gelmesi kamuoyunun tepkisini çekti. Eleştiriler arasında sanat, siyaset ve medya dünyasından isimler de yer aldı.
İmamoğlu cezaevine sevk edildi
19 Mart sabahı İstanbul’daki evinde gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından tutuklandı. 'Terör ve yolsuzluk' soruşturması kapsamında, yolsuzluk iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmada tutuklama kararı verilen İmamoğlu, 4 günlük gözaltı sürecinin ardından dün Silivri Cezaevi’ne sevk edildi.
Saraçhane’den yurt geneline yayılan tepki
İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı ilk kitlesel tepki, İstanbul’un Saraçhane Meydanı’nda başladı. CHP’liler ve çok sayıda yurttaşın katıldığı protestolar kısa sürede diğer illere de yayıldı. Farklı şehirlerde düzenlenen destek yürüyüşleri ve protesto eylemleri devam ederken, gösterilere müdahaleler de yaşandı.
Özgür Özel’den merkez medyaya sert çıkış
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, yaşanan gelişmeler karşısında merkez medyanın sessizliğini eleştirerek dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Medya kuruluşlarının iktidar ile olan ekonomik ilişkilerine değinen Özel, şunları söyledi:
"Merkez medya, parayı bizden kazanacaksın, ürünü bize satacaksın ama Saray’a hizmet edeceksin. Bundan sonra araba mı satıyorsun, o arabayı almak yok. Yok öyle yağma. Tüketimden gelen gücümüzü kullanmaya hazır mıyız?"
Özel, konuşmasının devamında medya kuruluşlarına doğrudan seslenerek “Ya bizi göreceksin, ya dibi göreceksin” ifadesini kullandı.
'Dünyanın her yerinde haber olan bir konuyu görmezden gelmek...'
Komedyen Cem Yılmaz’ın ağabeyi, senarist ve yazar Can Yılmaz da ana akım medyanın tutumuna sosyal medya hesabı üzerinden tepki gösterdi. X hesabından bir paylaşım yapan Yılmaz, haberciliğin temel ilkelerine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
"‘Haber’ kanalıyım diye yayın hayatına başlayıp, dünyanın her yerinde ‘haber’ olan haberi vermemeye çalışmak, haberciliğin ruhu ile çelişmiyor mu? Fena halde çelişiyor… İsimleri tek tek yazmaya gerek yok, dörde bölünmüş ekranlar..."
