Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı" parti programının tartışıldığı ikinci gününde, hem önemli açıklamalar hem de dikkat çeken bir gerilim yaşandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın kürsüye çıktığı programda, Mansur Yavaş'ın yaptığı sitem dolu açıklamalar kurultaya damga vurdu.

Özel ve İmamoğlu'ndan iktidar mesajları

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kürsüde yaptığı konuşmada, ülkedeki ekonomik ve sosyal sorunları vurguladı. Türkiye'nin adalet, ekonomi ve demokrasi alanında büyük bir değişime ihtiyaç duyduğunu belirten Özel, "Bu kurultay, sadece bir değişim değil, CHP'nin iktidara yürüme kararlılığının göstergesidir" diyerek partililere umut verdi. Özel, CHP’nin yeni stratejisiyle ilgili de önemli ipuçları paylaştı ve birlik çağrısı yaptı.

Özel’in ardından kürsüye çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise konuşmasında İstanbul'daki hizmetler, Türkiye'nin genel sorunları ve CHP’nin iktidar hedefine olan inancını dile getirdi. İmamoğlu, konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Türkiye’nin değişime ihtiyacı var. Biz bu değişimi getirecek kadrolarız, halkımızla birlikte bu değişimi gerçekleştireceğiz."

 "Bana 1 saat önce haber verildi"

Ekrem İmamoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, beklenmedik bir şekilde konuşma yapacağı bilgisini yalnızca 1 saat önce aldığını söyleyerek sitem etti. Yavaş, "Ben de Ekrem Başkanım gibi Türkiye’nin tüm sorunlarına değinen bir konuşma yapmak isterdim, ama bana konuşma yapacağım 1 saat önce bildirildi. Bu duruma hazırlıksız yakalandım ve üzüntü duyuyorum" dedi. Sözlerine "Fitne ateşine odun atmak istemiyorum" diyerek başlayan Yavaş, bu aksaklığın daha dikkatli yönetilmesi gerektiğini ima etti.

Özel: "Bütün sorumluluk bana ait"

Mansur Yavaş’ın bu sitem dolu açıklamalarının ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel yeniden söz aldı. Özel, yaşanan bu durumun tüm sorumluluğunu üstlenerek, "Bu fotoğraftan önce sevgili Mansur Başkan'ımın konuşması ile birlikte, sakın ha sakın basın sanar ki, iki gözümüzden bir tanesi kurumuş birisi yaşarmış. İkisini de iki gözümden başka birbirinden ayırmam. İki tarafımdaki kimseyi de birbirinden ayırmam. Ne olduysa şu yüzden oldu; bugün program yapılırken dün ben konuşacağım, sonra Selin Hoca konuşacak bırakılacak, bugün de oturumlar yapılacaktı. Bundan birkaç gün önce Ekrem Başkan planlanan marjda bir söz istemişti. O sözler dün uzayıp da bugünlere kalınca ben bu sabah yani toplantıdan bir buçuk saat önce Selin Hoca'ya dedim ki ''Ne yapıyoruz?'', o da dedi ki ''Böyle bir akışımız var''. Dedim ki, ''Böyle bir akış varsa, Mansur Başkan'a da soralım, arzusu varsa ona da bir söz hakkı verelim''. Burada bütün sorumluluk genel başkan olarak bana aittir. Ne Selin Hoca'nın, ne Ekrem Başkan'ın ne Divan Başkanı'nın değil, tüm sorumluluk bana aittir. Eğer bir kişinin hakkı birine geçtiyse o hakkı helal etsin, sorumluluk benim, benim de kusurumu affetsinler. Bu aile bugünden birlik ve beraberlik içinde ayrılacak bir ailedir. Belki Ekrem Başkan'ın da bir cümle kurması lazım çünkü onu da töhmet altında bırakmak istemeyiz. Ama birisi sağ kolumuzsa öbürü sol kolumuz. Birisi sağ gözümüzse öbürü sol gözümüz. Bu ikisiyle birlikte, bu iki yanımdakilerin hepsi iktidarımızın anahtarlarını ellerinde taşıyan göz bebeklerimizdir. Onları yürekten alkışlamanızı istiyorum." 

Mansur Imamoglu

İmamoğlu: "Rahatsız olacağını bilsem kağıdı yere atarım"

Yaşanan gerilimin ardından Ekrem İmamoğlu da söz alarak Mansur Yavaş’a cevap verdi. İmamoğlu, ''Sayın başkanımız buraya çıkıp bu sitemi yaptığı an itibarıyla şunu izah etmem lazım. Sayın Genel Sekreterimize ‘bir program kurultayı aynı zamanda, benim bir belediye başkanı olarak yerel yöneticiler adına beklentilerimi, düşüncelerimi ifade etmek isteyen bir konuşma yapmak istiyorum ama ilavesinde hukuki süreçle ilgili de duygularımı paylaşmak istiyorum’ dedim. Çarşamba günü görüştük değil mi değerli genel sekreterim. ‘Başkanım bakalım, ayarlayalım bir haber verelim’ dedi. Bu kadar şeffaf. Artı cuma günü için konuştuğumuz bu mesele cuma günü buradaki programın uzaması… Hatta ben çok gerildim, başkanlarıma dedim ki ‘İnelim aşağıya da bu iş 10’da başlamayacaksa kaçta başlayacak? 11.40’da başlayalım. O gün olmayınca bu konuşmanın bugüne kaydırılacağını Selin hanım bana söyledi. ‘Peki’ dedim, teşekkür ettim. Ben sizin (Mansur Yavaş) konuşacağınızdan haberdar bile değildim. Hatta genel başkanımız ‘burada iki belediye başkanımız konuşacak’ deyince siz de yanımdasınız kim konuşacak onu da bilmiyorum. Selin Hanım konuşmasında Yılmaz Büyükerşen’den bahsedince dedim acaba o mu konuşacak. Sonra çıktım konuşmamı yaptım. Başkanım size ‘Mansur Başkanım’ derim, hem ‘Mansur abi’ derim; Ankara’ya gelir seni ararım. İki gün önce aradım cuma namazını beraber kılalım mı diye sekretere not bıraktım ama nasip olmadı, yetişemedik. O da senin suçun başkanım. Bu kadar açık ve şeffaf. Ben bu kadar açığım, sen de bu kadar açıksın. Onun için bizim aramızda bir sorun olmaz. Ama olan biten budur. Senin rahatsız olacağın bir yerde bunu bilsem konuşma kağıdımı yere atar, yerime otururum başkanım hiç endişe etmeyin.'' diyerek aralarındaki dostluğu vurguladı ve durumu yumuşatmaya çalıştı.

Muhabir: ALPEREN ÖZDEMİR