ALPER TEMİZ - Muğla'nın Deştin Köyü tarım arazisi üzerine yapılması istenen ve köylülerce hukuk mücadelesi başlatılan projeye karşı eylemler düzenlenmişti. Eylemlere katılan bazı çevre savunucusu ve köylülere, Çimento A.Ş. sahibi Cemal Karakurt tarafından dava açılmıştı. Açılan davada, araların 15 ve 17 yaşındaki iki çocuğun da bulunması ve gözaltı kararlarının alınabilmesi, tüm bölgede şok etkisi yaratmıştı. Ancak Karakurt'un bölgedeki 15 ve 17 yaşındaki iki çocuğa karşı açtığı dava köylüler lehine sonuçlandı.
Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy, yaşanan olaylar ve son gelişmelerle ilgili şu ifadelerde bulundu:
“Muğla Çimento patronu Cemal Karakurt, 15 ve 17 yaşlarındaki iki köylü çocuğa, jandarmayla iş birliği yaparak çalışma hürriyetinden yoksun kılmak ve görevini yaptırmamak için direnmek suçlamalarıyla dava açmıştı. Bu dava açılmadan önce de şirketi protesto eden köylülerden 11 kişi gözaltına alınmış, bunların ikisi yine 18 yaşından küçük çocuklardı. Mahkeme, patronun ve jandarma komutanının köy çocuklarına açtığı davayı reddetti, bu iki genç köylü, çimentocu patronun mahkeme önündeki çabalarına karşı kazandı.”
Özsoy, fabrika faaliyetlerinin iptal edilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporuna rağmen devam ettirilmeye çalışıldığını belirterek şunları ekledi:
“Geldiğimiz noktada, mahkemeyi kazanan köylüler ve Muğla halkı, ikinci ÇED raporunu da iptal ettirmiş durumda. Buna rağmen şirket, geçerli bir ÇED raporu varmış gibi davranarak ‘eksik tamamlayıp geri döneceğiz’ diyor. Bizlerin ve tüm Muğla’nın hukuk mücadelesiyle edindiği kazanımları, hukuksuz yollarla elimizden almaya çalışıyorlar. Bilirkişi raporlarında fabrikanın buraya kurulmasının hukuksuz olduğu defalarca belirtildi. Çevresel etkiyi ortadan kaldırmadan bu projeyi çevreci bir proje olarak sunmaya çalışıyorlar. Oysa hepimiz biliyoruz ki zeytinlikleri ortadan kaldırmak suçtur.”
Özsoy, çevreye zarar verecek projelerin halka çevreci olarak sunulmaya çalışıldığına da değinerek, şirketin yeşil badana projeleriyle halkı yanıltmaya çalıştığını ifade etti:
“Dün, parababaları toplanıp bu hukuksuz projeyi nasıl sürdürebileceklerini ve nasıl çevreci bir proje gibi gösterebileceklerini tartıştılar. O çocuklar hapis cezası alsalar, ıslah evine gönderilseler mutlu mu olacaklardı? Evet, olacaklardı ki denediler. Bu süreç, eskiden filmlerde gördüğümüz romantik yeşilçam sahnelerini geride bırakacak bir hal aldı. Kötü patronlar halka zulmeder, mahkemeleri ve kararları umursamaz, polis kapına dayanır, evini yıkmakla tehdit eder. Biz, bu sahneleri artık gerçekten yaşıyoruz.”
Özsoy, konuşmasını köylülerin nihayetinde kazanacağına dair umudunu vurgulayarak tamamladı:
“Yeşilçam filmlerinde bile bir umut vardı; iyiler sonunda kazanırdı. O filmlerde olduğu gibi, kötü patronlar değil, köylüler ve halk kazanacak. Bu mücadele, halkın ve çevrenin kazandığı bir hikaye olarak tarihe geçecek.”