Son Mühür - Türkiye gündemine oturan diploma krizi ve sonrasında yaşanan gözaltı süreçleri ile ilgili konuşan Ali Babacan; "Türkiye'de artık ikili yargı sistemine geçtik. Çift yargı. Çifte standartlı ikili yargı. Mesele eğer iktidar partisi meselesi ise ayrı bir yargı süreci işliyor, mesele muhalefetin meselesi ise yarı bir yargı süreci işliyor. Bir hukuk devletine bu yakışmıyor. Hukuk devletinde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı esas. Kanunlar karşısında eşitlik esas. Adalet esas."
"Uygulamalar demokrasiyi anlamsızlaştırıyor"
Salı günü yaşanan diploma iptali ile başlayan süreç ile ilgili görüşlerini de aktaran Babacan şunları söyledi: "Gerçekten, salı günü diploma iptaliyle başlayan, Çarşamba gözaltıyla devam eden ve arkasından da bu sabah üzülerek öğrendiğimiz tutuklama kararı ile devam eden bir süreci gördük. Hatta 3 tutuklama kararının birisinde bir kayyum uygulaması açıkladılar. Bu, Türkiye'de demokrasiyi anlamsızlaştıran, sandığı anlamsızlaştıran, halkın iradesini adeta yok sayan, halkın sadık başına gidip "ben bunu istiyorum, benim iradem bu yöndedir" demesini sıfırlayan bir uygulama. Biz demokrasi için buna itiraz ediyoruz, hukuk devleti adına itiraz ediyoruz, genel anlamda da ülkemizdeki hak ve özgürlüklerle ilgili itiraz ediyoruz. Bu konudaki ilkesel duruşumuzu, tutumumuzu zaten ilk gün ortaya koyduk. Bugün de aynı duruşumuzu, tutumumuza devam ediyoruz."
"Gençlerin umutları yıkıldı"
"Tabi bu konu gerçekten demokrasimiz için çok üzücü ama özellikle de gençlerimizin umudunu yıkan bir gelişme olduğu için kat kat üzücü. Çünkü şu son 3-4 gündür Türkiye'deki iklim şu, artık demokrasi yoluyla, sandık yoluyla var olan bu iktidar değişmeyecek." diye konuşan Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gençlerin bu kadar meydanlarda olması, caddelerde olması, illa "siyasi görüşüm şudur, siyasi görüşüm budur" dedikleri için meydanlarda değiller. Aynı zamanda demokrasi için meydandalar. Hukuk için meydandalar ve belki de gün gelir, bu iktidar değişir, ülkede bazı işler düzelir hangi iktidarın geldiği bağımsız, şu gelmiş bu gelmiş o aslında bir değişim ihtimali olunca insanları götürüyordu. Bu gelişmeler o umudu yok etti. Finansal piyasaların bu kadar sert tepki vermelerinin sebebi de o. Türkiye'de herhalde bir rejim değişikliği var. Öyle okuyor piyasalar."
"Bu koltuklar, bu makamlar ilelebet kimseye kalmayacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasını da hatırlatan Babacan şöyle konuştu: "Zaten sayın Erdoğan'ın geçtiğimiz haftalarda bir ifadesi vardı. Ne demişti? Bu koltuklar hiç kimseye ilelebet baki kalmayacak. Bu makamlar ilelebet hiç kimsede olmayacak. Emri hak bir gün vaki olacak. Bu ne demek? Sağlık ve ömrün yettiğince ben bu koltukta oturacağım demek. İçinden geçer eğer buysa, biz demokrasi adına korkalım. Demokrasilerde sandık esas ve iktidarın halkın oyuyla değişmesi esas. Eğer bu kapı kapanıyorsa o zaman Türkiye'de başka bir rejim başlıyor demektir. Bunu da hiç birimizin kabul etmesi mümkün değil. "
"Yılmaz ve Şimşek'in hiç bir etkileri yok"
Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz'ın iki yakın mesai arkadaşı olduğunu ileten Babacan, şu an onların hiç bir etkilerinin olmadığını da söyledi: "Benim iki yakın çalışma arkadaşım Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek 2023 seçimlerinden sonra baktı sayın Erdoğan yapmıyor, olmuyor. Nas var dediyse de olmuyor. Benim alanım ekonomi, ekonomistim demekle de olmuyor. Çözemeyince benim en yakın çalışma arkadaşlarımla ki 8-10 kişilik bir ekibimiz var bizim ki bunların ikisini de aldı birini Cumhurbaşkanı yardımcısı yaptı, birini maliye ve hazine bakanı yaptı. Fakat arkadaşlarımızın alanı çok çok sınırlı. Ekonomik program bir bütündür. Hani bazen acı reçete derler ya, şimdi acı reçetede olumsuz şeyler var fakat en acılılarını bu arkadaşlara yaptırdı dikkat ederseniz. Vergi artışı, faiz artışı kendisi hiç konuşmuyor bu konularda. Sanki vergiyi artıran başkası. Faizi artıran başkası gibi. Hiç o topa girmiyor. Dolayısıyla burada birileri suçlanacaksa, bu faiz niye artıyor, bu vergiler niye artıyor diye işte bahane hazır, elemanlar da orada duruyor. Arkadaşlarımızın iyi niyetli olduğunu ben biliyorum çok uzun sene beraber çalıştığımız için fakat iyi niyet yetmiyor ki. Siyasi güç gerekiyor. İkna edebilmek gerekiyor."
"Siyasi partilerle iş birliğimiz şu an yok"
Mecliste oluşturdukları Yeni Yol grubundan da bahseden Babacan şunları kaydetti: "Bizim diğer siyasi partilerle ilişkilerimiz, şu anda bizim yegane iş birliği modelimiz mecliste kurmuş olduğumuz Yeni Yol grubu. Bu üç partinin milletvekillerinin tek bir grup çatısı altında çalışmasıyla beraber grubu olan bir siyasi parti imkanlarından istifade etmek. Amaç bu. Yani kürsü imkanını kullanmaktır, grup toplantılarını yapabilmektir, grup toplantılarında mesajlarımızı biraz daha etkin ulaştırabilmektir. Bu üç partini yegane ortak paydası bir grup. Bu bir ittifak değil. İlerde olabilir mi? Olabilir. Daha yeni iş birliği modelleri olabilir mi? Olabilir. Ama bugünden böyle bir şey söylemiyoruz. Onun dışında başka herhangi bir siyasi partiyle iş birliğimiz söz konusu değil. Zaten şu anda baktığımızda ana muhalefet partisi başta olmak üzere diğer siyasi partilerin böyle bir iş birliği de yok. Zor bir durum. Bu zor durumda destek ve dayanışma ihtiyaçları var ve bizde o siyasi desteği olabildiğince güçlü bir şekilde veriyoruz. Ama bu bir işbirliği yapalım anlamına gelmiyor.
"Deva Partisi Cumhurbaşkanı adayıyım"
Olası bir erken seçim veya zamanında yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı sorusunu da yanıtlayan Babacan net konuştu: "Şu andaki sistemde yani Cumhurbaşkanlığı sisteminde partilerin genel başkanları doğal Cumhurbaşkanı adayı. Eğer genel başkanlar şu veya bu sebeple o haktan, o doğal durumdan kendileri feragat ediyorlarsa, o zaman başka modeller konuşulur. Mesela sayın Bahçeli dedi ki, ben aday olmayacağım seçimimi Erdoğan'dan yana kullanacağım. Tamam haklıdır ama bir partinin genel başkanının feragatta bulunması lazım. Bizde öyle bir feragat yok. Yani biz doğal olan bir süreci işletiyoruz ve doğal olarak ben de Deva Partisi'nin Cumhurbaşkanı adayıyım."