Babacan, “Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken, yargı süreçleri tamamen siyasi etki altında yürürken, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun olduğu bir ülkede siz ekonomi yönetiminde ne yaparsanız yapın gerçek anlamda refaha ulaşamazsınız” şeklinde konuştu. Bu bağlamda, ülkedeki ekonomik sorunların kökeninde hukuk eksikliklerinin yattığını belirtti.

“Türkiye’nin en kaliteli ekonomik büyüme yılları benim dönemimdedir”

Ekonomi biliminin çok disiplinli bir alan olduğunu vurgulayan Babacan, geçmişteki deneyimlerini anlattı: “Hatırlayın, ben hem Hazine Bakanı hem Avrupa Birliği Bakanı’ydım. Yani bir yandan sapasağlam bir makroekonomik politika uygularken, Çıkrıkçılar Yokuşu’ndan gelme bir esnaf olarak reel sektör ayağını da gayet iyi koordine ediyordum. Bir yandan da Türkiye'nin demokraside, insan haklarında, özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünde ilerlemesi için bir Avrupa Birliği süreci yürütüyorduk. Hatta Daron Acemoğlu'nun analizlerine bakın, der ki ‘2002-2007 arası yakın tarihler Türkiye'nin en kaliteli ekonomik büyümeyi sağladığı yıllardır. Toplam faktör verimliliğinin en yüksek olduğu yıllardır’ diye analiz yapar.”

“Keşke Kemal Derviş programı olsa da bunlar aynısını yürütse”

Babacan, AK Parti’nin ilk dönemlerinde Kemal Derviş’in ekonomi politikalarını uyguladığı iddialarına yanıt verdi: “Keşke şimdi bir Derviş programı olsa da bunlar da aynısını yürütse. Şimdi o dönemde, evet, başlamış bir ekonomi programı vardı. Biz ekonomi programını aldık. Düzgün, beğendiğimiz unsurlarını devam ettirdik. Doğru bulmadığımız unsurlarını da değiştirdik.”

“Yönetimde her zaman liyakate önem verdik”

Ekonomiyi yönettiği dönemde liyakata büyük önem verdiğini belirten Babacan, “İktidara geldiğimizde bizden önceki üçlü koalisyonun başında soldan bir Başbakan vardı demedik. Dolayısıyla ‘Bunların her şeyi yanlış, biz sil baştan yapalım’ düşüncesinde olmadık. Hatta Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’yi Sayın Erdoğan değiştirmek istedi. Dedi ki, ‘Bu bizden değil.’ Ben de ‘Bizden değil ya da bizden. Ama tekniği iyi bir arkadaş’ dedim. Ben çağırıp istifasını istesem istifasını verirdi o gün için Süreyya Bey. Ama tekniği düzgün bir Merkez Bankası Başkanı'nı, bağımsız çalışması gereken bir Merkez Bankası’nı eğer iktidara gelir gelmez değiştirseydik o zaman yenik başlardık oyuna. Doğru olanı yaptık” dedi.

“Yüksek faizlerle Türkiye’nin borcu artıyor ve milletten daha çok vergi toplanıyor”

Dünyanın en yüksek ikinci faiz oranına sahip olan Türkiye’de faizlerin artışıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Babacan, “100 milyon dolar getiren bir ay sonra 105 milyon dolar çıkarıyor. 1 milyar dolar getiriyor, 1 milyar 50 milyon dolar çıkarıyor. Ve bunu bir ayda sağlıyor. ‘İyi para’ diyor. Amerika'da bir yılda sağlayamadığı geliri, faizi Türkiye'de bir ayda sağlıyorlar. Türkiye kadar yüksek faiz ödeyen bir ülke yok, dolar bazında söylüyorum. Şimdi bu kadar yüksek faiz tabii cazip olunca geliyor, para geliyor. Ama ne oluyor? Türkiye'nin borcu artıyor. Merkez Bankası'nın rezervi artıyor ama rezervin hepsi borç. Borç ve bu borca da %5 faiz ödeniyor. Faizi nereden ödüyorsun? Bütçeden ödüyorsun. Bütçede para bitince ne yapıyorsun? Getiriyorsun Meclis’e, yeni vergi paketleri ve milletten daha çok vergi topluyorsun” dedi.

“Savaş halindeki ülkelerde bile...”

Babacan, savaş halindeki ülkelerde dahi enflasyonun Türkiye’nin altında olduğunu belirterek, “Rusya Devlet Başkanı, ‘Et üretimimiz artıyor, bu yıl kişi başına 80 kilo et tüketildi, rekor kırdık’ dedi. Savaşın ortasındaki bir ülke ya. Bizde hamdolsun savaş yok, bir şey yok. Niye hayvan popülasyonumuz düşüyor? Niye et tüketimi düşüyor? Niye et fiyatları patladı gitti? Tamamen kötü yönetimden dolayı… Savaşın ortasındaki bir ülkede herkes her gün 220 gram et yiyor. Putin diyebilir ki, ‘Ne yapalım, savaştayız arkadaş, kusura bakmayın, artık et de yemeyiverin’ diyebilir. Ama tam tersi bununla övünüyor. ‘Hayvan üretimimiz artıyor, tarımsal üretimimiz artıyor’ diyor” şeklinde konuştu.

“Putin, Türkiye’yi ekonomi yönetiminde kötü örnek olarak gösterdi”

Babacan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi ekonomi yönetiminde kötü bir örnek olarak gösterdiğine dikkat çekti: “Hatta Putin bir ara ne dedi? ‘Ben Merkez Bankama talimat vermem, talimat verirsem Türkiye gibi oluruz’ dedi. Yani ‘Ben Merkez Bankası’nı bağımsız çalıştırıyorum. Çünkü talimat verirsem, bağımsız çalışmazsa, durumumuz Türkiye gibi olur’ dedi. Yani tamamen kötü yönetimden yaşıyoruz bu sorunları. Başka bir şey değil.”

“Türkiye’nin potansiyeline inancımız tamdır”

Babacan, 13 yıllık bakanlık dönemine atıfta bulunarak, “Açık, şeffaf, fırsat eşitliğine dayanan, hesap verebilir, denetimi açık şekilde bakanlık yaptım. O günlerde hatırlayın, dünya basında manşetteyiz, dergilerde kapağız. Türkiye, Türkiye, Türkiye konuşuluyordu her yerde. Yunanistan batmış, borcunu ödeyemiyor. Biz onlara kredi teklif ediyoruz. IMF paraya sıkışmış, bizden para istiyor. Hatırlayın, bunları yaşadı bu ülke. Ama nasıl yaşadı? Gerçekten ilkeli duruşla ve doğru politikalarla yaşadı. Dolayısıyla bizim bu ülkenin potansiyeline inancımız tam. Siyasette de demokrasiye olan inancımız tam” dedi.

“Görüşüne bakmadan liyakatli kadrolarla çalışmak zorundasın”

Babacan, liyakatli kadroların önemine dikkat çekti ve “Ehliyetli, liyakatli, donanımlı kadrolarla çalışacaksın. Partisine bakmadan, siyasi görüşüne bakmadan. Herhalde takip etmişsinizdir. Benim sorumlu olduğum dönemde Hazine, Merkez Bankası, Kamu Bankaları, Dışişleri Bakanlığında... Biz insanların siyasi görüşüne bakmadık. Yani işe alırken de terfi ederken de ‘Senin siyasi görüşün nedir?’ diye sormadık. Hak edene hakkını verdik. Onun için başarılı olduk” şeklinde konuştu.

DEVA Partisi’nin tüm kadrolarıyla özveri ve sabırla çalıştığını belirten Babacan, günübirlik siyaset yapmadıklarını, ilke ve değer siyaseti yaptıklarını ifade etti.

Muhabir: Osman Günden