GÜNDEM HABERLERİ

Devrim Onur Erdağ'dan başkanlara çağrı: Emekçinin ekmeğine göz koymayın!

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde memurların 'Sosyal Denge Tazminatı' isyanı dinmiyor. Bir günlük iş bırakma eylemine giden memurların geri adım atmaya niyeti yok. Tüm Yerel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Devrim Onur Erdağ, 'akla hayale gelmeyecek baskı ve hukuk dışı uygulamalara karşı yıllarca direnerek sürdürdüğümüz mücadele sonucu kazandığımız haklarımızdan, kolay kolay vazgeçmemiz mümkün değildir' mesajı verdi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay güne yönetimindeki memurların iş bırakma eylemiyle başladı. 'Sosyal Denge Tazminatı' üzerinden başlayan tartışmaların ardından elde edilmiş haklarından vazgeçmek istemeyen memurlar Büyükşehir Meclisi öncesi eylem yapmış ve bugün için bir günlük iş bırakma kararı aldıklarını duyurmuştu.
Tüm Yerel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Devrim Onur Erdağ yaşanan süreci değerlendirdi.
Erdağ şunları söyledi...
34 yıl önce grevli ve toplu sözleşmeli sendika talebi ile “Hak Verilmez Alınır” şiarıyla yola çıkan biz kamu emekçileri, “sendika yasal değil”, “grev yapamazsınız”, “toplusözleşme yapamazsınız” vb. tüm engellemeleri, baskıları, sürgünleri, fiili ve meşru mücadelemiz ile yerle bir etmiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu delik deşik etmişti. Bunu da çok büyük bedeller ödeyerek yaptık ve bu sefer de biz Kamu Emekçilerinin, önlenemez mücadelesi karşısında, siyasi iktidar, 2002 yılında, 4688 sayılı bir yasa çıkartarak, elimizi, kolumuzu bağlayarak, haklı, meşru ve onurlu mücadelemizin önünü kesmek istedi ve bizleri, yasanın dar kalıpları içine hapsetti.


 Kendi yandaşı olan hormonlu Memur-Sen'le...

O tarihten itibaren, klasik toplu sözleşme anlayışının tamamen dışında ve ona karşı hazırlanmış, olan ve “Toplu Görüşme” isim benzerliği ile toplu sözleşme gibi sunulan, 4688 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi yasası ile ‘sözde Toplusözleşme’ masasına en çok üyesi olan konfederasyon ile oturmaya başladılar. Tahmin edeceğiniz üzere bu konfederasyon kendi yandaşı olan hormonlu Memur-Sen idi. Memur-Sen ile birlikte bazı sendikalarda yetkili olan iki konfederasyonu da figüran olarak aldılar ve birlikte yıllarca toplusözleşmecilik oynadılar.
 Hepimizin çok yakından bildiği gibi toplu sözleşmede işçi-işveren tarafı yer almaktadır. Müzakereler yapılır, anlaşma-uzlaşma olmadığı zaman işçiler grev yaparak işverenleri anlaşmaya zorlarlar. Yani ellerinde grev gibi etkili bir silahları vardır.


 Danışıklı görüşmelerle...

Yani mevcut sözde Toplu Sözleşme, yıllarca bedeller ödeyerek verdiğimiz mücadelemizin karşılığı değildir, tam tersine mücadelemiz ciddi bir şekilde geriye götürülmüştür. Çünkü adına “toplu iş sözleşme görüşmeleri” denilen, hükümet yandaş konfederasyon arasında yapılan “danışıklı görüşmelerden” kamu emekçileri adına herhangi bir kazanım hiçbir zaman çıkmadı bildiğiniz gibi. Zira ortada ne gerçek bir toplu iş sözleşmesi görüşmesi ne de toplu pazarlık masası yoktu. Her şey bir orta oyunundan ibaretti. Bu oyun, ne yazık ki iki yılda bir tüm dünyanın gözü önünde oynanmaya devam etmektedir.
 Sözleşme masasında görüşülen mali ve sosyal haklar açısından da şimdiye kadar çalışanlar hiçbir kazanım elde edememiştir. Kamu çalışanları, refah artışından pay alamamakla kalmamış, enflasyona da ezdirilmişlerdir.
 Oysa sendikal hak ve özgürlükler, bütün çalışanlar için geçerli olmak üzere uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmıştır. Türkiye de uluslararası sözleşmelerin tarafı ve aynı zamanda uluslararası camianın bir parçası olarak bunun gereklerini yerine getirmek zorundadır. Sendikal hak ve özgürlükler tüm emekçilerin hakkıdır. Sendikal hak ve özgürlüklerin ihlali aynı zamanda insan hakları ihlalidir.


 Sosyal Denge diye bir şey uydurdular...

Tüm bunlara rağmen biz belediye çalışanları CHP’li belediye başkanlarının da desteği ile anayasa ve uluslar arası yasalardan doğan hak ile Toplu sözleşmeler imzaladık. O yüzden AKP iktidarının bizi daha sıkı zincirlemesi ve yasal haklarımızdan tamamen mahrum etmesi gerekiyordu. Bu sefer de 4688 sayılı yasada değişiklik yaparak, “Sosyal Denge” diye uydurmaca bir yasa ve taban-tavan diye bir kriter çıkartarak, biz kamu emekçilerinin mücadelesini bu yasanın sınırlarına hapsetmeye çalıştı.  


 Biz asla Sosyal Denge söylemini kabul etmiyoruz...

Başta yandaş sendikalar gelmek üzere, birçok sendika hızlıca bu yeni düzenlemeye de kendini uyumladı. Ama Tüm Yerel-Sen olarak, biz asla “Sosyal Denge” söylemini ve taban-tavan uygulamasını kabul etmedik, örgütlü, yetkili olduğumuz belediyelerde, özgürce Toplusözleşmelerimizi yapmaya devam ettik. Bunu yapmamıza engel olmak isteyen ve TİS hakkımızı taban-tavan uygulamasına çekmeye çalışan belediyelerde ise bunu asla kabul etmedik ve aylarca süren eylemler yaptık, konuyu yargıya taşıdık, yetmedi, İnsan Hakları Mahkemesine taşıdık.


 Kolay kolay vazgeçmeyiz...

Baskıcı ve uluslararası sermayenin emrindeki bir iktidarın kamu çalışanlarının hakkını vermeyeceğini, Sosyal Denge sözleşmesinin, Toplusözleşme hakkını kapsamadığını ve kamu çalışanlarının haklı taleplerinin karşılık bulmayacağını biliyorduk. Ancak umutsuz değildik ve bu haklarımızın mücadeleyle alınacağını biliyorduk o yüzden akla hayale gelmeyecek baskı ve hukuk dışı uygulamalara karşı yıllarca direnerek sürdürdüğümüz mücadele sonucu kazandığımız haklarımızdan, kolay kolay vazgeçmemiz mümkün değildir.


 Tek adam rejimine özenen...

Ülkemizin çok acı bir şekilde yaşadığı "tek adam rejimi"ne özenen bazı CHP’li belediye başkanları, seçildikten sonra açıklamalar yaparak, sosyal denge sözleşmelerini, yasal sınıra çekeceklerini söylemekteler.  


 Belediye başkanlarına sesleniyoruz...

Buradan bunu yapmayı düşünen belediye başkanlarına sesleniyoruz! Bu haksızlığı, hukuksuzluğu yapmayın, emekçinin ekmeğine göz koymayın. Sizleri “Emeğe, mücadelemize saygı duymaya davet ediyoruz! Aksi durumda, sonuç alıncaya kadar eylem ve etkinliklerimize devam edeceğiz.
 Unutmayın ki, son sözü hep “direnenler” söyler. Mağdur edilecek Belediye Emekçileri ile omuz omuza verip, sendikamız Tüm Yerel-Sen önderliğinde; üyelerimizin emeği, ekmeği ve geleceği için faşizan bir tutum içine giren ve girmeyi düşünen Belediye Başkanlarına karşı onur mücadelesi vermeye, uğrunda bedeller ödediğimiz Toplu Sözleşme hakkımızın gasp edilmesine karşı direnmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Çok iyi biliyoruz ki Zafer Direnen Emekçinin Olacak.