ALPER TEMİZ - Türkiye'nin hemen hemen tüm bölgelerinde ve bazı ürünlerde çiftçi, ürününü satamadığı ya da beklenen fiyatta alıcı bulamadığı için dağıtmak durumunda kaldı. Bazı üreticiler, "Maliyetimi dahi karşılamıyor" dedi ve tırlar dolusu ürün bozulmaya terk edildi. Yaşanan aksaklıklara dair resmi makamlardan herhangi bir açıklama da yapılmadı. Ancak diğer taraftan geçtiğim yıl dönemin Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi'nin “Sözleşmeli üretimi zorunlu kılacağız. Şeker pancarı üreticisi ile şeker şirketleri arasındaki ilişki aslında sözleşmeli üretim oluyor. Dolayısıyla sözleşmeli üretimi gerekirse stratejik ürünlerde zorunlu hale getireceğiz" sözleri tekrar hatırlandı.
Ancak sözleşmeli üretim gerçekleştiren bazı çiftçiler, "Sabit fiyattan sözleşme yaptığımız tüccar, piyasada aynı üründen fazla üretim varsa ve sözleşmede belirlenen rakamdan daha ucuza aynı üründen temin edebiliyorsa, sözleşmelere uymuyor. Parça parça piyasadan, daha ucuza 'satmak zorunda' kalanlardan ürün alıyor. Bizim ürünlerimiz ise tarlada kalıdı" diyor.
Çiftçiler, "Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bu sözleşmeler güvence altındaydı ve üreticiler bu güvenceyle imza attı. Ancak tüccarlar, hiçbir şeyi umursamadan başına buyruk hareket ediyor" diye tepki gösteriyor.
Diğer taraftan yine geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da, ürün desenini havza bazlı olarak Tarım ve Orman Bakanlığı'nın, kurulacak yerel komisyonlarla birlikte belirleyeceği kararına varılmıştı. Böylece piyasada fazla ürün nedeniyle fiyat düşüşü ve çarpık tüccar üretici ilişkilerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştı. Son Mühür'e konuşan Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, "Ürün deseni merkezi bir yapıyla zaten belirlenemezdi. O uygulama ölü doğdu. Bayer - Monsanto gibi yabancı şirketler Türkiye'de yerli üreticiye ürün deseni konusunda akıl veriyor. Çiftçiye 'şunu ekin' deniliyor. Maalesef çiftçi bu durumda yapacak bir şey bulamıyor ve kabul ediyor" diye konuştu. Tarımda yaşanan sorunları değerlendiren Prof. Özkaya çarpıcı bilgiler aktardı.
"Şirketler sözleşmeye değil, piyasanın koşullarına uydu"
Özellikle bu yıl tarlada kalan domatese dikkat çeken Prof. Özkaya, "Çiftçi ile tüccar arasında yapılan sözleşmelerde, piyasa fiyatı sözleşme fiyatının altında kalıyorsa, şirketler sözleşmeye uymuyor. Çoğu zaman şirketler, '3 gün sonra gel' diyor. Ancak bekleme süresi uzuyor. Domates beklemez, çiftçi ise 'Çöpe dökeceğime daha ucuza vereyim' diyor. Bu defa, sözleşmenin de hiçbir anlamı kalmıyor" dedi.
"Şirketler tehdit de etti"
Piyasa fiyatının yükselmesi durumuna da değinen Prof. Özkaya, "Eğer piyasa fiyatı sözleşmedeki fiyattan daha yüksek bir seviyeye çıkarsa ve çiftçi para kazanmak için ürününün bir kısmını serbest piyasaya satmak isterse, o sözleşmelere uymayan şirketler bu defa da tehdit ediyor. Çiftçinin sözleşme fiyatı piyasadan düşük olduğu durumda şirketler, 'Sözleşme var satamazsın' diyerek mahkeme yoluyla çiftçiyi kıskaca alıyor. Oysa aynı şirketler, sözleşmedeki fiyat piyasadan yüksekse, o sözleşmeye kesinlikle uymuyor ve uymadılar" diye konuştu.