İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Aile Hekimliği Yönetmeliği’ne dair başlattıkları eyleme ilişkin açıklama yapan Dr. Yüksel; “Bu iş bırakma eylemi değil, işin peşini bırakmama eylemidir. 1 hafta boyunca aile sağlığı merkezlerinde hizmet verilmeyecek. Çarşamba günü itibariyle hastaneler de eyleme dahil olacak” dedi.
“Sağlıkta özelleşmenin adımları atılıyor”
Yeni yönetmeliklerin hem halkın nitelikli sağlık hizmetine erişimini zorlaştırdığını hem de sağlık çalışanlarının özlük haklarını olumsuz etkilediğini belirten Dr. Yüksel; “Aile sağlığı merkezlerinde zaten birçok sorun vardı. Yaşanan sorunlarla ilgili bizler çeşitli alanlarda mücadelemizi sürdürüyorduk. Bizler her yönetmelik çıktığında hem halkın sağlığının gelişmesi açısından hem de özlük haklarımız konusunda iyi bir şeyler beklerken her seferinde bizim çalışma şartlarımızı zorlaştıran, halkın nitelikli sağlık hizmetine ulaşması konusunda çözüm üretmeyen, çözüm getirmeyen yönetmeliklerle karşı karşıya geliyoruz. Son yönetmelikte de farklı bir durumla karşılaştık. Bir hak edişimizde de ücretlendirmemizde de farklı bir formül uygulanmaya başlandı. Bu formülün içinden çıkmaya çalıştık. Yönetmelik çıkmadan önce bunun bilgileri bize ulaşmıştı. Biz de bize ulaşan bilgiler üzerinden Bakanlığı uyarmak istedik. Dedik ki burada sunduklarınız ne bizim özlük haklarımızı iyileştirir, ne halkın nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hakkı almasına katkı sağlar ne de koruyucu sağlık hizmetini geliştirmeye katkı sağlar dedik. Ankara’da 8 bin kişinin katıldığı Türkiye’nin dört bir yanından gelen hekim, hemşire ve ebe arkadaşlarımızın katıldığı bir miting yaptık. Belki dedik Bakanlık buradan sesimizi duyar. Bu yönetmelikte bizim sakıncalı gördüğümüz noktaları beraber çözeriz diye düşündük. Ama olmadı. Böyle olunca biz daha sonra kasım ayında üç günlük iş bırakmak zorunda kaldık. Üç gün şu işi bırakalım bakanlık bizi dinler, belki düzelir diye düşündük. Değişen hiçbir şey olmadı. Daha sonra aralık ayında beş günlük bir iş bıraktık. Sağlıkta özelleştirmenin yavaş yavaş küçük etkileri küçük formülleri olarak görüyoruz biz bunları. O yüzden tepkimizi en yüksek sesten dile getirmeye çalışıyoruz” dedi.
“Hekimin reçetesine karışamazsınız”
Yeni yönetmelikte itiraz ettikleri maddelere değinen Dr. Yüksel; “Bu yönetmelikte neler vardı? Biz nelere itiraz ettik? Altı ayda bir aile sağlığı merkezine gelmeyen hastadan dolayı aile sağlığı merkezinde çalışan hekim arkadaşlarımızın hak edişlerinden kesinti olacağı ifade edildi. Beş dakikada bir muayene yapılan bir ülkede yaşıyoruz şu anda beş dakikada bir... Yedi defadan fazla hastaneye giden bir hastanız varsa sizin maaşınızdan keseriz deniliyor. Bizim yetkili olmadığımız, sorumlu olmadığımız bir konudan dolayı bizim hak edişlerimizden kesinti söz konusu oldu. Biz buna bir anlam veremedik. Bizim altı ayda bir hastanın bize gelmesi konusunda bir zorlayıcılığımız olamaz. Sağlıklı bir insanın ailesi merkezine hiçbir neden yokken gelmesinin de bir anlamı yok. Yedi defa hastaneye gitmenin gerekçelerini biraz anlıyor muyuz? Evet, anlıyoruz. Bunların gerekçeleri neler? Biz, sağlık politikalarını geliştirirken yıllar içerisinde yirmi yıla yakındır kışkırtılmış bir sağlık hizmeti sunumu ile karşılaştık. Hastaların, vatandaşlarımızın daha çok hastaneye başvurabilecekleri, bütün sağlık hizmetlerini alabilecekleri söylendi. Yönetmelikteki bir başka madde ise hasta size başvurduğunda, antibiyotik, ağrı kesici ve mide ilacı gibi ilaçlar yazarsanız yazdığınız oran Türkiye ortalamasının üzerinde olursa maaşınızdan kesilecek denildi. Altında olursa da size ek para vereceğiz denildi. Ortalama oluşacak demek ki kaybeden bir doktor kesimi mutlaka olacak. Bu hekimin reçetesini müdahale olarak görüyoruz. Hekim gerçekten hastanın neye ihtiyacı varsa onu yazmalıdır. Onu yazarken ben bunu yazarsam Türkiye ortalamasının altında mı kalırım, üstünde mi kalırım? Diye düşünmemelidir” diye konuştu.
“Bu işin peşini bırakmama eylemi”
Sağlık çalışanlarının mücadelesinin devam edeceğini dile getiren Dr. Yüksel; “Biz her eylemi yaparken yeni bir durumla karşılaşacağımızı farkındayız. Bu ilk değil. Biz bunlara ses çıkarmazsak ardı ardına yeni yönetmelikler çıkacak. Bu yönetmelikte yazanlar küçük formüller, gelecekte oluşturulacak sağlık sisteminin parçaları. Niteliksiz, ulaşılamayan, ücretli hale dönüşen bir sağlık sistemine doğru gidiyoruz. Biz bunun önünü almak istiyoruz. Bu iş bırakma eylemi değil bu işin peşini bırakmama eylemidir. 81 ilde her ilin Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapıldıktan sonra 1 hafta boyunca aile sağlığı merkezlerinde hizmet verilmeyecek. Hastanelerde bu konuda eyleme davet edildi. İkinci basamak, üçüncü basamakta da hizmet sunulmaması planlanıyor. Eylemin ikinci gününde broşürlerimiz ile vatandaşlara niçin eylem yaptığımızı, niçin burada olduğumuzu anlatmaya gayret edeceğiz. Çarşamba günü şehir hastanesinde bir basın açıklaması yapacağız. Bütün sendikalarla birlikte perşembe günü serbest kürsümüz var. Meslektaşlarımız, ebe, hemşire arkadaşlarımızla cuma gününde yine sağlık müdürlüğünün önünde eylemimizi sonlandıracağız. Bu bir hafta boyunca hizmet üretilmeyecek. Vatandaşlarımızdan bize destek olmalarını bekliyoruz” dedi.
“Performans sistemi ölüm getirir”
Yüksel, performans sistemine yönelik sert eleştirilerde bulundu. Dr. Yüksel, performans sisteminin sağlık sektöründe ciddi sorunlara yol açtığını ve sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürdüğünü belirtti. Dr. Yüksel; “Biz performans sistemine karşıyız. Performans sistemi ölüm getirir, sağlıkta özelleşme ölüm getirir. Bunu yaşadık değil mi? Yoğun bakımlarda bebeklerimizi tek tek kaybettik. Bizler böyle bir sürecin içinde aslında bu yönetmelikle oyalanıyoruz. Bizim bebeklerimiz öldü, biz şu anda yönetmeliği konuşuyoruz biliyor musunuz? Aslında biz bize konuşsak iyi olacak. Diyoruz ki bizi çağırsın, Sağlık Bakanımız sonuçta tecrübeli bir cerrah kendisi. Biz ona meslektaş olarak saygı duyarız ama aynı masada oturup bu konuları beraber tartışmak isteriz. Biz hazırız. Bu şekilde sorunların çözümünde çok çok hızlı oluruz. Bu performans sistemi konusu çok ağır bir konu. Bir hekim işini yaparken yaptığı iş üzerinden ücretlendirilmesi akıl alır bir durum değil. Burası bir alışveriş merkezi değil, bir pazarlama yeri değil yaptığın iş üzerinden bir kamu hizmeti veriyorsunuz. Sağlık bir kamu hizmetidir. Şimdi siz performans üzerinden bir sağlık sistemi üretiyorsunuz. Bu sağlık sisteminde sağlık hizmetinin kalitesi düşüyor çünkü önemli olan rakamlar oluyor, sayılar oluyor. Önemli olan canlar, hayatlar, insanlar olmuyor bir süre sonra” dedi.