Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Siyaset olması gereken zemine oturtulacak ise DSP’nin büyütülmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor diyen Aksakal; “Bizim hırsızlık, yolsuzluk, vatana hıyanetimiz gibi ya da emperyalistlerle işimiz yok.  Bülent Ecevit’in talebeleri, Atatürk’ün evlatları olarak görevinizim başındayız. 31 Mart’ta DSP’ye destek istiyoruz” dedi.

Aksakal’dan 14 Mart Tıp Bayramı mesajı

Önder Aksakal Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlarken; ‘Görevlerini daha huzurlu ve daha güvenli bir şekilde yapacaklarını umuyorum’ dedi. Aksakal; “Neredeyse şehir hastaneleri kalitesinde yerler yapılıyor. Ancak önleyici sağlık hizmetlerine yönelik kapsamlı bir çalışma yapılmasına dikkat çekmek istiyorum. Aile merkezlerimizin, her bireyin özel doktorunun olması gerektiğini ve hastalanmadan sağlık sürecinin takip alanına sahip olması gerektiğine inanıyorum” dedi.


“DSP tercihi devletten yana kullandı”

Genel seçimlerde DSP’nin neden Cumhur İttifakı içerisinde yer aldığını anlatan Aksakal; “İttifak yapılanması genel seçimler için kurgulanmıştı. Geçen seçimler iki ana ittifak haline dönüştürülüp iki partili sistemin alt yapısının hazırlaması niyetiyle kurgulanmış bir mekanizmaydı. Tabi siyaset partiler ve seçim yasası antidemokratik unsurlara sahip yasalar. Yüzde 7 seçim barajı meclise girmesi gerekir ki milletvekili çıkarabilirsin. Bu da ister istemez ittifak yapılarının içinde yer almaya tabii tuttu. Demokrat Sol Parti olarak kendimizi değerlendirdiğimizde, içinde bulunduğumuz Cumhur İttifakı’nın kuruluş amacı ve yöntemi amacıyla küresel ve emperyal sisteme karşı durduğu bir ittifaktı bu. Diğer tarafta da ABD’nin öncülüğünde oluşturulmuş bir altılı masa ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesini isteyen PKK, FETÖ ve AB, ABD gibi unsurlar var. Demokratik Sol Parti tercihini devletten yana kullandı emperyalden yana kullanmadı. Bu bir beka sorunu olarak gündeme getirilmişti. Seçimler ve siyaset ekonomik ve insanların yaşam kalitesinin nasıl geliştirileceğinin anlatılması gereken konular olurken maalesef Türkiye’de bölünme olarak anlatılıyor. İster istemez toplum ikiye bölündü. Devletinin yanında yer alanlar 2023 de seçimlerden başarıyla çıktılar” dedi.

“İzmirli AK Parti gitsin istiyorsa CHP’den kurtulmalı”

Yerel seçimlerde durum farklı diyen Aksakal; “Bu kaygılar devam etmekte ancak o ittifak yapısının güçlü kalmasının ön şartı mutlak suretle ittifak içerisinde bir parti etrafında aday çıkarmak değil. O ittifakın partilerinden daha çok oy alarak ki o ittifak kalmadı. Sadece CHP ve HDP kaldı. DSP, gerek iktidar partileri gerekse ana muhalefet partilerinden arayışını kesen toplum kesimlerinin arayışına cevap verebilecek yapıda bir siyasi partidir. 1985’te kurulan DSP, en son iktidar olduğu 1999 seçimlerine kadar 3 defa devleti yönetmiş. Tecrübeli bir siyasi parti. Geçmişi temiz, yolsuzlukla anılmamış, Bülent Ecevit’in ağırlığında bir parti. 81 ilde adaylarımızı çıkardık. Topluma bir seçenek sunduk. Ana muhalefet partisini değerlendirmek gerekirse kendi içinde 3-4 partiye bölünmüş ve her birisi diğerinin seçilmemeleri üzerine stratejiler üzerine bir siyasi parti haline gelmiş. Söylem ve sohbetlerinde kazandıktan sonra belediyelerinde ne yapacaklarına dair bir söylem yok. Sürekli bir çatışma, hakaret bir sürü toplumsal olarak ret edeceğimiz ilişkiler düzeni var. Bizim de bundan kurtarmamız lazım. Genelde derler ki ; ‘AK Parti gitsin diye CHP’ye oy veriyoruz.’ Hakikaten İzmirli AK Parti gitsin istiyorsa CHP den kurtulmalıdır. DSP 2023 seçimlerinde AK Parti’nin arka bahçesi oldu dediler. Tam tersine arka parti CHP’dir. Atatürk’ün değerlerine ve cumhuriyete sahip çıkan tartışmasız DSP’dir” diye konuştu.


Aksakal’ın İzmir ziyareti…

İzmir ziyaretinden de bahseden Aksakal; “Kemalpaşa’da seçim ofisi açılışı yaptık. Gazete ve TV’lerle diyaloglarımız oldu. Diğer partiler gibi devletten hazine yardımı alma durumumuz yok. Şaşalı programlar yapabilmemiz mümkün değil. Buradan Kandemir Medya’ya teşekkür etmiş olalım. Bu sayede yurttaşlarımıza ulaşıyoruz. Biz seçmen kitlesi kavramını kendimize ait oy potansiyeli manasında değerlendirmiyoruz. Yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan yüzde 80 potansiyeli varsa DSP in oy potansiyeli yüzde 80’dir. Türkiye’de 85 milyon varsa 75 milyon açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu bir realite ne iktidar partisi ne de diğer partilere karşı bir söylem değil ekonomik bir realite. Asgari ücretliler, memurlarımız, köylü ve çiftçilerimiz açlık ve yoksulluk sınırının altında. 50 bin lirayı geçti yoksulluk sınırı. Bizim seçmen tabanımız yaşantısından geleceğinden kaygı duyan her bireydir. DSP bu kesimlerle iktidarı ele alacak kadar buluşmuştur. 1999 seçimlerini hatırlayınız. Ahmet Piriştina DSP Belediye Başkanı seçildiğinde İzmir’de sadece Kınık hariç 30 ilçenin 29’unda DSP vardı” açıklamasında bulundu.

“Sürpriz bir seçim olacak”

Sanki iki parti seçime giriyor gibi bir algı oluşturulması yöntemini doğru bulmuyorum diyen Aksakal; “İki partili yapıya evriltme niyetinin hala devam ettiğinin göstergesidir bu. İki parti seçime girmiyor diğer partiler de giriyor. İstanbul’da seçim pusulası 97 cm. İttifak sandıkta farklı bir şekilde görülebiliyor. DSP’nin olduğu yerde diyelim ki etkili bir CHP’li var. Eğer DSP’nin belediye meclisi sıralarında aday olabiliyorsa etrafındaki bütün CHP’liler ona oy atıyor. Kamuoyu araştırmacılarının bile anlatımları ve öngörüleri genel seçimlerdeki kadar net ve çarpıcı değil. Hepsi muğlak konuşuyorlar. Yüzde bir genel seçimlerde hata görüyorlarsa yerel seçimlerde bu hata yüzde 3-4 oluyor. Bu seçimler hiç de öngörüldüğü gibi sonuçlanacak değil. Kazanan ve kaybeden arasında çok az fark olacak. Sürpriz bir seçim olacak ve DSP’de de bu etkiyi bekliyoruz” dedi. 


“Muhalefetin iktidar olma amacı yok”

Yerel seçimlerde aday elbette önemli diyen Aksakal; “Ama ikinci aşamada 22 yıllık bir AK Parti iktidarına bir muhalefet ortaya koyamamış bir ana muhalefet yapısı var. Özellikle muhalif kanattaki seçmende herkes şunu bekliyor. İktidar ele alınsın diye bekleniyor. Bunların iktidar olma gibi bir amaçları yok. Sadece kendi koltuklarını elde tutma gibi stratejileri var. Onları destekleyen seçmen buna mutlak suretle bir sarı kart gösterecektir. En samimi gördüğü partilere onları cezalandırmak adına oyunu kullanacaktır vatandaş. Kamuoyu yoklamacısına bakıyorsunuz 3-4 partinin adaylarını soruyor seçmene diğerlerine diğer diyor. Kardeşim sen diğer olarak sorarsan 35 parti seçime giriyor kardeşim 3ünün dışında partiye oy veriyorsa seçmen bunu nasıl belirleyeceğiz. Kamuoyu şirketleri kim daha çok para verirse onların istediklerini yapıyorlar. Ben yıllardır siyasetteyim bana bir kere bile sorulmadı. Kime sorarlar bilmiyorum. İzmir’de 1200 kişi ile insanları etkilemeye çalışıyorsanız algı operasyonundan başka bir şey değildir. Seçmen kararını vermiştir yüzde 80-90 oranında. Siyasi yapıdan dolayı deklare etmekten çekiniyor seçmen. Bu seçimde bu daha rahat ortaya çıktı. Bizim Eskişehir’de belediye başkanımız vardı. Yaptığımız anketlerde yüzde 73 ile kazanıyor. Gidip ankette soramazsın çünkü her şey ortada. Çalmamış çırpmamış halka hizmet etmiş. Böyle bir belediyede çok rahat görevini yapmaya devam ediyor” açıklamasında bulundu.

“CHP üçe bölünmüş durumda”

CHP’de kurultay sonrası yaşanan durumu değerlendiren Aksakal; “CHP en az üçe bölünmüş durumda. Bir tarafta eski genel başkanın ekibi ve destekçileri bir tarafta İmamoğlu’nun bir tarafta da mevcut genel başkanın destekçileri. Bunların ortak paydası parti içinde iktidar ve güç elde etmek ve bu güçle para kazanarak hayatlarını devam ettirmek. Bunun ispatını son zamanlarda medyada görüyoruz. Birbirlerini ihbar ediyorlar ve böyle de bir karakter bozukluğu var. Birlikte iş yapmışlar kameraya almış ve başka bir yere satmış. Böyle bir durumda benim İzmirlim, partilim, Atatürkçüm bu partililerden medet bekliyor. Bu hakikaten izaha muhtaç bir olay ve kendimizi bundan sıyırmamız gerekiyor. Atatürk kimsenin Atatürk’ü değil kimse Atatürk ve din üzerinden siyaset yapmasın. Eğer bu değerleri siyasete malzeme yaparsak her seçim dönemi bir on sene geriye döneriz. O zaman Atatürk’ün çağdaş medeniyetlerine hiç bir zaman ulaşamayız” dedi.

“Bu ipin ucu kaçmıştır”

Sosyal medyada yer alan ve bir ofiste para sayma işleminin yer aldığı görüntülere ilişkin ortaya atılan iddialarla ilgili konuşan Aksakal; “Kimsenin kimseye özel olarak bir eşleştirme gayreti olduğunu düşünmüyorum. Parayı sayanlardan biri İmamoğlu’nun yardımcısı ise kusura bakmasın eşleştirilir. İl başkanın yardımcısıyla il başkanı ise ilintilendirilir. Hayatın olağan akışını uygun bir yaklaşım biçimi. Bir ticari sistemde bir yerden mal aldığı zaman belirli miktardakini elden yapabilir üstünü bankadan yapabilir. Siz yüz milyonlarca liralık bir alışverişi bir avukatın bürosunda 7-8 kişi paraları sayarak bir şey yapıyorsunuz. Paraların geldiği yerler başka başka görüntülerden öyle anlaşılıyor. Bir parti il binası alabilir mi? Alabilir tabi ki. Bunlar siyasi parti yasasının uygun gördüğü alışveriş biçimi. Ama bunların hiç birisini gizli kameralar altında yapmaz. Bu ipin ucu kaçmıştır artık. Bundan sonra ne çıkacağını ben de merak ediyorum” diye konuştu.

“Atatürk’ün partisinde bu olur mu?”

CHP’li vekilin odasında unutulduğu iddia edilen 250 bin dolar olayı ile ilgili de konuşan Aksakal; “15 gün önce CHP milletvekili odasında market poşeti içinde unutulmuş 250 bin dolar. Bakar mısınız? 250 bin dolar bir milletvekilinin odasında nasıl unutulur, nasıl bulunur ve orada ne iş vardır? Meclis’te genel sekreterlik bir soruşturma başlattı. Demek ki gerçek bir olay var ortada. O odanın sahibi ve milletvekili o işi üzerinden atmaya çalışıyor. Önce Seyit Torun ismi geçti, Ulaş Kara ismi geçti. Sonrası Veli Ağbaba iddiası var. Bizim nezdimizde bir iddia. Böyle bir olayın konuşulması bizim için bir utanç. Atatürk’ün partisinde bu ilişkiler olur mu, dürüst dediğiniz partinin içinde bu olur mu ?” diye sordu. 

“Çantayla göndereceksin demişler!”

Bizzat duyduğum bir olayı da anlatmak isterin diyen Aksakal; “2009 seçiminde bizden biri seçilmişti bir beldeden. Kemal Kılıçdaroğlu seçilince bu arkadaşımız ve onun yakınındaki inanç grubundaki insanlar CHP’ye geçtiler. 2014 de yeniden aday olmak için partisine gittiğinde 5 milyon istemişler. Nerden bulacağım demiş. Bir lira aşağısı olmaz verirsen aday sensin yoksa başkasını göstereceğiz demişler. İban gönderin veriyim demiş onlar da ne ibanı çantayla göndereceksin demiş. Arkadaşımız şöyle anlattı, beldeme döndüm neyim varsa sattık 3 milyonu geçemiyoruz ve aday olamadım dedi bana. Yani CHP’de bu olaylar ilk defa olmuyor, her dönem oluyor. Genel merkez iktidarını elinde tutmasının ana sebebi bu. Adayların kayıt dışı bağışını alabilmek seçilen yerlerde de siyasi yaşantılarını maddi olarak değerlendirebilmek. Bunun kararını verecek olan İzmir seçmenidir ve diğer seçmenlerimizdir” dedi.

“CHP’nin Türkiye’ye verecek bir şeyi kalmamıştır”

Aksakal; “AK Parti’den kurtulma gibi bir amacı besleyecek bir seçim değil bu. Sizi Ak Parti’den kurtaracak olan partiyi seçeceksiniz bu seçimde. Bülent Ecevit DSP’yi kurduğunda söyledi; CHP’nin Türkiye’ye verecek bir şeyi kalmamıştır, kapatılmalıdır deyip DSP’yi kurdu. DSP kurulduktan sonra CHP yeniden açılmıştır. Bu bir gerçek. Bunu herkesin görmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.

“Cumhurbaşkanı’nın siyaseti bırakacağını düşünmüyorum”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bu benim son seçimim’ sözlerini değerlendiren Aksakal; “Sayın Cumhurbaşkanı’nın siyaseti bırakacağına ihtimal vermiyorum. Yani siyaseti bırakmakla siyasi görevi deruhte etmek ayrı ayrı şeyler. Birçok insan siyaseti evinden de yönlendirebilir. Erdoğan, Türkiye siyasetinde çok önemi görevleri çok uzun süre yapmış bir devlet adamı. Bu görevleri fiilen olmasa bile kendi partisine o desteği verecektir. O yüzden siyaseti bırakacağını düşünmek saf dillilik olur.  Ama Cumhurbaşkanlığı’nı bırakmak, anayasada diyor ki en çok iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilir. Eğer TBMM Cumhurbaşkanı’nın görev süresi dolmadan seçimlerin öne alınması gibi bir karar verirse, çünkü anayasaya göre o da karar verebiliyor. O zaman seçime girilir. Ancak Cumhurbaşkanı seçim kararı verirse ikinci dönemden sonra kendisi aday olamıyor ama meclis karar verirse olabilir. Bu anayasal bir hüküm. Biz zamanında bağırdık doğru değil diye. Sonsuza kadar bu anayasa ile mecliste de gücünüz varsa aday olabilirsiniz. Bu seçimler bir beka meselesi seçimi değildir dolayısıyla biz kendi adayımızı çıkartacağız YRP ile AK Parti seçmeni birbiri ile örtüşüyor. Bu söylem bu cenaha yönelik bir söylem olabilir” dedi.

“Önemsenecek bir beyanat değil”

Aksakal, Akşener’in ‘Kazanamazsam evime dönerim’ sözleri için ise; “Akşener’in söylediklerini affınıza sığınarak şöyle yorumlayayım. Onun öngördüğü hiçbir konu karşılık görmemiştir. Bu söylediklerinin de ciddi öngörü olduğunu düşünmüyorum. 6’lı masanın kurulumundan bitimine kadar birçok konuda savrularak siyaset yaptığını hepimiz yakından biliyoruz. O yüzden çok fazla önemsenecek bir beyanat değil” dedi.

“Bundan sonra CHP’den fayda gelmez”

‘Yerel seçimden sonra CHP kurultaya gider mi?’ sorusunu da yanıtlayan Aksakal; “Konuyu bireyselleştirmek istemem ama bu CHP yapısından bundan sonra bir fayda gelmez. İster Kemal Kılıçdaroğlu gelsin, ister İmamoğlu üstüne gitsin, ister Özgür Özel devam etsin… Kadro aynı zihniyet aynı sadece isimler değişmiş ama zihniyet ruh yapısı değişmemiş. Bu yüzden kişilerin değişmesi CHP’nin niteliğini ortadan kaldırmaz değerlendirmeye tabi tutulacak bir husus değil bizim için” dedi.

“Hırsızlıkla, yolsuzlukla işimiz yok”

Aksakal; “Siyaset olması gereken zemine oturtulacak ise DSP’nin büyütülmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Bu halkımızın elinde. Bizim hırsızlık, yolsuzluk, vatana hıyanetimiz ya da emperyalistlerde işimiz yok. Tamamen yerli ve milli DSP politikaları hayata geçirmek için Ecevit’in talebeleri Atatürk’ün evlatları olarak görevinizim başındayız. 31 Mart’ta DSP’ye destek istiyoruz. İnşallah bu seçimler hayırlı sonuçlara vesile olur” dedi.

Kaynak: Haber Merkezi