Son Mühür TV’de yayınlanan Hasan Tahsin Kocabaş ile Gündem Yorum programının bu haftaki konuğu Eğitim-İş İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Ahmet Cangı oldu. Ahmet Cangı, eğitim sistemindeki eksikliklerden bahsederken sendikalaşmanın da önemine vurgu yaptı.
Eğitim-İş İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Ahmet Cangı, kitapların ücretsiz dağıtılmasını politik olarak değerlendirdi. Bununla birlikte ALO 147 hattının eğitimcileri itibarsızlaştırdığını ifade ederken şu ifadeleri kullandı:
Zaten olmayan itibarımız bununla birlikte ayaklar altına alınmaya başladı
ALO 147 şikayet hattını koydular öğrenciler için. Bakan dedi ki, ‘Öğretmeninizden şikayetiniz varsa ALO 147 diyeceksiniz, biz öğretmenin defterini düreceğiz.’ Zaten olmayan itibarımız bununla birlikte ayaklar altına alınmaya başladı.
Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ‘Ben bunu kaldırıyorum’ dedi. Millet devrim oluyor zannetti. Şimdi de öğretmen CİMER ile ilgileniyor. Sistem bir de öyle hızlı işliyor ki, sana hiç süre de vermiyor ve hemen 'Neden böyle yaptın ?’ diyor.
‘Öğretmen her gün şiddete uğruyor’
Sonuç olarak siz kendinizi aklamak için mücadele veriyorsunuz ama size iftira attığıyla kalıyor. Öğretmen her gün şiddete uğruyor.’
‘Bugün bizi yönettiğini söyleyen amirlerimiz tarafsız değiller’
Ahmet Cangı, eğitimde belirli yöneticilerin tarafsız olmadığını dile getirirken şu ifadeleri kullandı:
‘Bugün bizi yönettiğini söyleyen amirlerimiz tarafsız değiller. 2 yıl önce Mustafa İslamoğlu Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Müdürü’ydü. O zaman Bornova'da bizim ilçe milli eğitim müdürümüz vardı. Tamamen sistemi destekleyen Eğitim-Birsen'in yalakalığını yapan bir müdürdü. Sonra Mustafa İslamoğlu Bornova’yı düzeltmeye geldi. Şaşalı bir şekilde geldi, biz de hayırlı olsuna gittik. ‘Hep tarafsız kalacağım, sendika bizi ilgilendirmiyor yeter ki çocuklarımız iyi eğitim görsün’ dedi. Sayın İslamoğlu tarafsız değilsin, insanları sendikasına göre ayırıyorsun
Biz sendikal mücadeleyi de emeği de kenara koyduk. Asli görevimiz alın terini, sınıf mücadelesini savunmak ama bir yandan da geleceğimiz yok ediliyor.
Öğretmenlik ticaret işi mi ?
Ahmet Cangı öğretmenliğin artık ticari bir iş olduğunu söyledi ve ekledi: ‘Biz köy enstitülerini bitiren öğretmenlerden eğitim aldık. Biz tamamen öğretmen olarak yetiştik. Sonra garip garip atamalar olmaya başladı. Hiç alakası olmayan insanı öğretmen yaptık. Her binaya eğitim fakültesi koyduk. Şimdi 1 milyonun üzerinde atanamayan öğretmen var.
‘Mülakat, liyakat değil, torpil’
Mülakatı niye kaldırmıyorlar ? Mülakat, liyakat değil, torpil maalesef. Ziya Selçuk şöyle bir şey söyledi: ‘Yazılı sınavdan ne alıyorsan mülakattan da onu vereceğiz. Bu sayede bizim üyelerimizde şu anda müdür, müdür yardımcısı olabiliyor.’
‘Türkiye Yüzyılı kimin sloganıydı ?’
Bir modern çağdaş giyimli bir öğretmen göremiyorsunuz. Algıda seçicilik buradan başlıyor zaten. 22 yıllık AK Parti iktidarında 5. Eğitim formu bu. Bakanımız Türkiye Yüzyılı maarif modelini sunacakmış. Neden eğitim modeli değil ? Türkiye yüzyılı kimin sloganıydı, siyasi partinin sloganı. Bunun üzerine inşa edilmeye çalışılan bir eğitim modeli var. Bakanımız bunu yıllardır çalışıyoruz diyor. Biz eğitimin her paydaşından görüş aldık diyor. Biz eğitimcilerin, STK’ların hiç haberi yok.
Yeni müfredatın içinde Atatürk, Cumhuriyet, yurttaşlık bilinci yok
1 hafta içinde değerlendirin diyor STK ve eğitimcilere. Peki değerlendirince sonuç değişecek mi ? Yeni müfredatın içinde Atatürk, Cumhuriyet, yurttaşlık bilinci yok. Hani paranın sahte olup olmadığını ışığa tutunca Atatürk fotoğrafının olup olmamasıyla anlarsınız ya bu eğitim modeli sahtedir diyoruz biz de.
‘Bilime ilim, evrime ve gelişime tekamül denmiş’
Metinde bilime ilim, evrime ve gelişime tekamül denmiş. Bilimselliği sadeleştirmişler. Yüzde 35 sadeleştirdik diyor ya bakan, buradan şunu diyor aslında biz bu eğitim programının içinden bilimi, düşünmeyi attık. Bu ülkenin geleceği önemli değil mi ? Birazcık buralara da parmak basmaları gerekmiyor mu ? Bugün biz ülkede tek adamla Özgür Özel görüşecek mi diye tartışıyoruz.
'Ara insan yetiştiremiyoruz'
Ne zaman meslek lisesi memleket liseleri dedik, memleketi bitirdik biz. Amaç neydi biliyor musunuz ? 1988'de göreve başladığımda 3308 sayılı çıraklık ve meslek eğitim kanunu vardı. Bugün içini tamamen boşaltıldı. Bugün iş verene ucuz iş gücü sağlayan, doldır boşalt yaptığımız çocuk sömürüsüne döndürdük. Devlette bunu maaşını ödüyor ve ara insan yetiştiremiyoruz.
Eğitim-İş İzmir
İzmir’de yetkili şubeyiz. 7 şubemiz var. Bornova Kemalpaşa 2 nolu şubeyiz. 14500 üyesi bulunan, geçen yıl emek sömürücülerinden yetkiyi almış bir örgütüz. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlıyız. Şu anda İzmir’de 20 binin üzerinde güce sahip bir konfederasyonuz.
Birleşik emekli sendikamız kuruldu, şu anda Türkiye’de 5-6 ilde şube haline geldi. Toplu sözleşmeye oturacağız diye oturan bir sendika.
1 mayısta Gündoğdu da olacağız. Biraz önce 20 bin kişilik konfederasyondan bahsederken, yıllardır Türkiye’de birlik olamama sıkıntımız var. İzmir’de bir tekel oluşmuş, DİSK, KESK, TUMOP, Tabipler Birliği. Bunlar 1 Mayıslarda tertip komitesini kendi içlerinden koruyorlar hemen hadi gelin diye. Birlik olma zamanı ayrışma zamanı değil. Biz bunun mücadelesini yıllardır veriyoruz.
'Emek mücadelesinin önünde başka şeyleri koyarsanız, bölünürsünüz'
Emek mücadelesinin önünde başka şeyleri koyarsanız, bölünürsünüz. Sonra da siz bizi böldünüz dersiniz. Biz sizi bölmedik biz Türkiye’nin en devrimci sendikasıyız, sarı sendikaları saymıyoruz biz. 1 haziranda şube başkanlığı yöneticiliğimi tamamlıyorum. Bizde sendikacılık bir meslek değil. Asıl mesleğimiz öğretmenlik, mücadelemiz bitecek mi bitmeyecek.