SON MÜHÜR/OSMAN GÜNDEN- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, 31 Aralık 2024'te Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı ile bir protokol imzaladı. Protokole göre Ülkü Ocakları, daha çok yetişkinlere yönelik sunulan ve halk eğitim kursları olarak bilinen yaygın eğitim kapsamında "genel, mesleki ve teknik kurslar" düzenleyebilecek.
ÜLKÜ OCAKLARI GENEL BAŞKANI DUYURMUŞTU
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım X hesabından yaptığı paylaşımda, "Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile imzaladığımız protokol ile Türk gençliğine ve milletimize daha güçlü bir şekilde katkı sunmayı hedefliyoruz" dedi.
YETKİ AŞILDI, HUKUK ÇİĞNENDİ!
Milli Eğitim Bakanlığı'nın anayasayı ve hukuku çiğnediğini vurgulayan Eğitim-İş İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Barış Düdü açıklamasında, "Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri maalesef ki yetkilerini aşmış ve hukuku çiğnemişlerdir. Bu yapılan protokoller anayasaya aykırı. Çünkü anayasanın eşitlik ilkesi vardır. Anayasanın eşitlik ilkesinde tüm bunlar düzenlenmiş vaziyettedir. Anayasanın ikinci maddesi olarak hukuk devleti ilkesi vardır. Eşitlik ilkesinde kamu hizmetlerinin tarafsız ve ayrımcılıktan uzak bir şekilde sunulmasını zorunlu kılar. Ancak bildiğimiz gibi Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Milliyetçi Hareket Partisi'yle organik bağının bulunduğu ideolojik bir kuruluş. Bu sebeple bu vakıfla yapılan protokol eğitimin temel niteliği olan tarafsızlık ilkesini yok saymaktadır" ifadelerine yer verdi.
HÜDAPAR'A YAKIN VAKIF İLE PROTOKOL İMZALANMIŞTI
Eğitimin siyasetin arka bahçesi haline gelmemesi gerektiğini vurgulayan Barış Düdü, " Bakanlık yine Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü üzerinden geçtiğimiz Aralık ayında HÜDA PAR dediğimiz parti ile organik yine bağı olan Peygamber Sevdalıları vakfı ile de bir anlaşma yapmıştır. Önceki aylarda da yine birçok cemaat ve tarikata yakınlığı ve bağlılığı olan Ensar Vakfı, TÜGVA, Hayrat Vakfı gibi vakıflarla ve sürekli protokoller imzalamaktadır. Bu Milli Eğitim Bakanlığı'nın anayasayı ve hukuku çiğnediğinin en bariz özelliğidir. Kendi yetkilerini de aşmaktadır. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığının işleyişini düzenleyen Milli Eğitim Temel Kanunu da açıkça ihlal edilmektedir. Milli Eğitim Temel kanununun dördüncü maddesi 'eğitimde hiçbir kişiye zümreye ya da topluluğa ayrıcalık tanınamayacağı' şeklinde düzenlenmiştir. Ancak buradan cemaat ve vakıflara yine Milliyetçi Hareket Partisi'nin organik bağı olan Ülkü Ocakları'na ideolojik bir yapı olarak ayrımcılık tanınmasına sebep olmaktadır" ifadelerini kullandı.
KANUNLAR İHLAL EDİLDİ
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in ve AK parti iktidarının eğitimi siyasallaştırmayı hedeflediğini ileri süren Barış Düdü, "Yusuf Tekin ya da AKP iktidarı Yusuf Tekin'in eliyle de eğitimi siyasallaştırma yönünde bir çalışma sürdürmektedir. Siyasi iktidarın eğitimi bir kamu hizmeti olmaktan çıkartarak siyasallaştırılmış bir yapıya büründürme çabasını açıkça görmekteyiz. Böylelikle eğitimin tarafsızlık ilkesi yok edilmekle birlikte aynı zamanda cemaat ve tarikatlarla yapılan protokollerle de laiklik ilkesi yok sayılmakta. Hem yönetmeliklere hem de anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Yani anayasal kanunlar ihlal edilmektedir" dedi.
SİNAN ATEŞ'İ HATIRLATTI
Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş'i hatırlatan Düdü, "Ülkü Ocakları noktasında belki yeterince tepki gösterilmemiş olabilir. Çünkü insanların son dönemdeki gelişmeleri ya da tarihsel gelişmeleri incelediğinde buralardaki tutumlardan çekinceleri de var. Tehdit almaktan da korkuyor olabilir insanlar. Hala devam eden Ülkü Ocakları eski Başkanının cinayet davası var. Dolayısıyla bir çekince de olabilir" diye konuştu.
ASIL GÜNDEM EKONOMİ...
İmzalanan protokollerle hedefin gündem değiştirmek olduğunu ileri süren Barış Düdü, "Ancak asıl gerekçenin ben ülkede çok yükselmiş olan ekonomik sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Gerçekten insanlar son aylarda özellikle ocak ayının girmesiyle birlikte ortaya çıkan zamlardan dolayı çok büyük bir geçim derdinin içerisine düşmüş vaziyette. Türk halkı bu tür oyalayıcı gündemlerle değil aslında daha çok ekonomik gündemle ilerlemesini talep ediyor. Ülkenin yüzde altmışının geliri açlık sınırının altında kalmış durumda. Ana muhalefet partisinin gündemi de belki ekonomik noktada ilerlemektedir. Yeteri kadar tepki verilmediğini ben de düşünüyorum" ifadelerine yer verdi.
EĞİTİM SİYASALLAŞTI!
Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise açıklamasında, "Son beş yıldan beri Bakan Yusuf Tekin'in gelmesiyle beraber Milli Eğitim faaliyetleri ideolojik bir angajmanla, yukarıdan aşağı yapılandırılmaya çalışılıyor. Bu ülkede yirmi milyon tane öğrenci yaşıyor. Bunların velileriyle beraber çok ciddi bir rakam, ülkenin yarısından fazlası eğitim öğretim hayatının içerisinde. Ancak ülkeyi yönetenler, milli eğitimi yönetenler meclis kürsüsünden tarikatları, cemaatleri, bir sivil toplum kuruluşu olarak görebiliyorlar, onlarla protokoller imzalayıp iş birlikleri yapabiliyorlar. Bu durumu açıktan savunabilir hale gelmişler. Bunu çok büyük bir problem olarak görüyoruz. Bu ülkede anayasa güvencesiyle eğitim hayatı güvence altına alınmış. Herkese eşit noktada profesyonel ve akademik bir eğitim verilmesi gerekiyor. Bilimsel bir eğitim verilmesi gerekiyor. Bu ideolojik angajmanına birilerine yakın duran topluluklara okulların açılması, okullardaki iç barışı bozacak bir şeydir. Bunu daha önce tarikatlarla, cemaatler üzerinden yapıyorlardı. Şimdi de son protokolle Ülkü Ocakları dernekleriyle bir protokol imzaladılar. Bu durum bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değil. Ülkede bir karışıklık yaratmak ve ortadan ikiye bölebilir. Eğitim hayatının siyasallaşması gibi bir tablo ortaya çıkabilir. ÇEDES uygulamasıyla bunu görmüştük. ÇEDES dini eğitim üzerinden okullar imamların sokulması meselesiydi. Şimdi Ülkü Ocaklarıyla protokol imzaladı. Aslında ne yapmaya çalıştıklarını bence kendileri bile bilmiyorlar" diye konuştu.
SİLAHLI ÇETE VURGUSU...
Ülkü Ocaklarının 'silahlı kavga, çete' yapılanmasına dikkat çeken Necati Kalafat, "Milli Eğitim devlet güvencesiyle eğitim verme durumunda. Başka bir tartışmaya yol açacak bir işin içine girmelerinin arkasında kendi o 'milliyetçi, muhafazakar' nesiller yetiştirme hedefi var. Maarif yüzyılı modelinin amacı da zaten bu. Gençlerin, çocukların kendilerine yakın çerçeve ile eğitim görmesini istiyorlar. Görmedikleri şey şu, o işler o kadar kolay olmuyor. Bir şey yaparsanız bunun tepkileri ve sonuçları da olur. Ülkücü ve dindar bir nesil yetiştirmek istiyorsanız bunun yöntemi Ülkü Ocaklarını okula sokmak değil. Son yirmi yıldır din kültürü öğretmeni kalmadı, hepsi idareci oldu. Bu protokol milliyetçi bir nesil yetiştirmelerine yol açmaz. Hatta içinde böyle özünde milliyetçi gençleri de onlardan uzaklaştırır. Sonuçta ne olduğunu hepimizin tahmin ettiği bir dernekten bahsediyoruz. Bu ülkede 40 yıldır bir ideolojinin arkasında ve çoğu zaman silahlı kavgalarda, çete işlerinde hep nedense Ülkü Ocakları işaretlerini yapan unsurları görüyoruz. Dolayısıyla okullarla doğrudan ilişkiye girmeleri doğru değil. Hiçbir sivil toplum demokratik kitle örgütünün okulla doğrudan ilişki kurmasını doğru bulmazken Ülkü Ocakları'nı hiç bulmuyoruz" ifadelerini kullandı.
KOLOMBİYA BENZETMESİ...
İzmir'in madde kullanım konusunda zirvede olduğunu dile getirerek sözlerine devam eden Necati Kalafat, "Türkiye'nin en yüksek madde kullanılan kentlerinden bir tanesi haline gelmiş durumda. Kendilerini Ülkücü diye tanıtan bir sürü mafya babası, reisi, 'vatanımızın, milletimizi severiz' diye başlayan arkadaşların çoğu ülkücü kökenli olduğunu biliyoruz. Yeni bir madde bağımlılığı mali düzeninde bir tür Kolombiya yapma yolunda çeteler mi yetiştirmeye diye düşünüyoruz" ifadelerine yer verdi.
O SİLAH KENDİLERİNİ VURUR!
MEB Bakanı Yusuf Tekin'e çağrıda bulunan Kalafat, "Bunun arkasında da yatan zihniyetin Yusuf Tekin'in sembol ettiği bir düşünce olduğunu düşünüyoruz. Yusuf Tekin geldiği günden beri bu işleri yapıyordu. Bakanlık yetkisini verdiğinde elbette ki bunları yapmaya devam edecek. Yarın daha da kötüleri gelebilir. Yoksul çocukları bir çeteye bağladığınızda size biat etmezler. O silah dönüp kendilerini vurur sonra. Birilerinin bunu hatırlatmasına ihtiyacı var" dedi.