İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Yıldız, İzmir Körfezi'nde yaşanan kirlilik ve çevre felaketi karşısında belediye yönetiminin sessizliğini vurguladı. Gezi olaylarına atıfta bulunan Yıldız; “O gün ağaç hassasiyeti gösteren siyasiler, bugün körfezde balıklar ölüyor, ama sesiniz çıkmıyor" ifadeleriyle durumu sert bir dille kınadı.

“Genel tartışmalar yerine kent sorunları konuşulmalı”

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde Gezi Olaylarının gündeme gelmesinin ardından yaşanan tartışmalara ilişkin konuşan Yıldız, meclisteki konuşmalarda İzmir’e odaklanılması gerektiğini vurgularken, genel ve soyut konulara sıkça başvurulmasını eleştirdi. Yıldız; “"İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin görevi nedir? Kent sorunlarının görüşüldüğü, konuşulduğu, çözümlerinin tartışıldığı resmi bir meclis. Burada İzmir konuşmanız gerekirken onlar genelde genel konuşmayı çok severler. O klasik hastalık bu dönemde devam ediyor. Yani bizim arkadaşlarımızın eleştirilerine cevap veremedikleri için orada maalesef genele girdiler. Çünkü genel üzerinden konuşmaya çok seviyorlar" dedi. Yıldız, mecliste muhalefetin eleştirilerine AK Parti grubunun nezaketli bir şekilde yanıt verdiğini belirtirken, muhalefet tarafından gerilim yaratılmak istendiğini öne sürdü.  Yıldız, uzun yıllardır siyasetin içinde olduğunu, siyasi kariyerine AK Parti'nin gençlik kollarında başladığını ve siyaseti her zaman yapıcı bir çerçevede sürdürdüğünü söyledi. Yıldız; "Ancak Sayın Eşki’nin konuyu orada kesmeyip tweetle topa girmesi ve olayı manipüle etmeye kalkmasına karşılık bizim de verdiğimiz bir tepkidir. Şahsımla ilgili polemikleri, meclis dışına taşımayı seven biri değilim ama taşımaktan da hiçbir zaman çekinmem" dedi. Siyasetin kent sorunları üzerinden yapılması gerektiğine inandığını vurgulayan Yıldız; "Büyükşehir Belediye Başkanı olmak istiyorsanız ilk önce maalesef beş yıl Bornova’daki görevinizi tamamlayın ve asli işinize dönün. Belediye başkanının asli görevi, yaşadığı kentin yollarını, altyapısını düzgün yapmaktır. Orada yaşayan vatandaşların hayatını her yağan yağmurda bir çileye dönen kent fotoğrafı vermektense sorunsuz bir hale getirmektir. Biz de kendisini asli göreve davet ettik. O da zaten ‘ben bu polemiklerden çekiliyorum göreve dönüyorum’  tarzına benzer bir tweet atarak asli işlerine döndü” dedi.

Whatsapp Image 2024 10 07 At 17.29.26 (1)

“Kimsenin meclisi oyalama lüksü yok”

Konak Belediyesi Meclisi’nin ilk oturumunda CHP’li meclis üyelerinin Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu’yu protesto etmesi ve meclise katılmaması ile ilgili konuşan Yıldız, “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir meclis üyesi olarak, bu durum benim görev alanım içerisinde değil. Ancak siz bu konuyu, tüm İzmirlilerin oylarıyla seçilmiş bir belediye meclisine taşırsanız ve orada bir eyleme dönüştürürseniz, bu eylemi de dışarıda açıklarsanız, bu artık ister istemez benim de meselem haline geliyor. Şimdi siz meclise gelmiyorsunuz. O gün AK Parti grubu ‘meclise girmiyorum’ dese, meclis toplanamayacak çünkü yeter sayınız yok. Divanı oluşturan üç meclis üyesinin ikisi Cumhuriyet Halk Partisi’nden, biri bizden. Onlar da gelmediler. Yedek üyeleri bile gelmedi. Yani siz, divan oluşmazsa meclise başlayamazsınız. AK Parti yedek üyesini vererek meclis divanını oluşturdu. Şimdi böyle bir tablo var. Bu tabloyu tartışmayacak mıyız? Bu tabloyu tartışacağız. Şimdi bu tablonun kamuoyunda liderliğini üstlenen arkadaşlar açıklamalarını yaptı. ‘Ben böyle dedim, böyle demedim’ diye ifadeler çıkıyor. Yani net olun, çekinmeyin. Gelmediniz, eylem koydunuz; arkasında durun. Bu arkadaşlar, bakınız, biz Nisan ayı meclisinde bir konuşma yaptık. Genç bir kardeşim Emrah Bey, görevden alınmaların yöntemlerini eleştirmişti. Ben de faaliyet raporuna eleştiri getirmiştim. Şimdi o gün biz bu eleştiriyi yaptığımızda, bugün on beş kişi içerisinde yer alan arkadaşlardan bir tanesi kalktı, kayıtlarda var, ‘Biz başkanımızın arkasındayız. Yönetim tarzı onundur, istediğini getirir, istediğini çalıştırır’ dedi. Kayıtlarda da var. Altı ay boyunca başkanın arkasında olduğunu iddia eden arkadaşlar, geçtiğimiz pazartesi meclisine katılmayıp bir de açıkladıkları gerekçelere baktığınızda; Konak’ın sürekli göç veren, her yıl bir ilçenin yüzde 85’inden fazlasının kaçak yapı ve kentsel dönüşüm bekleyen, altyapı ve üstyapı sorunları olan, her yağmurda problemler yaşayan, körfez kokusunu en ağır hisseden ve ekonomik koşulları en ağır yaşayan bir ilçenin sorunlarını tartışmamız gereken bir meclis. Ancak ‘Beni dinlemediler, beni dikkate almadılar, ben gelmiyorum, sevmedim, oynamıyorum’ gibi söylemlerle kimsenin meclisi oyalama gibi bir lüksü olamaz” dedi.

İzmir Körfezi’ndeki kirlilik…

Yıldız, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin, kötü yönetim ve altyapı eksikliklerinin bir sonucu olduğunu belirtti. Yıldız, Körfezdeki kirliliğin, karasal yani evsel atıklardan kaynaklandığını ve bu sorunun çözümünde birinci derece sorumlu olanın Büyükşehir Belediyesi olduğunu ifade etti. Yıldız; “1960 yılında başlayan büyük kanal projesi, Narlıdere’deki atıkları 64 kilometre uzunluğunda bir kanal aracılığıyla Çiğli’deki arıtma tesisine yönlendirmeyi amaçlıyordu. Ancak, yıllar süren inşaat süreçlerinden sonra bu tesisin kapasitesi, şehrin günlük yükünü karşılamaktan uzak kaldı. Mevcut sistem, yağmur suyu ve kanalizasyon suyunu birleşik hatlardan taşıyor ve bu da kapasite aşımına neden oluyor. Sonuç olarak, atıklar yeterince arıtılmadan denize deşarj ediliyor ve bu da kirliliğe yol açıyor” diye konuştu. 

"Çiğli Arıtma Tesisi’nde standartlar karşılanmıyor"

Yıldız, İzmir’in çevre sorunlarına çözüm üretilmediğini, aksine sürecin giderek daha büyük bir sorun haline geldiğini savundu. İzmir Körfezi'nde biriken atık miktarının ciddi boyutlara ulaştığını vurgulayan Yıldız;  "Hocalar söylediler, körfezde 50 milyon metreküp atık var. Başkan Cemil Tugay, 1 yılda 1 milyon metreküp çamur alacağım diyor. Bu yöntemle dipteki çamur 25 yılda temizlenmez. Şimdi siz her şey çok normalmiş, her şey yerli yerindeymiş gibi böyle bir takvim açıklarsınız; 50 milyon metreküp atığı bu hızla temizleyemezsiniz. Biz bunu soruyoruz ama inanın bana tek cevap veren yok" dedi. İzmir’in geleceği konusunda endişeli olduğunu dile getiren Yıldız; "O stratejik plana baktığımda İzmir'in geleceğiyle ilgili muazzam bir korku ve kaygı içerisindeyim. Hiçbir konuya çözüm koymamışlar maalesef" diye konuştu. Çiğli Arıtma Tesisi’ne değinen Yıldız; "Bizim Çiğli Arıtma Tesisimiz 2019 yılında süresini doldurmuş, o günden bugüne kadar maalesef çevre belgesi yok. Çünkü standartları tamamlayamamış, o bahsettiğim ölçüm cihazı kapalı. Bununla ilgili defaaten ceza yemiş. İyileştir baskısı, iyileştir yazıları yazılmış, uyarılar yapılmış. Hatırlarsınız, iki yıl önce il başkanımızı kapıdan içeri almadılar. Şimdi bunun sorumlusu kim? Tabii ki sizsiniz. Yetki sizi. Destek olarak bugün çevre belgesi olsa devlet, tükettiği enerjinin yüzde 50’sine teşvik veriyor. Kaybettiği yıllık teşvik ne kadar biliyor musunuz? 102 milyon lira. Her yıl devletten alacağı 102 milyon lira teşviki alamıyor" diye konuştu. 

"Manşet belediyeciliği değil, eylem bekliyoruz"

İzmir Körfezi'nde yaşanan çevre sorunları ve belediye yönetimine yönelik eleştirilerde bulundu. İzmir'de sürdürülen yönetimin çevreyi göz ardı ettiğini ve kentte büyük bir çevre felaketinin yaşandığını belirten Yıldız; "O gün mecliste de tartıştığımız Gezi Olayları meselesinde, olayların başlangıcı bir ağaç hassasiyeti ile başladı, ama sonrasında vandalizme döndüğü gerçeğini kimse inkar edemez. O gün ağaç hassasiyeti gösteren siyasiler, bugün körfezde balıklar ölüyor, ama açıklama yapmıyorsunuz. Körfezimiz kirlenmiş, bitmiş, kokudan duramıyoruz, oksijen yok. Nerede çevreciliğimiz? Maalesef beş yıldır bu kentte sürdürülen yönetim beceriksizliğinin sonucu oluşmuş bir tabloyla karşı karşıyayız. Ama şöyle bir inkar anlayışları var, ‘bu bizim dönem değil’ diyorlar" dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un İzmir’e geldiği dönemde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve bazı ilçe belediye başkanlarının katılmadığını vurgulayan Yıldız, "Murat Kurum şehrimize geldi, toplantı yaptı. Cemil Bey ve birçok ilçe belediye başkanı yoktu. Cemil Bey’in Dünya Sağlık Örgütü ile olan toplantısı bu kentte felaket varken daha mı önemliydi? Sayın Bakanımız zaten İzmir meselelerine ne kadar sahip çıktığını bu kent iyi bilir. Tunç Bey de iyi bilir" dedi. Yıldız, "6 bin tane konutu bir buçuk yılda inşa ettik. O dönemde orman vasfını kaybetmiş bir alanda konut yapıldığı için dava açmaya kalkıyorlar. Böyle bir rezalet görmedim. Depremde bir tane konut ürettiniz mi? Biz mi görmedik?" diye sordu.  İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sürekli manşet belediyeciliği yaptığını ve somut projeler üretmekten uzak olduğunu savunan Yıldız; "Sadece manşet belediyeciliği yapmaya devam ediyorsunuz. Eylem belediyeciliği değil, söylem belediyeciliği yapıyorsunuz" diye konuştu.

Muhabir: Ayşegül Koç