"Yenidoğan Çetesi", anlaşmalı oldukları özel hastanelere sevk ettikleri bebeklerle ilgilenmeyerek, yalnızca SGK'den ve ailelerden daha fazla para elde etmeye çalışmıştı. Gazeteci Fatih Altaylı, bugünkü köşesinde AK Parti'den bir kaynakla yaptığı görüşmenin ayrıntılarını paylaştı.
''Sağlık bakanı soruşturmayı savsakladı''
Fatih Altaylı'nın yazısı şu şekilde:
“Bu rezaletin patlaması ve benim de YouTube kanalında bu alçaklıkla ilgili ağır eleştiriler yaparak, Avcılar Hastanesi’nin sahibi eski bakan Müezzinoğlu’nu ağır biçimde eleştirmemden sonra dün telefonum çaldı. Arayan iktidarın göbeğinden ve hatta iktidarın zirvesine yakın bir AK Partiliydi” ''Fatih Bey selamlar. Vicdanımın sesini dinleyerek sizi arıyorum. Diyeceksiniz ki bu adam niye beni arıyor da başkasını aramıyor. Sebebi basit, ben bizimkilerin bu rezaleti de örtbas edeceklerini görüyorum. Bunları bizim cenahtan bir gazeteciye anlatsam yazmayacaklarını tam aksine beni partinin, iktidarın tepelerine şikayet edeceklerini biliyorum. O yüzden de bunları size anlatacağım” dedi. “Abi her şey 3. ayın 27’sinde 2023 tarihinde bir vatandaşın 'İstanbul’da özel hastanelerde birtakım olaylar dönüyor’ diyerek araması ile başlıyor. CİMER, bu ihbar üzerine 5. ayın 2’sinde yani hemen hemen bir buçuk ay kadar sonra İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün Özel Hastaneler bölümüne geliyor. Niyeyse iki aya yakın bekletiliyor ihbar. Neyse onu bilemeyiz ama devam edelim. Özel hastaneleri bulundukları ilin İl Sağlık Müdürlükleri denetler. Olağan dışı bir durum olursa Sağlık Bakanlığı haberdar edilir. Bu ihbar gelince İl Sağlık Müdürlüğü’nün Özel Hastaneler Birimi bu yazıyı İstanbul Emniyeti’ne gönderiyor. Ancak bu hâlâ gizleniyor, İl Sağlık Müdürlüğü’nün bu yazıyı ne zaman gönderdiği yapılan açıklamalarda veya paylaşımlarda yok. Evraktan o bölümü kesmişler. Yani hemen mi gönderdiler, geç mı gönderdiler, orada bir görevi ihmal var mı, bir savsaklama ya da gizlemeye çalışma var mı onu da bilmiyoruz. “Burada İl Sağlık Müdürlüğü’nün hemen yapması gereken şu; CİMER’e ciddi bir iddia gelmiş, bu iddia geç de olsa sana ulaşmış ve bilgilendirilmişsin. İl Sağlık Müdürü olarak yapman gereken ne? Tabii ki hemen en azından bir müfettiş görevlendirmek hatta belki bir müfettiş grubu oluşturmak değil mi! Bunu yaptıktan sonra ikinci iş emniyet ile iş birliği yapmak ve gerekiyorsa teknik takip yapılmasını sağlamak olur. Bir bulguya ulaşırsan ilgili hastaneleri hemen kapatmak olur. Ve tüm bunları yaparken bu işten zarara uğrayan bir diğer kurum olan SGK’ye bildirip onların da kendi soruşturmalarını yapmalarını istemek ve SGK’nin bu hastanelere yaptıkları ödemeleri kesmelerini ve yapılmış ödemeleri geri almak için hukuki yollara başvurmalarını sağlamak olur.” Fakat dönemin Sağlık Müdürlüğü bunların hiçbirini yapmıyor, denetim var ama üstünkörü. Müfettiş görevlendirmemiş. Bir rapor yok. SGK’ye bildirim yok. Hatta ifadelere bakın. Bu ihbarlar önceden de vardı diyor Özel Hastaneler Birimi sorumlusu. Ama teftiş yok. Olayı emniyete bildirmekle yetiniyor, onu da ne zaman yaptığını bilmiyoruz çünkü açıklanan evraktan o bölümü sansürlemişler.” “Bunları anlatmamın sebebi bu işin de kapatılıp gitmemesi. Bu vicdansızlığın bilinmesi. Açık söyleyeyim. Bu soruşturmayı doğru düzgün yapmayan, savsaklayan, usulen emniyete bildirmek dışında parmağını kıpırdatmayan ve kendi soruşturmasını başlatmayan, tek bir müfettiş bile görevlendirmeyerek bu işin uzamasına ve belki de yüzlerce bebeğin daha ölmesine bilerek veya bilmeyerek neden olan dönemin İl Sağlık Müdürü’nün bakanlık koltuğuna oturmasını içime sindiremiyorum. Diyeceksiniz ki o oturmasa sen mi oturacaktın. Tabii ben oturmayacaktım ama devletteki kokuşmuşluk böyle birini bakan yaptıracak noktaya gelmişse, böyle bir soruşturma altındaki bir sağlık müdürü bakan yapılabiliyorsa benim vicdanım bunu kabul etmiyor Fatih Bey. Para pul hırsızlık, yolsuzluk anladık da burada bebeklerin hayatı, ailelerinin acısı söz konusu. Ve bunu yapanlar sağlıkçılar. Daha ötesi yok. Bunları da sizden başkası kolay kolay yazmaz.”