Usta Gazeteci Hasan Tahsin Kocabaş İzmir'e, basına ve Türkiye gündemine dair çok önemli açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklamalarla gerçekleri gün yüzüne çıkaran Kocabaş, sözlerine basına yönelik eleştiri yaparak başladı. Kocabaş, basının ve gazeteciliğin geldiği noktaya vurgu yaparak, ''Muhabirsiz medya saçmalığı başladığından bu yana, sayfalarda “kopyala yapıştır” haberciliğine kayıldığından bu yana ne yazık ki gerçekler de ya “gölgeli” ya da örtülü. Eğer bundan 25 yıl önceki “İzmir Basını” olsaydı, bağımsız televizyonları, haber rekabetindeki gazeteleri yaşasaydı, bugün İzmir böyle “yol geçen hanı” mantığında olmaz ve kim olursa olsun İzmir’e “babasının çiftliği” muamelesi çekmez, onu bunu dayatmaz, İzmir’i başka kentlerle mukayese küstahlığına giremezdi.'' ifadelerini kullandı. İzmir basınının geldiği noktaya parmak basarak Cem Bakioğlu'na da çağrıda bulunan Kocabaş, EGE TV'nin neden kapatıldığının ve EGE TV satışa çıktığında İzmir’de bir İzmirsever zenginin neden çıkmadığının anlatılmasını istedi.
Türk milletinden sağlı sollu gerçekler hep gizlenip göz boyanıyor!
Basının gerçekleri net bir şekilde yansıtmadığına değinen Hasan Tahsin Kocabaş, sözlerinin devamında Karaburun ve Mordoğan'da yaşananlara vurgu yaptı. Gazeteci Kocabaş, ''1993-94’lerden beri neredeyse tek gittiğim yer Karaburun ve Mordoğan. Rahmetli Fehim Aytekin’in Karaburun yolu için haykırışlarını İnterStar’da haber yaptığım zamanları hala hatırlarım. Karaburun ve çevresinin o yıllardan sonraki ilginç ve rant kokan değişimlerini hep yazdım, konuştum. Hele 2011 yazında tarihi derinliği olan Yayla Köyü’nün başına gelenler, muhteşem bir miras olan Sazak Köyü’ne reva görülen rant saldırılarını hep duyurmaya çalıştım. Karaburun’da estirilen “Lodos’un” devleti yanına alıp derebeyliğe özendiğini, adeta “Beyazıt Paşa” gibi davrandığını herkes bildi ama “paranın yüzü tatlıydı”. Tıpkı Efem Çukuru’na saplanan o “altın madeni” gibi… '' ifadelerini kullandı.
''Karaburun halkı zulüm çekiyor!''
Karaburun'un yerlilerinin yaşadıklarını bir bir gözler önüne seren Hasan Tahsin Kocabaş, gidişatın hiç de iyi olmadığına vurgu yaptı. Kocabaş, şu ifadeleri kullandı: ''Bu bayram da Karaburun Mordoğan’daydım. Bu kez hiç gitmediğim uçlara gittim. O mükemmel koyları gördüm. Gördüm ama o toprakların yerli sahiplerinin yaşadığı zulümlere de şahit oldum. Bağdan bahçeden umudunu yitiren yerlilerin elinden görgüsüz İstanbul ve İzmir kompradorları arazi topluyormuş. Hele bir “aile” musallat olmuş ki, sağa sola reklam bile vermiş “Karaburun Değişim Bekliyor” mu ne? Garip olan, mevcut yerlilerin de akıllarının çalıştığı, turizme katkı sunmak istemeleri belediyelerin de vekillerin de dikkatini çekmemiş. Son yerel seçimde kaymakam adayla birkaç AKP’li vekil dolaşmış, “imar” vadetmiş,” turizm desteği” vadetmiş. Ama seçimi CHP kazanınca ne olmuş biliyor musunuz? Bazı yerlilere cezalar yağmış 75 bin lira, 95 bin lira. Kızları gibi sevdikleri Karaburun Belediye Başkanı da bir şey yapmıyor, topu hep hükümete atıyormuş. Başkan İlkay Hanım’ı aradım ulaşamadım. Ama işin üzerindeyim. Fakat şöyle toparlayayım, yaşı oldukça ilerlemiş bir yerliden şunu öğrendim. “Oğlum bize bırakmak istemiyorlar, buraları birileri kendilerine ayırdı, günü geldiğinde gelirler, biz de yok paraya verir ya gideriz ya da gömülürüz”!
''Cemil Tugay uyanık, dirençli, merhametli olmalı!''
Karaburun'un yerli sakinlerinin yaşadığı zulüme şahit olduğunu vurgulayan Kocabaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'a çağrıda bulundu. Kocabaş, ''Birileri mevki makam ve menfaat devşirirken, birbirilerine girerken “egemenliğin gerçek sahipleri” bu halde… Kim duya, kim anlaya, kim bir şeyler yapa? İşte bu nedenle Cemil Tugay’ın uyanık, dirayetli, dirençli, basiretli ve merhametli olmasını istiyorum. Zira bu beş yıl çok, çok önemli!'' dedi.