Gazetecilik mesleğinde iz bırakan, yaptığı röportajlarla uluslararası medyada da adından söz ettiren ve Türk basınının en etkili kadın figürlerinden biri olarak kabul edilen Leyla Umar, uzun yıllar boyunca haber dünyasının merkezinde yer almıştı. Onun yaşam öyküsü sadece bir gazetecilik kariyerinden ibaret değildi; aynı zamanda mücadeleyle geçen bir hayatın da portresiydi. Hayatının son dönemlerine kadar üretkenliğinden ve araştırmacı kimliğinden ödün vermeyen deneyimli gazeteci, 88 yaşında yaşamını yitirdi.
Hayatının iz bırakan yılları: Leyla Umar kimdir?
Gazetecilik mesleğine damga vuran ve Türkiye’nin ilk kadın muhabirlerinden biri olarak kabul edilen Leyla Umar, kariyeri boyunca çok sayıda önemli ismin kapısını çalmış, dünya tarihine yön veren figürlerle birebir söyleşiler gerçekleştirmişti. Onun basındaki yolculuğu sadece haber kovalamakla sınırlı kalmadı; yaşamını adadığı gazetecilik, toplumun ve kadının medya içindeki yerini de yeniden tanımlayan bir çaba haline geldi.
1927 yılında Samsun'da dünyaya gelen Leyla Umar, Selanik göçmeni bir baba ve Kudüs’ün son mutasarrıfı olan Mithat Alam’ın torunu olan bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının Zonguldak Kömür Şirketi'nde görev almasıyla birlikte aile önce Zonguldak’a, ardından İstanbul’a taşındı. Umar, ilkokul eğitimini İstanbul’da Nişantaşı Nilüfer Hatun İlkokulu’nda tamamladıktan sonra Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde yatılı olarak yedi yıl eğitim gördü. Ancak eğitim hayatı burada sona ermedi. Daha sonra Arnavutköy Kız Koleji’ne geçiş yapan Umar, burada eğitimini tamamlamadan okuldan ayrıldı.
Henüz genç yaşlarında Amerikan Konsolosluğu’nda görev yapan diplomatlara Türkçe öğretmenliği yaparak çalışma hayatına adım atan Leyla Umar, bu dönemde edindiği yabancı dil bilgisi ve iletişim yetenekleri sayesinde, gazetecilik mesleğinde uluslararası başarıların temelini atmış oldu.
Acılı bir evlilikten yeni bir mesleğe: Gazeteciliğe ilk adım
Leyla Umar'ın kişisel hayatı, tıpkı mesleki hayatı gibi zorluklar ve mücadelelerle örülmüştü. 1950 yılında mühendis Mehmet Ali Ekşigil ile hayatını birleştiren Umar, bu evlilikten bir çocuk sahibi oldu. Ancak evliliği boyunca şiddet gördüğü gerekçesiyle 1955 yılında eşinden ayrıldı. Bu travmatik dönem, onun hayatında yeni bir sayfa açmasına neden oldu.
Bu yeni başlangıç ise onu gazeteciliğe taşıdı. Milliyet Gazetesi’nde Beyoğlu muhabiri olarak göreve başlayan Leyla Umar, kısa sürede yalnızca kadın gazeteci olmasıyla değil, sahadaki etkinliği ve haberlerdeki diliyle de fark yaratmayı başardı. Uzun yıllar boyunca Milliyet’te çalışan Umar, özellikle “Cemiyet Haberleri” köşesiyle dikkat çekti. Bu köşe, dönemin toplum hayatına dair kapsamlı bilgiler sunarken, aynı zamanda Leyla Umar’ın yazı dili ve yaklaşım tarzıyla da öne çıktı.
Sadece Milliyet değil, aynı zamanda Hayat, Akis ve Akbaba gibi dönemin önde gelen dergilerinde de yazıları yayımlandı. Böylece basın camiasında hem kadın gazeteciliğinin temellerini atan isimlerden biri oldu hem de haberin dili, anlatımı ve estetiği konusunda örnek teşkil etti.
Dünya medyasına açılan kapı: Uluslararası kariyeri
1958 yılında gazeteci ve yazar Refik Erduran ile yaptığı ikinci evliliğin ardından Leyla Umar’ın mesleki rotası uluslararası alana kaydı. Önce Londra’da BBC ofisinde çalışmaya başlayan deneyimli gazeteci, daha sonra ABD’ye taşınarak Milliyet Gazetesi’nin Amerika temsilciliği görevini üstlendi. Bu görev sırasında Amerikan medyası ve uluslararası ilişkilerle daha yakın temas kurma şansı bulan Umar, pek çok ünlü siyasetçi ve sanatçıyla birebir röportajlar gerçekleştirme imkanı yakaladı.
1977 yılına gelindiğinde hem Refik Erduran’dan ayrıldı hem de Milliyet’ten emekli oldu. Ancak bu emeklilik, onun gazetecilik serüveninin sona erdiği anlamına gelmiyordu. Tam aksine, bağımsız gazeteci olarak yoluna devam eden Umar, daha özgür ve daha uluslararası bir çizgi izleyerek çalışmalarına devam etti.
Bu dönemde yaptığı röportajlar, GAMMA ve Sipa Press gibi prestijli uluslararası haber ajansları tarafından 42 farklı ülkede yayımlandı. Röportaj yaptığı isimler arasında Fidel Castro, Nelson Mandela, Carlos Menem, Yaser Arafat, Raissa Gorbaçov gibi dünya siyasetinde iz bırakmış liderlerin yanı sıra, Julio Iglesias, Kirk Douglas, Diana Ross, Liza Minelli gibi sanat camiasının önde gelen figürleri de bulunuyordu.
Hayatını adadığı meslekle son nefesine kadar bağını koparmadı
Gazeteci kimliğinin yanı sıra bir kültür elçisi gibi çalışan Leyla Umar, sadece haber yapmadı; aynı zamanda Türkiye’nin dünyaya açılan yüzlerinden biri oldu. Yaşamı boyunca taşıdığı mücadeleci ve idealist duruş, gazeteciliğin yalnızca bir meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunun da göstergesiydi.
88 yaşında hayatını kaybeden Leyla Umar’ın ölümü, gazetecilik camiası ve onu yakından takip eden okuyucular için büyük bir kayıp olarak değerlendirildi. Onun vefatına ilişkin resmi açıklamalarda ölüm nedeni doğrudan belirtilmese de, doğal nedenlerle hayata gözlerini yumduğu ifade edildi.
Leyla Umar hangi gazetelerde ve dergilerde çalıştı?
Leyla Umar, gazetecilik kariyerine Milliyet Gazetesi’nde başladı ve burada uzun yıllar boyunca görev aldı. Özellikle “Cemiyet Haberleri” köşesiyle tanındı. Bunun dışında Hayat, Akis ve Akbaba gibi dönemin etkili dergilerinde de yazıları yayımlandı. Ayrıca Milliyet’in Amerika temsilciliğini de üstlendi.