Son Mühür- Berivan Kaya/ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltındaki ilk ifadesi basına sızdı. 4 saat süren ifadede 120 sayfalık tutanak tutuldu. 

İfadede en dikkat çeken ayrıntılar ise, kod adı kullanan gizli tanıkların iddiaları oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ifadesinde gizli tanıklar Meşe, Doğan ve Çınar’ın iddiaları soruldu.

'Doğrudan temin yolsuzlukları'

Gizli Tanık Meşe’nin 17.03.2025 Tarihinde İstanbul CBS’de alınan ifadesinde; 'Bu sistemin aynısı Spor A.Ş.’de de mevcuttur. Spor A.Ş.’deki sistemin kontrolü tamamen Fatih KELEŞ’tedir. Spor A.Ş. içerisinde düzenlenen organizasyon faaliyetleri vb Spor A.Ş. faaliyetleri için belirlenen tedarikçi firmaya örnek olarak 400000TL sponsorluk bedeli olarak ödeniyor fakat bu firma aynı zamanda aynı işi Spor A.Ş.’den ihale ile aldığı için tedarikçi firma aynı parayı iki defa almış oluyordu. Bu firmalar üzerinden de yine ilgili şahıslara gönderiliyordu. HEYMO isimli firma Paris Evi’nin organizasyonunun finansmanını Spor A.Ş.’den almış olduğu işler üzerinden sağladı. Çevre Koruma Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü içerisinde İlker ASLAN’ın başında bulunduğu Ufuk İNAN (Ekrem İmamoğlu’nun kuzeni), Fatih KELEŞ, Murat ONGUN ve Dursun SUBAŞI tarafından birçok yolsuzluk yapılmaktadır. İhale ve doğrudan temin işlerindeki yolsuzlukları İSTAÇ A.Ş. üzerinden gerçekleştirmekteler…’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Şahsın beyanında geçen hususlar ve iddialar hakkında bildiklerinizi anlatınız" ifadeleri kullanıldı. 

'Bağış kılıfı uyduruldu'

Gizli Tanık Çınar’ın 21.11.2024 Tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında İfadesinde;   “Fatih Keleş; Ekrem İmamoğlu’nun kasalarından biridir. Rüşvet ya da komisyon adı altında paraları toplar. Bunun örneği basına yansıdı. İl Başkanlığı binasının alım sürecinde paraları toplayan kişidir. Toplanın paralar bağış değildir. Bağış kılıfı uydurulmuştur. Hüseyin Köksal’ın da adı bu olayda geçti. Emrah ile yakın olan kişilerdendir. Açık hava reklam işlerin kendisine verildi…” Şeklinde beyanda bulunmuştur.  Şahsın beyanında geçen hususlar ve iddialar hakkında bildiklerinizi anlatınız" ifadeleri yer aldı. 

İmamoğlu ise, " Bu soruyu muhattap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim" dedi. 

'BİMTAŞ ve İPA'ya yapılan finansman delegelere dağıtıldı' iddiası 

Gizli Tanık Meşe’nin İstanbul CBS’de alınan ifadesinde; ‘Görüntülerde yer alan diğer kişilerden Fatih KELEŞ ve Tuncay YILMAZ’ da İmamoğlu’nun para trafiğini sağlayan kişilerdir. Tuncay YILMAZ şirket müdürüdür. Fatih KELEŞ ise eski dönemden itibaren rüşvet ya da komisyon işlerinden paraları toplayan kişidir.  Fatih’i İBB Spor başına getirdi. Bu aslında bir perdelemedir. Tuncay YILMAZ’ ı burada muhasip yaparak kulübe giren ve kulüpten çıkan parayı kontrol atına aldılar Resmi olmayan bir harcama yapılacak, birisi satın alınacaksa ve bunun için bir bütçe oluşturulacaksa bu işleri Tuncay ve Fatih KELEŞ yapar. Ekrem İMAMOĞLU’ nun bu konuda yaptığı toplantılara ikisi de katılır. Murat ONGUN’ da bu toplantılarda yer alır. Ertan YILDIZ iştiraklerden sorumlu danışmandır. Medya ve Kültür A.Ş. dışında verilecek tüm ihaleleri ve bu ihalelerin hangi şirketlerin alacağını belirler. Ertan YILDIZ ihalelerden alınacak komisyonu Fatih KELEŞ ile birlikte belirler. Daha sonra Fatih ve Tuncay bu paraları toplar. CHP kurultayı döneminde bu şekilde toplanan paralar delegelere dağıtıldı. İşin başında ise şuan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah ŞAHAN vardı. İşin finans kaynağının bir kısmı BİMTAŞ üzerinden sağlandı. BİMTAŞ’a İPA (İstanbul Planlama Ajans) finanse ettirildi. Hem Ekrem İMAMOĞLU’ nun Fatih KELEŞ ve Tuncay YILMAZ’ a toplattırdığı paralar, hem de BİMTAŞ’ ın İPA’ ya yaptığı finansman delegelere dağıtıldı. Bu şekilde kurultayda istediği gibi sonuç aldılar…’ şeklinde beyanda bulunmuştur. Şahsın beyanında geçen hususlar ve iddialar hakkında bildiklerinizi anlatınız" ifadeleri yer aldı. 

 İmamoğlu ise, "Bu soruyu muhattap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim" dedi. 

'Ongun gayri resmi işleri yürütür'

Gizli tanık Meşe ifadesinde, Murat Ongun’a ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu. İfade tutanağında, “İstanbul Büyükşehir Belediyesinde konser ve kültürel etkinlikler Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş. üzerinden yapılır. Murat ONGUN Medya A.Ş.’nin başkanıdır. Kültür A.Ş.’nin ise fiilen başkanıdır. Onun bilgisi ve talimatı olmadan bu iki iştirakten hiçbir iş hiçbir ihale birine verilemez. Kendisine en yakın kişi ve aynı zamanda kasası da Emrah BAĞDAT’tır. Belediyede resmi bir görevi bulunmamaktadır ancak Murat ONGUN’un danışmanı olarak bilinir. Kendisinin Akasya Avm’de gayri resmi bir ofisi vardır. Tüm işlerini de bu ofisten yürütürler. Yine Gümüşsuyu’nda Kurt Apartmanı No:5 sayılı adreste de bir ofisi bulunur. Yine bu ofis üzerinden de işlerini yürütür para dağıtımını yaparlar. Bu iki iştirak üzerinden verilecek işleri kendi tanıdıkları kişiler üzerine kurdukları şirketlere verirler. Tüm işleri bir şirkete vermek yerine aç kapa olarak tabir edebileceğimiz bir kısmı Emrah BAĞDATLI’nın çalışanları olan kişiler üzerine kurdukları şirketlere verirler. Kendi fiziki imkanlarının yetmediği durumlarda da piyasada bulunan şirketlere komisyon karşılığında işi verirler. Bu ihale ve işlerin hak edişin de Barış KILIÇ isimli kişi yönetir. Kendisi Kültür A.Ş.’ de müdürdür ve odası da Murat ONGUN’ un odasının yanındadır. Murat ONGUN ve Emrah BAĞDATLI’nın kozmik ofisi Akasya AVM’ de bulunan residancedir. Murat ONGUN İmamoğlu’nun sadece medya ilişkileri değil tüm gayri resmi ilişkilerini de yürütür. Birine para verilecek ise bu Murat’ın kontrol ve talimatları ile verilir. Muratta bu talimatları en yakını olan Emrah BAĞDATLI ‘ya iletir. Emrah gerek medyanın organize edilmesinde gerekse de herhangi bir iş için birine para verilmesinde para sevkiyatını yapar. Murat’ın en yakınında asistanlığını yapan Göksu BAYRAKTAOĞLU vardır. Emrah ve Murat ONGUN’ un kirli ilişkilerinin tamamına vakıftır. Murat ve Emrah’ın kurdukları firmaları bilir…’ şeklinde beyanda bulunmuştur” Şahsın beyanında geçen hususlar ve iddialar hakkında bildiklerinizi anlatınız” ifadeleri yer aldı. 

İmamoğlu yanıt olarak, “Bu soruyu muhattap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim” dedi. 

'Gizli toplantılar yapılırdı' 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 14 Şubat 2025 tarihinde alınan tanık ifadesi de ifadede soruldu. Gizli tanık ifadesinde,  “Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdar Taşkın, Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az 2 gün bir araya gelip Beylikdüzü Mado'da toplanırlardı. Madonun alt katında yer alan, halka kapalı olan bir odası vardı, burada toplanırlardı.” Bu toplantılarda açık hava reklamlarıyla ilgili iş, ihale ve gayrı meşru hususlar konuşulurdu. Toplantı soması Murat Ongun ve Serdar Taşkın'ın ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı. Bazen bu çantaları Serdar Taşkın'ın  Vakıfbank'ın Nişantaşı Şubesi'nde bulunan özel kasasına yatırdığını biliyorum. Aynı zamanda bu Beylikdüzü Mado'da yapılan gizli toplantıların haricinde bizzat Ekrem İmamoğlu'nun da katıldığı ve az önce saydığım Murat Ongun, Serdar Taşkın, Murat Kapki, Hüseyin Koksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahısların da iştirak ettiği, Hüseyin Köksal'ın Beylikdüzü'nde bulunan tekstil firmasında yine haftada iki gün toplantılar yapılmaktaydı. Yine bu toplantılarda da ellerinde çantalarla çıktıklarına ve usulsüz ihale ve yasa dışı işler hakkında konuştuklarına şahitlik ederim. Tam olarak tarihlerini hatırlamıyorum ama birçok usulsüz toplantılara, konuşmalara, komisyon aldıklarına şahit oldum. Benim gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla Murat Ongun ve Serdar Taşkın'ın organizesinde yukarıda saydığım isimler aracılığıyla bu usulsüz ihale ve komisyonculuk işleri yapılmaktadır. Yine bu haberlere de konu olan ve harici olarak Ekrem İmamoğlu'nun paralarını da Serdar Taşkın'a taşıttığından bu çantaların arabada olduğunu gördüm. Yukarıda bahsettiğim gizli toplantılar genelde 23:00 ile 01:00 arası yapılırdı. Benim bugüne kadar boğazımdan haram lokma geçmemiştir" ifadeleri yer aldı. 

İhaleleri Ongun organize ediyordu 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 6 Mart 2025 tarihinde ifade verdi. Tanık ifadesinde, “Kültür AŞ'de bizzat şahit olduğum usulsüz ihale ve işlemlere ilişkin bir takım bilgiler vermek istiyorum. O dönemlerde Serdal Taşkın genel müdür olarak çalışmaktaydı. " İhaleleri organize eden asıl kişi Murat Ongun'dur. Murat Ongun ihalelerin kime verileceğini belirledikten sonra Serdal Taşkın ve Kaan Sürmegöz ihaleleri organize ederlerdi. O zamanki genel müdür yardımcısı Doğan Hamit Doğruer ise yan teklif verecek firmaları belirler ve bu firmalarla irtibata geçerek teklif bedellerinin ne olacağını bu firma yetkililerine bildirirdi. Bu ihaleleri genelde Hüseyin Koksal, Murat Kapki, Eyüp Subaşı, Murat İlbak'm sahibi veya yetkilisi olduğu şirketler alırdı. Büyük ekran dijital reklam panosu işi Subaşılara ait olan Panofect şirketinden alınıp Murat Ongun'un sahibi olarak bilinen Reklam İstanbul şirketine devredildiği, oradan da İlhaklara kullandırıldığını bilmekteyim. Subaşılara bu işi İlhaklara devretmesi karşılığında metrodaki reklam alanlarına dair 2025 senesinde bitecek olan sözleşmenin 2028'e uzatılarak verildiğini biliyorum. Bu devrin pazarlıklarını bizzat Kaan Sürmegöz ve Doğan Hamit Doğruer birlikte yaptılar" ifadeleri  yer aldı. 

Duyumlar da  soruldu! 

Bir başka gizli tanık ise duyumlarını aktardı. Gizli tanığın duyumlarının da ifadede sorulduğu görülürken, ifade tutanağında, “Serdal Taşkın'ın Passat marka makam aracını da Urban Medya isimli şirketten aldığını biliyorum. Bu ihalelerden sonra ihaleyi alan firmaların şartnameye aykırı şekilde reklam mecralarım çoğaltarak daha fazla gelir sağladıklarını ve bu değişiklikleri de Kültür AŞ'nin ilgili birimine bildirmediklerini dair bilgim vardır. Ayrıca bu reklam ihalelerinde belediyeye ayrılan %10'luk bir pay vardır. Bu pay normalde yasal olarak ihale konusu yapılamaz, belediyenin kendi duyurularıyla alakalı olarak kullanılır fakat bu %10'luk kısım da yukarıda bahsettiğim şahıslara ait şirketlere ihale konusu yapılmaksızın kullandırılmıştır. Bu yasa dışı işlemlerden sonra bu bahsettiğim kişilere ait firmalar tarafından tahsil edilen paraların belediye- yetkilileriyle paylaşılıp paylaşamadığını bizzat görmedim ama bu konu hakkında belediye yetkilileriyle %50 gibi bir oranla paylaşım yapıldığı konuşulmaktadır. Ayrıca bir dönem belediye yetkililerinin bu paraları altına çevirip muhafaza ettiğine dair de duyumlarım vardır" ifadeleri yer aldı. 

İstanbul Senin uygulaması soruldu 

İstanbul Senin uygulamasına yönelik ifadeler de tutanaklara girdi. İmamoğlu'na, "İstanbul’da ikamet eden vatandaşların kişisel verileriyle ilgili bir data çalışması yapılması hakkında ve bunun reklamist ve farklı ajanslara açılması suretiyle 5-6 kat para kazandıracağı ile ilgili olduğu değerlendirildiği, bu konuşma içeriğinde geçen hususların gizli tanık anlatımlarındaki “İstanbul Senin” ismiyle  tüm İstanbullu vatandaşların verilerinin tek uygulamada  birleştirilerek bu uygulamanın reklamist firmasına ve diğer firmalara para karşılığında satıldığı , ayrıca  bu verilerin 31 mart 2024 seçimlerinde dahi bu verilerin  ilçe başkan adayları ile büyükşehir belediye ile paylaşıldığı  beyanıyla uyuştuğu" söylendi. 
İmamoğlu'na "16 milyon İstanbullunun verisine ve ilerleyen dönemde 80 milyonun verilerine ulaşma ve analiz etme ve bir havuzda toplama, depolamadaki amaç nedir? Akbank ile alakalı BDDK konusu nedir? " sorusunu soruldu.

6 milyon İstanbullu kullanıyor! 

İmamoğlu soruyu, "İstanbul Senin uygulaması İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 16 milyon İstanbullunun bir çok dağınık hizmet alanı ile ilgili uygulamaların tamamının birleştiği, bütünleştirildiği bir uygulamadır. Uluslararası alanda çok beğeni kazanan ve şu an da yanlış bilmiyorsam 6 milyon kişi tarafından indirilmiş bir biçimde İstanbullular tarafından kullanılan aplikasyondur. Bu konudaki teknik bilgiler kuşkusuz tarafımdan bilinemez. Belediye Başkanlığına resmi bir yazı yazılmış olsaydı ilgili birimlerden kolayca yanıt alınabilirdi. Sorulara esas teşkil eden ortam dinlemesine dayalı olduğu anlaşılan ses kaydının ne şekilde kimin tarafından alındığını bilinmediği gibi konuşan kişilerin de kimler olduğu belli değildir. Bu sebeplerle bu sorulara teknik olarak yanıt verebilmem mümkün değildir" ifadelerini kullanarak cevapladı. 

İmamoğlu'ndan yargı tacizi tepkisi 

İmamoğlu ifadesinin son kısmında yargının siyasi menfaatler için kullandığını dile getirerek, “Gözaltına alındığım saatlerden, ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi; milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye’nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibariyle Türkiye’nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür. Bilgi edindiğim kadarıyla ekonomiye yüksek etkisi, insanlarımızın umutsuzluğunun büyümesi ve özellikle gençlerin feryatla yapılan kötü muameleye tepkisiyle sonuçlanmıştır. Milletimize ve ülkemize ödetilen bu bedelin karşılığını bu kötü niyetli suçlamaları hazırlayanlar asla ödeyemeyecekler. Ben şahsen sadece kendi savunmamı yapmayacağım aynı zamanda bu hazırlığı yapan, bu suç isnatını bana yükleyen ve 16 milyon İstanbullunun gözaltına alınmış bir Belediye Başkanı dönemini yaşatan bu insanlarla ilgili yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağımı yargılanmaları için elimden geleni yapacağımı milletimin huzurunda söz veriyorum. Benim hayat idealim tam da bu uygulamaların karşısında milletimizin adil bir ortamda yaşamını sürdürmesi mücadelesidir. Bu mücadele şu an itibariyle milyon kat artmıştır. Yapacak çok işimiz var. Önce adalet, sonra demokrasi ve bu kavramlarla güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinin Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılına kazandırmak olacaktır. Kimsenin hakkının yenmediği hukuk sisteminin en üst seviyede adil olduğu, gençlerin umutlu olduğu, liyatkatli bir yönetişim modelinin kamuda var olduğu bir gelecek için koşullar ne olursa olsun çalışmaya devam edeceğim. Bütün bunların olabilmesi için de bana düşen; yaşatılan ve yaşanan yargı tacizi dahil yürütülen tüm soruşturma süreçlerinde görüldüğü üzere, yargının ne yazık ki siyasi menfaatler için kullanıldığı ortama tümüyle son vererek; yeni bir demokratik ve adil bir sistemin ülkemizde var edilme mücadelesidir” dedi. 

 Suç delili yaratmak için gizli tanık üretildi!

Müdafiler ortak beyanında ise “ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan kişinin davetiyeyle çağrılarak ifadesinin alınması gerekli ve mümkün iken gözaltıyla başlatılması başta CMK 90 ve 145. Maddesine açıkça aykırıdır. Yapılmak istenen önce gözaltıyla soruşturulan kişinin itibarını toplum nezdinde sarsılmasını sağlamak ve ardından CMK 58. Maddede yer alan kimliği gizlenen tanık düzenlemesinin tamamen suistimal edilerek sırf suç delili yaratmaya yönelik “Gizli Tanık” üretilmesi üstelik bu tanıkların ifadeleri bir bütün halinde okunmak yerine, parça parça ve bir kurgu altında seçilip sunularak buralardan soru üretilmeye çalışılması keza nasıl, nerede kaydedildiği belli olmayan ses kayıtları, son derece karmaşık olarak sunulan HTS kayıtları, kimler tarafından gerçekleştirildiği belli olmayan ve bütünden ve bağlamdan koparılmış telefon konuşmaları açıkça bu soruşturmanın ne denli hukuka aykırı olduğunu ve hukuki olmaktan çok politik kaygıları yansıttığını kesin ve açık olarak ortaya koymaktadır" ifadeleri kullandı.

Suç örgütü faaliyeti gibi sunuldu 

Olmayanın varmış gibi gösterildiğine dikkat çeken açıklamada, " Özellikle savunma bakımından dosyaya kısıtlılık getirilmiş olmasına rağmen soruşturma konusu neredeyse tüm olayların iktidara yakın medya tarafına servis edilmesi ve hatta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma içeriği bir basın bülteniyle üstelik isnat olunan suçlar sayılarak kamuoyuna duyrulmasının hukukla tevil edilebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır. Çok açık olarak yapılmak istenenin olmayanı varmış gibi göstermek soruşturmayı ilgili, ilgisiz sözde evraklarla kapsamlı gibi göstermeye çalışmak, 2022, 2023 ve 2024 yıllarında Sayıştay tarafından denetlenen ve çok büyük ölçüde mevzuata uygun bulunan, bir kısım hususlarda ise Danıştay’ın soruşturma izni vermeyerek sonuçlandırılmış ve böylece tüm faaliyetlerinde yasalara uygun davrandığı kanıtlanmış İstanbul Büyükşehir Belediyesi faaliyetlerinin bir suç örgütü faaliyeti olarak sunulmak istenmesi keza KYOK kararı verilmiş bir takım kişisel soruşturmaların dahi bu isnatlara temel teşkil edilmeye çalışılması asla kabul edilemez" ifadeleri yer aldı. 

Hukuk ortadan kaldırıldı 

Delillerin hukuki dayanaktan yoksun olduğuna dikkat çeken avukatlar, "Soruşturma evrakından anlaşıldığı üzere bir kısım tanık anlatımları ise tıpkı gizli tanık anlatımlarında olduğu gibi bütünlüğü ve bağlamından koparılıp seçilip sunulmasının yanı sıra tanık isimlerinin dahi yer almaması başka bir ağır hukuk ihlalidir. Bütün bunlar açıkça yasak sorgu usülleridir. Belirtmemiz gerekir ki bu yöntemler 2016 Temmuz’undan önceki yargı pratiğinin bire bir örneğini teşkil etmektedir. Sonuç olarak; yasal olmayan gözaltı, sözde kanıtlar, gizli tanıklar, normal tanık olmasına rağmen ismi belirtilmeyen tanıklar, yasal olarak elde edilmeyen ses kayıtları gibi soyut iddialara dayanan bu soruşturmanın hiçbir mantıki, hukuki ve ikna edici bir yanı bulunmamaktadır. Kısacası bu soruşturma adil yargılanma hakkının başından itibaren ihlali ve bu ihlalle hukukun ve adaletin Anayasaya, temel hak ve özgürlüklere aykırı olarak yargıya erişimin yargı eliyle önlenmesi ve hukukun ortadan kaldırılmasıdır. Müvekkilimizin derhal serbest bırakılması zorunludur” ifadelerini kullandılar.

Muhabir: BERİVAN KAYA