Avukat Olgun Soydan, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Soydan, bölgedeki radyoaktif kirliliğin Batı Avrupa kaynaklı olduğuna dikkat çekerek, Avrupa Parlamentosu’nun devreye girmesi gerektiğini vurguladı. Soydan, bu konuda Avrupa Parlamentosu Sağlıklı Kentler, Yaşanabilir Kentler Komitesi Başkanı ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’ye çağrıda bulundu.

Radyoaktif atıkların 17 yıllık hikayesi…

İzmir’in Gaziemir ilçesinde bulunan radyoaktif atıkların 17 yıllık hikayesini paylaşan Soydan; “Aslan Avcı Kurşun Fabrikası Gaziemir’de 1940’lar da faaliyet gösteren bir firma. Bu akü gibi maddelerden külçe kurşun çıkartıyor ve külçe kurşun üreterek piyasaya satan bir dökümhane. Aslında 16 Nisan 2007 tarihinde buradaki bazı atıkları bir geri dönüşüm firmasına yolluyorlar ve bu firma mevzuat gereği bu atıklarda radyasyon olup olmadığını ölçüyor ve bunu tespit eder etmez, o zamanki Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna bilgi veriyor. Yani resmi olarak resmi kurumların bundan haberdar olduğu yıl 2007, yani yaklaşık on yedi yıllık bir süreci olan bir hikaye böylelikle başlamış oluyor” dedi. Soyda; “2012’ye kadar Türkiye Atom Enerjisi Kurumu aslında resmi olarak burada bir radyoaktif atık olduğunu kabul etmiyor. 2012 yılında kendi resmi sitesine koyduğu duyurularda tespit edilen maddenin europium 155 olduğunu söylüyor. Onu da kısaca belirtmekte fayda var. Bu nükleer santrallerde kullanılan insan yapımı bir izotop. Yani doğada doğal olarak bulunan bir radyoaktif madde değil. Özellikle Batı ülkelerindeki nükleer santrallerde nükleer enerji üretim sürecinde kontrol çubuğu olarak üretilmiş bir türev bu. Dolayısıyla Türkiye'de nükleer tesisi olmamakla beraber doğada da bulunmamakla beraber bir nükleer santralden Türkiye'ye yasa dışı yollarla getirildiği kabul edilebilir. Türkiye'nin resmi kurumları, devlet kurumları, kamu kurumları açıkça toplumu da uyaracak şekilde önlemler de alacak şekilde bir kabullenme durumu söz konusu olmuyor” dedi. Soydan; “O dönem kurumlara yazılar yazılıyor deniliyor ki bazı önlemleri alabilirsiniz. Tabii bu sırada bu olay ortaya çıktıktan sonra çevre örgütleri de konuya müdahil oluyorlar ve bunlar ağırlıklı olarak bu sorumluların cezalandırılması konusunda girişimde bulunuyorlar. Nitekim fabrika yetkilileri hakkında da bu konuyla ilgili dava açılıyor. Gerçi beraat ediyorlar daha sonra. Fabrika yetkililerinin ve sahibinin açıklaması şu şekilde: ‘Biz zaten hurda işi yapıyoruz. Bunlardan kurşun çıkartıyoruz. Biz bunun radyasyon içeren bir malzeme olduğunu bilmeden temin ettik. Nereden temin ettiğimizi de bilmiyoruz. Bunu biz bu şekilde kendi üretimimize dahil ettik. Biz bilmiyorduk’ şeklinde bir açıklama yapıyor ve bu açıklama ufak tefek sorular sorulsa da o dönem genel olarak kabul görüyor” diye konuştu.

Whatsapp Image 2024 12 03 At 10.50.53 Min

“Firmanın izin belgesini gören yok”

“Burada 2012’den sonra bir konut girişimi de oldu” diyen Soydan; “TOKİ ile bir anlaşma yapmaya çalıştı arsa sahipleri. Fakat bu meselenin ne olduğu, anlaşılıncaya kadar bir şey yapılmaması gerektiğine yönelik bir tepki olunca durdular. Şimdi şu an orada bir temizleme faaliyeti var. 2022 yılında deniyor ki, Nükleer Düzenleme Kurumu, Türkiye Atom Enerji Kurumu yerini alan bir kurum. Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görev alanında çalışan bağımsız bir kurum. Türkiye'deki nükleer enerji ile ilgili atık da dahil olmak üzere bütün prosesi takip eden yetkili otorite Nükleer Düzenleme Kurumu’dur. Şimdi 2022 yılında bir firma buranın nükleer atığının temizlenmesi ile ilgili Nükleer Düzenleme Kurumu’ndan bir izin aldığını söylüyor ve bu izin belgesine dayalı olarak geçtiğimiz yaz ayında temmuz ayında bir temizleme faaliyetine başlıyor. Şimdi burada şöyle bir durum var. Bu izin belgesini gören kimse yok. Bu izin belgesi herhangi bir yere ibraz edilmiş değil. Daha da önemlisi bunu alan firma izin belgesi alıp çalışmalara başlayan firma Nükleer Düzenleme Kurumu’nun nükleer atık yönetimi ile ilgili yetkilendirilmiş kuruluşları arasında da yer almıyor. Türkiye'de öyle bir kuruluşta yok. Bu arada onu da söyleyeyim. Yani Türkiye'de Radyoaktif Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından radyoaktif atık yönetimi konusunda atıkları temizleme, taşıma ve bertaraf etme konusunda lisanslandırılmış yetkilendirilmiş bir kurum yok” açıklamasında bulundu.

“Gerçekten radyoaktif atık temizliği yapılıyor mu?”

Gaziemir’de şuan temizlik faaliyeti yürüten firmaya ilişkin de bilgi veren Soydan; “Şu temizleme yapan şirket 2009 yılında Ankara'da kurulmuş. Bildiğiniz hurda diye tabir ettiğimiz atık yönetimi ile ilgili kurulmuş bir firma. Daha sonra anonim şirket unvanı alıyor ve bu firma geri dönüşüm, atık depolama ve inşaat taahhüt şirketi olarak kurulmuş. Konu ve amaç maddeleri bunlarla sınırlı. Radyoaktif atık hem özel düzenleme hem özel izin hem de bunu yapabilmeniz için şirketinizin de buna uygun bir şirket olması lazım. Bu şirket sadece atık depolama yapıyor ama radyoaktif atık değil diğer atıklar, tıbbi atıklar, geri dönüşüm ve aynı zamanda inşaat yapmaya elverişli bir firma. Şimdi burada yetkilendirilen firma izin belgesini ticari sır diye ibraz etmeyen bu firma bir inşaat firması, bir geri dönüşüm firması. Şimdi burada acaba gerçekten radyoaktif atık temizliği yapılıyor mu? Yoksa alandaki diğer kurşun, akü vesaireden kalan diğer sanayi tipi atıkları mı temizleniyor? Bu alanda radyoaktif temizlik yapılmıyor, kurşun atığı temizleniyor” dedi.

İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’ye çağrı…

İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’ye de çağrıda bulunan Soydan; “Bu çubuklar Batı Avrupa'daki nükleer santrallerde kullanılıyor. Şimdi buradan çağrı yapmış olalım. Avrupa Parlamentosu’nun Sağlıklı Kentler, Yaşanabilir Kentler Komitesi Başkanı bizim İzmir Milletvekilimiz Sayın Selin Sayek Böke, ona da çağrı yapmış olalım. Bu doğada bulunan herhangi bir yerden kazılarak çıkartılan doğal halde bulunan bir radyoaktif madde değil, bu nükleer santrallerdeki faaliyet sonucunda üretilmiş bir türev madde. Batı Avrupa kaynaklı olduğu da maddenin cinsinden dolayı belli. Avrupa Parlamentosu harekete geçirebilir. Hangi ülkenin olduğu, hangi santral olduğunu rahatlıkla bulabilirler. Avrupa standartlarında bir soruşturma bunun kaynak ülkesine ve bu maddenin kaynak reaktörünü bulmamıza çok yardımcı olur. Bunu bulursak iş çok kolaylaşıyor. Biz burayı beş kuruş parası olmayan, konkordato  ilan etmiş bir firmaya temizletiyormuş gibi yapmak zorunda kalmayız. Çünkü bu sözleşme Türk mahkemesi yetkili kılıyor. Alacağımız bir kararla bunu kaynak ülkeden ya da kaynak ülkedeki işleticinin sigortasından yaptırabiliriz” dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç