ALPER TEMİZ - 23 Mart 2023’de Resmi Gazetede yayınlanan 'Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a dayalı olarak gerçekleştirilen yönetmelik Resmi Gazete'de bugün yayınlandı. Yasa teklifinde, "İki yıl boyunca ekilmeyen araziler bakanlık tarafından başkasına kiralanacak" bilgi yer aldı. Buna göre yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte artık, boş kalan araziler bakanlıkça kiralanacak ve bedeli arazi sahibine verilecek. 

Yasa teklifindeki gerekçelerde 656 bin hektar tarım arazisinin hisselilik, parçalılık, mülkiyet ihtilafları, göç gibi nedenlerle atıl durumda olduğunun da altı çiziliyor. Peki çiftçiyi ne bekliyor? Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya anlattı. 

Images 9-3

"Girdi maliyetleri arttı, ancak fiyatlar ise yetersiz oranda arttı"

Prof. Özkaya bu gerekçelerin aslında doğru olduğunun altını çizerek şöyle konuştu, "Bazı tarım arazilerinin son yıllarda ekilmemesinin temel nedeni tarım girdilerinin fiyatlarındaki olağanüstü artışlara karşı, ürün fiyatlarının yetersiz artışıdır. Tarımsal üretim artık kârlı değildir. Son günlerdeki çiftçi protestolarından gördüğümüz gibi neredeyse bütün ürünlerde çiftçiler gerçek bir gelir elde edememektedir. Bu durumun temel nedeni çoktandır uygulanmakta olan neoliberal tarım politikalarıdır. Ayrıca para politikasındaki büyük hatalar Türk Lirasının değerinin düşmesine yol açarak, kimyasal gübre, tarım ilacı, mazot, hayvan yemi vb. birçok endüstriyel tarım girdisinin aşırı derecede pahalılaşmasına neden olmuştur."

"Ürettiklerimizin hammaddesi de dışarıdan alınıyor"

"Bu girdilerin çoğu ya doğrudan ithal edilmektedir ya da üretimlerinde ithal hammadde kullanılmaktadır" diyen Prof. Özkaya, "Çiftçi eline geçen ürün fiyatlarındaki artışlar da bu girdi fiyatlarındaki artışlara ve enflasyona göre çok yetersizdir. Hatta birçok üründe bir yıl önceye göre artış yok gibidir. Boş bırakılan arazi sorunun temeli budur. Çare neoliberal tarım politikasının terk edilmesi ve bu girdileri kullanmamayı öngören agroekolojik tarıma geçmektir. Toprak sürme yerine anıza ekim, sanayi yemi yerine meraların geliştirilmesi, aşırı su kullanımı yerine malç (toprağı örtme) yapılabilir. Şüphesiz bunlar bir günde olmaz ama başka bir çıkış da yok. Çiftçi eline geçen fiyatları yükseltmek için kooperatiflerin desteklenmesi, devletin aktif bir şekilde alıcı olması veya kooperatifleri desteklemesi şarttır. Geçiş aşamasında mazot, gübre, yem vb. fiyatlarını düşürmek için desteklemeler yapılabilir. Endüstriyel girdilerin desteklenmesi taktik bir uygulamadır, ancak stratejik olarak sürekli uygulanamaz" diye konuştu. 

Images 7-2

Küçük çiftçi unutuldu mu? 

Küçük ve orta büyüklükteki çiftçilere dair de açıklamalarda bulunan Prof. Özkaya, detayları şu şekilde ifade etti,

"Tarım politikasını belirleyenler küçük ve orta çiftçilere değil büyük şirketlere güvenmekte, sorunları yanlış teşhis etmektedirler. Hatta gelir dağılımının daha da bozulması neoliberal düşünce açısından olumludur. “Zenginler daha çok yatırım yaparlar, bu da alttakilere yararlı olabilir” diye düşünmektedirler. “Aşağıya damlama” denilen bu varsayımın yanlış olduğunu ülkemizde ve dünyada öğrenmiş olmamız gerekirdi.  

Aralarında yabancı tohum şirketlerinin de olduğu birçok şirket büyük arazileri halen satın almaktadırlar. Böylelikle büyük şirketler veya büyük kapitalist çiftçiler kiraladıkları ve bütünleştirdikleri arazileri bir süre sonra düşük fiyatlarla satın alacaklardır. Bu durum tarım arazilerinin çok az elde toplanmasına yol açabilir. Kanunda bu kiralama işlemlerinin özel şirketlere yaptırılabilmesi öngörülmüştü. Ancak yönetmelikte bu durumu görmüyoruz. Belki ileride yönetmeliği değiştirerek bu seçeneği uygulayabilirler.

Kanunun hazırlanmasında harita şirketlerinin özel bir ilgisi olduğunu gözlemledik. Yönetmelikte kiralayacakların Türkiye vatandaşı olmaları öngörülmüştür. Ancak şu anda nerede ise her önüne gelenin vatandaş olabildiği de dikkate alınmalıdır. Yabancı kökenli veya Türkiye kökenli büyük birçok şirket için arazi toplamak amacıyla bu seçeneğin kullanılabileceğini tahmin edebiliriz. 

Hisselilik, parçalılık gibi yasada sözü edilen diğer nedenler de şüphesiz önemlidir. Bütün bu sorunları çözmek için toplulaştırma da yapılarak gerçek bir toprak reformu ile kullanılamayan arazilerin topraksız veya az topraklı çiftçilere verilmesinin sağlanması en yararlı çözüm olacaktır. Kârlı olmaması nedeniyle boş bırakılan arazilerin ekilebilmesi için ise tarım politikasında köklü değişiklikler ve agroekolojinin yaygınlaştırılması gerekiyor."

Muhabir: Alper Temiz