Tunç Soyer döneminin aksine Cemil Tugay dönemi, hızlı ve radikal kadro revizyonuyla başladı. Soyer, Aziz Kocaoğlu'nun ekibini ana hatlarıyla tutup, zamana yayılan bir değişimi tercih ederken Cemil Tugay tam tersi bir yöntemle hızlı bir başlangıç yapmayı seçti. Mali açıdan çok ciddi sıkıntıları olan İZBETON'la başlayan değişim süreci iki aylık zaman diliminde önce Büyükşehir kadrolarına ardından da şirket yönetimlerine sirayet etti. Tunç Soyer dönemiyle, Cemil Tugay dönemi arasında kadro oluşumunda etkili olan dengeler hemen hemen aynı gibi görünse de özellikle şirketlerin yönetim kurulllarında bu kez devreye yeni bir isim de dahil oldu.
Kimler etkili?..
CHP Genel Merkezi'ndeki güç savaşlarının İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne neredeyse birebir yansıdığını söylemek çok da yanlış olmaz. Özellikle şirket yönetimlerinde görevlendirmeler yapılırken bu güç merkezleri birbirlerini dengeleyecek şekilde pozisyon alıyor. Siyasi kariyerini Özgür Özel'e endeksleyenlerin dışında, Ekrem İmamoğlu'na, bir bölümü tasfiye edilmiş olsa da Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın isimlerle, Tunç Soyer döneminde bir şekilde potaya girmeyi başaran HDP'liler bu dönemde de şirket yönetimlerinde görev almayı başarmış gibi görünüyorlar.
Denklemin yeni parçası Gökhan Günaydın...
Tunç Soyer döneminden farklı olarak bu dönemde denkleme yeni katılan isim CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın olarak görülüyor. Kendisi bunu dillendirmese de Özgür Özel sonrası potansiyel Genel Başkan adayları arasında ön sıralarda yer alan Gökhan Günaydın'ın bu dönemde hemen hemen her şirketin yönetimine 1 ya da 2 isim soktuğu konuşuluyor. Günaydın'ın İzmir'le ilgisinin yeni olmadığı da gelen bilgiler arasında. Aziz Kocaoğlu'nun son adaylık döneminde aday belirleme komisyonunun önemli bir parçası olan Gökhan Günaydın'ın, o dönem Tokat Miletvekili olan Orhan Ziya Diren'in de desteğiyle Kocaoğlu'nun yeniden aday gösterilmesinde aktif rol aldığı biliniyordu. Ekrem İmamoğlu'na çok yakın bir isim olan Gökhan Günaydın'ın İzmir'de güç merkezi olma yolunda adımlar atmış olmasının CHP Genel Başkanlık yarışına nasıl yansıyacağını bugünden söylemek hiç kolay olmasa da, eylüldeki Tüzük Kurultayı'nın bile yeni bir tabloya kapı açma olasılığı hiç de uzak bir ihtimal gibi görünmüyor.
