Son Mühür / Arif Enes Durak - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı davanameyi kabul eden İstanbul 2. Aliye Hukuk Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılık iddialarını, tanık dinleme ve Türkiye Barolar Birliği’nden görüş alma taleplerini reddederek kararını açıkladı. Mahkeme, Avukatlık Kanunu’nun 77. maddesinin 5. fıkrası gereğince İstanbul Barosu yönetiminin görevine son verdi ve yeni yönetimin en geç 1 ay içinde seçilmesine hükmetti. Kararın kesinleşmesinin ardından iki hafta içinde İstinaf Mahkemesi’ne taşınabileceği belirtildi.
“Bu kararı tanımıyoruz”
İzmir Barosu önünde açıklamalarda bulunan Başkan Yardımcısı Zöhre Dalkıran, mahkeme kararına sert tepki göstererek, “Bu bir hukuk garabetidir! Kararı tanımıyoruz” dedi.
Dalkıran, baroların susturulmak istendiğini, bu kararın tamamen siyasi olduğunu ve iktidarın yargıyı bir sopa gibi kullanarak muhalif sesleri bastırmaya çalıştığını vurguladı
“Ülkede hukukun tabutuna son çivinin çakılmasıdır”
İktidarın, ülkeyi orta çağ karanlığına döndürdüğünü ifade eden Dalkıran, şöyle konuştu:
“Polis ordusu eşliğinde duruşma yapan, saatlerce odasına girip çıkmayan, her türlü kuralını ihlal eden bir hâkim tarafından verilen bu karar, ülkede hukukun tabutuna son çivinin çakılmasıdır. Geçtik muhalefeti sadece mevcut hukuka uygun bir yönetim isteyen parti, dernek, sendika ve bireye dahi tahammülü olmayan iktidar sopa haline getirdiği yargı ve polis eliyle ülkeyi, insanları sessiz bir yığın haline getirmek, bu sayede içinde bulunduğu yönetilmeme krizini aşarak koltuğunu korumak istemektedir. Yoksulluk, baskı, faşizm şartlarında yaşam mücadelesi veren bu ülkenin işçileri, emekçileri, aydınları, demokratları, devrimcileri artık bu şekilde yönetilmek istememekte. Ülkenin halinden de anlaşılacağı üzere iktidar da aslında bu ülkeyi artık yönetememektedir. Kendi sarayının konforunu sağlamak için tüm halkı esir almaya çalışmaktadır. Hak ve hukuk tanımayan zihniyet ülkeyi orta çağ karanlığına döndürmüştür. Bunun karşılığında iktidar tepki dahi görmek istememekte halkın en demokratik haklarını da yasak veya şiddet yoluyla bastırmaya çalışmaktadır. Artık ülkede hukuk namına hiçbir şey kalmamıştır. Bir İBB Başkanı hukuksuzluğun en büyük örneğidir”