TÜRK Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği İzmir Şube Başkanı Doç. Dr. Yağmur Soylu, son yıllarda Türkiye’de yaşanan büyük doğal afetlerin, toplumda ölüm korkusu ve felakette zarar görme kaygısını daha belirgin hale getirdiğini ifade etti.
Soylu, büyük felaketlerin ardından toplumsal kaygının arttığını ve bireylerin bu korkularla başa çıkabilmesi için psikolojik desteğin önem kazandığını vurguladı.
Afetlerin travmatik etkileri ve toplumsal kaygılar
Doğal afetler, özellikle deprem, sel ve yangınlar gibi büyük felaketler, toplumun ruh sağlığını derinden etkiliyor. Bu tür olayların yaratacağı belirsizlik ve kayıplar, toplumda kaygı seviyelerinin yükselmesine neden oluyor.
Doç. Dr. Soylu, son olarak Bolu’daki otel yangınının da toplumsal bir korku ve kaygı ortamı oluşturduğunu belirtti. Bu tür felaketlerin büyüklüğü, insanların yaşamlarını etkileyen kaygı bozukluklarına yol açabiliyor.
Bu durum, güvenlik endişeleri ve geleceğe yönelik kaygılarla birleşerek, toplumda kendini güvende hissetmeme duygusunun yayılmasına sebep oluyor.
Psikolojik destek ve farkındalık artmalı
Doç. Dr. Soylu, felaketlerin yarattığı korkularla başa çıkmak için psikolojik destek ve toplumsal farkındalığın giderek daha önemli hale geldiğini belirtti. Son yıllarda toplumda sıkça görülen “Bir sonraki felakette ben de zarar görecek miyim?” düşüncesinin, bireyleri psikolojik ve fizyolojik açıdan ciddi bir baskı altına soktuğunu söyledi.
Bu durum, bireylerin aşırı tedbirli davranmalarına, dış dünyadan soyutlanmalarına ya da paranoya düzeyinde bir kaygı yaşamalarına yol açabiliyor.
Farklı gruplar üzerinde daha yoğun etkiler
Yaşlılar, çocuklar ve kadınlar gibi hassas grupların felaketlerden daha fazla etkilendiğini belirten Soylu, bu kişilerin stres ve kaygı seviyelerinin daha yüksek olduğunu söyledi.
Toplumun genel sağlığını korumak ve bireylerin psikolojik iyileşmelerini sağlamak için devlet, sivil toplum kuruluşları ve bireylerin işbirliği yapması gerektiğini vurguladı.
Toplum sağlığını koruma yolları
Doç. Dr. Soylu, afet öncesi ve sonrasında toplum sağlığını korumaya yönelik çeşitli önerilerde bulundu. Psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması, afet bilinçliliği ve eğitimlerin artırılması, sosyal dayanışma ağlarının güçlendirilmesi gibi adımların bu süreçte önemli rol oynadığını söyledi.
Ayrıca afet sonrası toplumsal psikolojik ilk yardımın, toplumsal travmanın etkilerini azaltmada etkin bir yöntem olduğunu ifade etti.
Felaketlerin psikolojik etkileri: Güvensizlik ve çaresizlik
Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Klinik Psikolog Ekin Çakır, doğal afetlerin psikolojik sağlığı bozma noktasında birleşen diğer sorunlarla daha büyük bir tehdit haline geldiğini söyledi.
Çakır, Bolu’daki yangın sonrası toplumda belirgin bir güvensizlik, çaresizlik ve umutsuzluk hissinin ortaya çıktığını dile getirdi. Toplumda bu tür felaketlerin “önlenebilir” olması, güvensizlik hissini daha da pekiştiriyor.
"Felaketlerde zarar görebilirim"
Çakır, felaketlere karşı alınan önlemlerin yetersiz olduğunu düşündükçe toplumda büyüyen güvensizlik duygusunun, günlük yaşamı kuşatan bir hale geldiğini belirtti. Bu durum, bireylerin kontrol edemedikleri olaylar karşısında çaresizlik hissi yaşamalarına yol açıyor ve toplumda “felaketlerde zarar görebilirim” algısını güçlendiriyor.
Çocuklar üzerindeki olumsuz etkiler
Çakır, çocukların doğal afetlerden en çok etkilenen grup olduğunu vurguladı. Son yangın felaketinde birçok çocuğun hayatını kaybetmesi, bu grubun psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Çakır, çocukların hassasiyetinin arttığını ve bu tür olayların uzun vadeli psikolojik etkiler bırakabileceğini belirtti.