EGEÇEP Bilim Kurulu Üyesi ve Jeofizik Yüksek Mühendisi Erhan İçöz, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. İçöz, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Hasan Sözbilir’in "Tuzla fayının 2 bin yıldır kırılmadığını görüyoruz" sözlerine ilişkin konuştu. İçöz; “Bu bilgi doğru değil. 92 yılında Tuzla fayında 6.6 büyüklüğünde deprem oldu. Deprem Bilimi, jeoloji ve jeofizik işbirliği ile çözümlenebilir bir konu. Maalesef az gelişmiş ülkelerin az gelişmiş bilimcileri bunu kabul etmiyor. Bu bilgiler halkı ilgilendirmiyor. Halk kendine ne olacağını merak ediyor” dedi.
Sığacık Yat Limanı kapasite artışı tepkisi…
Sığacık’taki Teos Yat Limanı’nın kapasitesinin genişletilmesiyle ilgili olarak konuşan İçöz; “Ucu açık bir proje, yani genişlemesinin daha büyük bir alana yayılmasının önü açık. Daha önce kapasite artışı yapılmış, bundan sonra bir daha yapılmayacağının garantisi yok. İzmir halkı Sığacık’ı bir dinleme alanı olarak görüyor, orta sınıfın İzmir’e en yakın eğlence yerlerinden biri ama burası geliştiği zaman artık orta sınıfa hitap etmeyecek onun yerine yatlarla gelen zengin turistlere hitap eden alan haline gelecek. Bütün bunlardan Kolin nemalanacak. Bu projeden acilen vazgeçilmeli ve Sığacık halka açık, halkın kesesine uygun dinlenme yeri haline gelmeli. Burası sığ bir alan olduğu için, burada sığ deniz canlıları çok fazla var. Bataklıkların içerisinde yaşayan çok miktarda sığ deniz canlısı var, bunların da ölümü anlamına gelir. Kapasite artışı yapılacak ve 50 metre teknelere açık bir hale getirilecek. Burası küçük çapta tersane olacak, bu teknelerin bakım ve tamir yerleri yapılacak, 250 ton kapasiteli vinç yapılacak, bütün bunlar buranın bir tersane olması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“ÇED raporunda kelime oyunları var”
ÇED raporunda kelime oyunları yapıldığını da sözlerine ekleyen İçöz, “Burası balıkçı barınağının girişini zorlaştırıyor. Ekmeğini denizden çıkaran balıkçılar için kapasite artışı olumsuz sonuçlar doğuracak. Balıkçı tekneleri ile yatların giriş- çıkış trafiği yoğunlaşacak, istenmeyen kazalar oluşabilecek. Bunun bir sonraki adımı, yeniden kapasite artışlarıyla tüm koyun kapatılmasına kadar gidilebilmenin önünü açılacaktır. Bundan 1.5 yıl önce de bir kapasite artışı için harekete geçilmişti, ancak bizim ve Sığacıklıların direnmeleriyle bu durdurulmuştu. Seçimler bittikten sonra tekrar ısıtıp önümüze koydular. O zamanlar Halkın Katılımı Toplantısı’nı yaptırmamıştık. Fakat yeni ÇED raporunda kellime oyunlarıyla bu toplantı yapılmış olarak gösterilmiş. Yeni ÇED ile halkın itirazları yerine getirilmiş, otelden vazgeçilmiş gibi gösterilmiş ama daha önceki ÇED raporunda olmayan ve daha kötü hale getiren maddeler eklenmiş” açıklamasında bulundu.
“Turizme katkı böyle mi olacak?”
Limanın genişletilmesi ile birlikte turizme katkı yapılacağı söyleniyor diyen İçöz; “Turizme katkı böyle mi olacak? Turistin gelmesini özendirecek çalışmalar yapmak gerekiyor. Bu özendirmeyi birkaç lüks otelle yapamazsınız. Eğer bir bütçe ayıracaksanız kültürel değerleri ortaya çıkarmak için harcamalısınız. Deniz, kum, güneş olarak şanslıyız. Sahillerimiz çok güzel. Tarihi ve kültürel varlıklar olarak baktığımızda ilk sıralardayız. Ancak bunları ortaya çıkarmada yetersiziz. Turizm Bakanlığı buraya yeterli bütçeyi ayırmıyor” dedi.
“Tuzla fayı 92 yılında kırıldı”
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir’in "Tuzla fayı 2 bin yılda bir kırılan bir fay. 2 bin yıldır kırılmadığını görüyoruz" sözlerine ilişkin konuşan İçöz; “Bu bilgi doğru değil. 92 yılında Tuzla fayında 6.6 büyüklüğünde deprem oldu. Sorun bu değil. Faylar bilim insanlarının konusu. Bilim insanları kendi arasında tartışsınlar bu konuyu. Deprem Bilimi, jeoloji ve jeofizik işbirliği ile çözümlenebilir bir konu. Maalesef az gelişmiş ülkelerin az gelişmiş bilimcileri bunu kabul etmiyor. Bu bilgiler halkı ilgilendirmiyor. Halka ne olacağı bizi ilgilendiriyor. Eğitim çok önemli. Çocukları korkutmadan çok küçük yaşlardan itibaren deprem eğitimini vermek gerekiyor. Depremin nasıl olduğunu, deprem anında ne yapılması gerektiğini küçük yaşlarda öğretmek gerekiyor” dedi.
“Denetleme yetkisi TMMOB’ye geri verilsin”
İzmir’in depremselliğine dikkat çeken İçöz; “Riskli bir bölgedeyiz. Bu bağlamda da zemin etüt denetimleri çok önemli. Bizim eksikliğimiz bu. Eskiden zemin etüdü denetimini TMMBOB’ a bağlı mühendisler yapıyordu. Fakat 2017’de bir kararname ile TMMOB’ye bağlı odaların rapor denetleme yetkisi ortadan kaldırıldı. Yapı denetim şirketleri kuruldu, ticari olaya dönüştü. Denetim kamusal olmalı, güvenli olmalı. Bir kişinin hem inşaat şirketi var hem denetleme şirketi var. Bu olmaz. Bizi yetkililer duyuyorsa, denetleme yetkisi TMMOB’ye geri verilmeli” ifadelerini kullandı.