SON MÜHÜR - BERİVAN KAYA/ İzmir'de 12 Temmuz günü yağışlı havada sokakta yürürken akıma kapılan İnanç Öktemay (44) ve Özge Ceren Deniz'in (23) hayatını kaybetmişti.
Olayın ardından açılan davada 13’ü tutuklu 42 sanık "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan 22,5 yıl ile yargılandığı dava sürüyor.
Bugün 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada savcı tutukluluk hallerinin devamına yönünde mütalaasını açıklamadı. Tutuklu sanıklar tek tek söz alarak savunma yaptılar.
SUÇUM VARSA SURATIMA SÖYLEYİN
Tutuklu sanıklardan Mehmet Zeki Aytulum savunma talep etti. Aytulum savunmasında, "Ben 195 gündür cezaevindeyim. Ben işçi adamım, benim imza yetkim yok. Kontrolü ben nasıl yapabilirim. Suçum varsa suratıma söyleyin. Buraya mazgal yapılacak cümlesini kullandım. İmalatta, tamiratta yokum. 195 gündür ben cezaevindeyim. Suçsuzum. Beraatimi talep ediyorum" ifadelerine yer verdi.
DAHA YENİ BAŞLIYORUZ
Mehmet Zeki Aytulum’un avukatı ise, “Müvekkilimin tutuklu kalmasının bu dosyaya faydası yok. Keşif sırasında birçok şey aydınlığa kavuştu. Orada ne yağmur sularından dolayı çamur yoktu. Elektrik çarpmasından yaşamanı yitiren iki insanın ölümünde mazgalla ilgili bir iddia atıldı. Bu tespit edilemedi. Bu müvekkil yönünden kabul edilemez. Bu bölgeye mazgal yapılması mı kusurdur. Mazgal yapılmakla bu iki insanın ölümü nasıl ilişkilendirilebilir? Bunları defalarca dile getirmeye devam edeceğim. Müvekkilimin hem akıl sağlığının hem beden sağlığı için serbest bırakılmasını istiyoruz. 7 aya yakındır müvekkilimin hiçbir illiyet bağı olmadığı halde tutulmaktadır. O duruşmada bize söz verilmediği için biz savunma yapamadık. Müvekkilim İZSU’da çalışan bir işçi, emek vermiş ve bizzat sahada da çalışmış bir insan. Aynı zamanda arıza onarım bakım alanında personeli görevlendiren bir kişi. Bu işi bizzat müvekkilim yapmadı. Bu iş ihaleyle verilmiş. İhale sözleşmesinde İZSU ile ilgili bir şey yok. Neyi ihmal etti çok merak ediyoruz. Bu sorunun cevabını almadan tutuklu kalmasının da bir hükmü kalmamıştır. Bir sorumluluğu olmayan bir insanın tutulması doğru değil" dedi.
Avukat'ın uzun süren savunması sırasında araya giren hakimin, 'bitti mi?' sorusuna "daha yeni başlıyoruz" yanıtını verdi.
Hakim ise bilirkişi raporunun beklendiğini altını çizdi.
HABERSİZ DURUŞMA YAPILDI
11 Aralık 2024 tarihinde duruşma yapıldığı, Aytulun müdafi tarafından ifade edildi. Duruşmadan tesadüfen haberi olduklarını ve savunma haklarını kullanamadıklarını söyledi.
ÇOCUĞUM BENİ TANIMIYOR
Tutuklu sanık Ali Külak ise, “ Tutuklandığımda bebeğimiz yürüyemiyor ve konuşamıyordu. Şimdi yürüyor. Suçum yokken bunları kaçırdım. Çocuğum beni tanımıyor, babası olduğumu ayırt edemiyor” dedi.
BİLİNÇLİ TAKSİR TEPKİSİ
Avukatı ise savunmasında, " Gerçekten bir yargılama mı yapıyoruz yoksa şeklen mi? Böyle bir yargılama olmaz. Sorularım olacağını ısrarla söyledim. Sayın savcı tutuk halinin devamını isterken benim söyleyeceklerimin hiç önemi yok mu? Ben bunu anlıyorum. Burada suçluyla suçsuzu ayırmaya çalışıyoruz. Bilirkişi raporlarından önce ortaya çıkan şeyler yok mu? Kim hangi işi yapıyor ona bakmaya çalıştınız. 2015 yılında yapılmış bir tesis 2024 yılındaki İZSU müdahalesine kadar hiç problem yok. Olmasın da zaten. O gün keşif sırasında başında durdunuz. Bilirkişiler ne aradı? Kabloların 50 santimde olduğunu görünce ne söylediler. İkinci yalan, iddianame çok sayıda arıza var ama önlem alınamaz diyordu. Biz burada çok sayıda arıza olduğunu göstermedik mi? Nereye ait olduğunu biz delilleriyle sizin huzurunuzda ortaya koymadık mı? Ali Külak'ın tutukluluk halini devam ettirecekseniz eğer gerekçe gösterin. Burada bulunan sanıklar aynı görevde değiller. Bu sebeple her biri bir gerekçe hak ediyor. Siz böyle bir muameleyi yakınlarınıza hak görür müydünüz? Bilinçli taksirle dediniz. Bilinç demek bilmektir. Sorundan haberdar değilseniz bilinçli taksir olamaz. Sizin üzerinize düşen müvekkilin gerçekten sorumluluğu olup olmadığını sormaktır" dedi.
KEŞİF GÜNÜ MİZANSEN OYNADILAR
Tutukluluk sanık Doğan Kılıç ise savunmasında, " Bizim yaptığımız imalatta kusur yoktur" diyerek tahliyesini talep etti. Avukatı ise, " Keşif günü orada mizansen oynandı. Orada Gediz Elektrik, yaşanan olayın ardından elektriği kestiklerini itiraf ettiler. Gizli duruşmada Fırat Akbay'ın itirafı vardı. Yargılama boyunca sürekli önce inkar sonra kabul söz konusu oluyor. Aylardır biz f kablosunu konuştuk sonra m kablosuna dönüldü. Bizim ifadelerimiz hiç değişmedi. Biz keşif günü gerçeklerin ortaya çıktığını düşünüyoruz" ifadelerine yer verdi.
SAVUNMA DEĞİL SALDIRMA!
Kabloya son müdahale eden Tutuklu sanık Fırat Akbay, " Bilirkişiden daha bilirkişi olmuş arkadaşlarla muhattabız. Burada savunmayı değil saldırmayı izliyoruz. Burada suçlu arama ihtiyacı duyuyorlar. Herkes kendi müvekkilini savunsun. İftira dahi atıldı. Ben sabah 7'de iş başı yaptım. Vatandaş durdurunca iyi niyetimle durdum. Bu söylediğim bile yalan olduğunu iddia ettiler. Bu kadar yalan konuşulan ortamda anlatacak bir şey bulamıyorum" ifadelerine yer verdi.
SES KAYDI DİNLETİLDİ
Tutuklu sanıklardan Arif Kapuş ve Barış Sevgili’nin avukatının dinlettiği ses kaydı duruşmaya damga vurdu. Ses kaydında, 112 ile bir vatandaşın telefon konuşması yer aldı. Aynı yerde bir başkasına daha elektrik çarptığını ve bu noktada şikâyet de olduğuna dair çağrı merkezleri ile konuşma yer aldı. Elektrikle ilgili çağrı merkezi aranırken “Elektrik kaçağı için müdahale edecek birim TEDAŞ. Şu an çok yoğunum konuyla ilgileneceğim ancak çağrıyı sonlandıracağım” söylemleri yer aldı. Aynı ses kaydında 112 ile görüşme de paylaşılırken “Bir bayan var kendisine elektrik çapmış, her tarafı uyuşuyor” şeklinde ihbar edildiği ortaya çıktı.
BİR KİŞİ DAHA ÇARPILDI
Kayda ilişkin açıklama yapan avukat, "İzmir'in Kiraz ilçesinde olan yer değil. Bu yargılama konusu olan olayda aynı gün ve saatlerde yer alan bir başka kazanın ses kaydı. Kazanın gerçekleştiği yerde yine aynı hatta kaza gerçekleşiyor. Bu çok önemli. Bu olay olmadan önce bir ihbar vardı ve göz ardı edildi. Şu an yargılama konusu olan olayda aynı gün aynı saatlerde olan ancak bizim lokasyonumuza yakın olan bir yere ait ses kaydı. Burası kazanın gerçekleştiği 10-15 metre ötesinde bir yerde. Hiç mazgal olmayan bir yer” dedi.