Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yüksek Lisans Mezunu Ayşenur Düzgün, komplo teorilerinin halk tarafından nasıl tanımlandığını araştıran bir tez hazırladı. Tezde, Türkiye örneğinde komplo teorisi teriminin en belirgin özelliğinin zarar verici olduğu sonucuna ulaşıldı.
Komplo teorilerinin politik, sosyal, çevresel ve halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri dünya genelinde devam ediyor. Yaşar Üniversitesi Lisansüstü Enstitüsü Psikoloji Bölümü Mezunu Ayşenur Düzgün, “Komplo Teorilerinin Tanımlayıcı Özelliklerinin Genel Halk Tarafından Algılanma Biçimi” başlıklı tezini, Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Alper danışmanlığında tamamladı. Çalışmada, halkın komplo teorilerini nasıl tanımladığı araştırıldı ve dört ana özellik öne çıktı: gerçek ve doğru varsayılan şeylerden uzaklık, kişiler veya toplum için zararlı olma, zararın kasıtlı olarak yapılması ve gerçekliğinin kanıtlanamaz olması.
Ayşenur Düzgün'ün tez çalışması, Türkiye örneğinde komplo teorilerinin en önemli özelliğinin zarar verici olduğunu ve bu tanımın dünya genelindeki komplo teorileriyle karşılaştırıldığında farklılıklar gösterdiğini ortaya koydu. Düzgün, çalışmada yapay zeka ChatGPT'den de faydalandıklarını belirterek, komplo teorileri üzerine yapılan araştırmaların global çapta çeşitlendirilmesi ve bilimsel yöntemlerin sürekli güncellenmesi gerektiğini vurguladı.
Komplo teorilerine inanılıyor
Düzgün, “Çalışmalarımız sonucunda Türkiye örnekleminde komplo teorisi teriminin en önemli özelliğinin zarar verici olması olduğunu gördük. Ayrıca bizim örneklemimizin komplo teorisi tanımı bu dört kriteri yüzde 60 oranında karşılarken dünyadaki en yaygın komplo teorilerinin bu kriterleri yüzde 82 oranında karşıladığını gördük. Bu farkın birçok sebebi olabilir. Örneğin, Türkiye’de komplo teorilerinin gerçek dışı değil, doğru olduğu açığa çıkan teoriler olduğuna inanılıyor olması nedeniyle ilk kriteri karşılayamamasına sebep olmuş olabilir. Çalışmalarımız, komplo teorisi çalışmalarının sadece WEIRD (Batılı, Eğitimli, Sanayileşmiş, Zengin ve Demokratik) kültürlerde değil, dünyanın geri kalanındaki kültürlerle de zenginleştirilmesi gerektiğini; komplo teorisi tanımı üzerine bilimsel fikir birliğiyle hareket etmenin önemini ve bilimsel yöntemlerin teknolojinin gelişimiyle birlikte kendini sürekli olarak güncellemesi gerektiğini gösteriyor” dedi.