Merkez Bankası Başkanı Hakan Karahan’ın sunumuyla kamuoyuna tanıtılan rapor, enflasyon hedeflerinin toplumsal etkilerine dair ciddi endişeleri gündeme taşıdı. Kozanoğlu, rapordaki tahminlerin ve politikalardaki yaklaşımların toplumun geniş kesimlerini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Merkez Bankası'nın teknik yaklaşımı ve sosyal etkileri
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Merkez Bankası Başkanı Hakan Karahan’ın sunumunu değerlendirirken, Karahan’ın daha sakin ve teknik ayrıntılara hakim bir teknokrat olarak öne çıktığını belirtti. Kozanoğlu, bu yaklaşımın neoliberal politikaların bir uzantısı olarak, ekonomiyi sade vatandaşın ihtiyaç ve taleplerinden bağımsız bir disiplin gibi sunduğunu vurguladı. “Karahan, enflasyonu düşürmeye kilitlenmiş bir tutum sergiledi ve karşılaşılacak sosyal ve insani sorunlara kayıtsız bir yaklaşım gösterdi,” diyen Kozanoğlu, özellikle asgari ücretin sabit tutulması konusunun yeterince ele alınmadığını ifade etti.
Dezenflasyon programının sorunları
Merkez Bankası'nın dezenflasyon programı, talepte zayıflama, TL’nin reel değerlenmesi ve enflasyon beklentileri üzerine kurulu. Ancak Kozanoğlu, bu üç ayağın her birinde ciddi sorunlar bulunduğunu belirtti:
Talepte zayıflama: Kozanoğlu, reel birim ücretlerin dezenflasyon sürecine katkı sağlayacağı ifadesinin, reel ücretlerin düşeceği, yani halkın yoksullaşacağı anlamına geldiğini ifade etti. Bu durumun, gelir dağılımının bozuk olduğu bir ekonomide kabul edilemez olduğunu vurguladı.
TL'nin reel değerlenmesi: TL'nin reel değerlenmesinin Merkez Bankası tarafından dile getirilmesinin, ekonomideki aktörlerin bu varsayıma göre pozisyon almasına yol açabileceğini belirten Kozanoğlu, bunun yeni çarpıklıklara neden olabileceğini ve reel sektörün döviz açık pozisyonlarının bu riskleri artırabileceğini açıkladı.
Enflasyon beklentileri: Halkın enflasyon beklentisinin yüzde 70 civarında seyrettiğini belirten Kozanoğlu, geçmişte hedeflerin tutmaması nedeniyle halkın sürece karamsar baktığını ve bu durumun enflasyonun yine şaşması halinde faturanın yurttaşa çıkacağı endişesini doğurduğunu söyledi.
2024 ve 2025 enflasyon hedefleri: Gerçekçi mi?
2024 yılı için belirlenen yüzde 38 enflasyon hedefi, yılın ilk 7 ayında gerçekleşen yüzde 28,76’lık enflasyonla birlikte değerlendirildiğinde, yılın son 5 ayı için sadece yüzde 7,18’lik bir artış öngörülüyor. Kozanoğlu, bu tahminin gerçekçi olmadığını ve özellikle gıda enflasyonunun yüzde 35,5 olarak tahmin edilmesinin, sebze ve meyve fiyatlarının mevsimsel olarak düştüğü yaz aylarında bile gıda enflasyonunun durdurulamaması nedeniyle bu tahminlerin isabetsiz olduğunu belirtti. Kozanoğlu, yılın ilk 7 ayında %27,55 bir gıda enflasyonu gerçekleşmişken, yılın son 5 ayında sadece yüzde 5,23’lük bir artış öngörmenin gerçekçi görünmediğini ifade etti.
Kemer sıkma politikaları
Prof. Dr. Kozanoğlu, 2025 yılı için öngörülen yüzde 14 enflasyon hedefinin, ekonominin çok keskin bir fren yapma riski taşıdığına işaret etti. Ayrıca, ihtiyaç ve ticaret kredisi faizlerinin sırasıyla %70 ve %60 oranlarında yüksekliği, reel faizin işletmeler ve bireysel borçlular üzerinde ciddi bir baskı yaratabileceğini ve bunun tahsil edilemeyen alacakların artmasına neden olabileceğini belirtti.
Kozanoğlu, 2025 yılı için yüzde 14 enflasyon hedefinin korunmasının, yılbaşında asgari ücrete ve kamu çalışanı/emekli maaşlarına bu oran üzerinden zam yapılacağı kuşkusunu uyandırdığını belirtti. Zaten kamu çalışanlarına 2025 için toplu sözleşmede yüzde 6 ve yüzde 5 altı aylık maaş artışları öngörülmüşken, Kozanoğlu, bu hedeflerin tutturulmasının olanaksız olduğunu ve emek kesimini iyice yoksullaştırma riski taşıdığını ifade etti. Kozanoğlu, bu durumun kasıtlı olarak belirlendiği izlenimi verdiğini söyledi.